Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kemal Kılıçdaroğlu’nu anlamak!

Kemal Kılıçdaroğlu’nu anlamak!
 

Anlamak çok önemlidir.


Kurultay ve daha sonrası MYKda, A takımının bizzat genel başkan tarafından belirlenmesi sonucu, bazı kesimler bilinçli olarak CHP yi karıştırmak “Atatürk’ü tasfiye ettirecek bir tuzak hazırlanıyor…” imajı yaratmak için ellerinden geleni, dillerinin döndüğünce yapmaya kalkmışlardır.

Bazen tıpkı AKP sözcüleri gibi sataşmalar olmuş, örgütün beyninin yıkanmasına çalışılmıştır.

Bu hem CHP ye hem de Kılıçdaroğlu’na büyük haksızlıktır.

Bazıları o kadar ileriye gitmişlerdir ki, “Türk'üm diyorum CHP iyim ama haziranda CHP oy vermem imkânsız. Fetullahcılar PKK lılar la PM yapacak, biz de oy vereceğiz ha!” Gibi buna benzer tartışmaları su yüzüne çıkarmışlardır.

Oysaki Kılıçdaroğlu Parti Meclisine her kesimden düşünceyi alarak Türkiye siyasetinde daha etkili olmayı amaçlamıştır.

CHP aleyhine propaganda yapanlar öteden beri vardır ve belki de her zaman var olacaklardır. Bu sözler samimi değildir. Amaç CHP nin iktidar olmasını önlemektir.

Kendi seçimini yapan Kılıçdaroğlu bunların söyleneceğini bilmiyor muydu? Elbette biliyordu. Partisini iktidara taşımak isteyen bir lider hiçbir şeyden korkmamalı ve yılmamalıdır.

İşte, Kılıçdaroğlu böyle yaparak tüm söylemlerin karşısında dimdik ayakta duruyor.

Efendim Kürt kelimesini Alevi sözcüğünü ağzına hiç almamışmış.

Almayabilir de. Çünkü o etnik kimlikler ve din üzerinden siyaset yapmayı asla düşünmeyen kişiliğe sahip bir lider.

Tüm insanlara önce insan, sonra da halk gözü ile bakmak suç mudur? Yoksa doğru değil midir?

CHP i Kürt Partisi yapacak, CHP ekseninden kayıyor gibi laflarda palavradan başka bir şey değildir. Bu sözleri söyleyenler TBMM inde ki Kürt kökenli vekillerin sayısına bir baksınlar. BDP dışında hangisi vatanı böylesine alenen bölmeye kalktı? Bunu bir düşünsünler. Bu memleketten Kürt kökenli cumhurbaşkanları, başbakanlarda gelip geçtiler ama Türkiye hiçbir zaman bölünmedi ve bu durumlara gelmedi.

CHP den Aleviler kopma noktasındaymış!

Bu da külliyen yalan bir yaygıdır bence. Zira Aleviler cumhuriyet tarihi boyunca çektikleri tüm sıkıntılara rağmen büyük bir çoğunluk olarak CHP ye oylarını vermişlerdir. Çünkü Aleviler Cumhuriyetin ve CHP nin temel taşlarından tekidirler.. 33 yıl aradan sonra İktidara yürüyen CHP ye neden oylarını vermesinler ki? Bu arada herkesi bir kalıptan çıkmışçasına görmemek gerekir.

CHP i eleştiren Ahmet Türk , "Aslında CHP'nin kolay değişmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Kendi kimliğine ve inancına sahip çıkmayan bir genel başkanın sorunun çözümü konusunda bir katkısının olmayacağını bilmemiz lazım. Bir Alevi'yi MYK’ ya alma cesaretini göstermiyor" sözlerini de kullanmış.

Ona şunu hatırlatmak isterim. Önemli olan MYK ya almak değildir, Alevi yurttaşların diğer vatandaşlarımız gibi sorunlarının çözümlenmesidir. (Din derslerinin zorunlu ders okutulmaması, Cem evlerinin ibadethane olması gibi.)

Bu sorunlar CHP iktidarında çözülecektir mutlaka. Bir partide herkesin yapacağı görev vardır, illede üstlerde mi olmak gerekir?

Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’nin her tarafını adım, adım dolaştığı gibi Alevi Federasyonlar Birliği ile de görüşmeler yapacaktır. Şimdiden hazır olalım, o zaman da CHP Alevileşiyor denilecektir.

Sevgili okurlarım, yalan yanlış hiçbir söze inanmamamız gerekir diye düşünüyorum. CHP in ilkeleri tüm insanlığı kapsayacak kadar insancıl ve halkçıdır. Halkçı CHP in içerisinde de halkı temsilen birileri mutlaka olmalıdır.

Mesela gazetenin birisinde yazılan yazının altında şu yorumu okumak beni hayli üzdü.

“CHP'nin iktidar olmasını, ama ilkeleriyle iktidar olmasını kim istemez! Ama Fetullah'a övgüler düzen insanın içinde olduğu CHP'nin iktidarını ben nasıl içselleştireyim? Nasıl "Atatürkçü, laik kadrolar iktidara geldi diye sevinç duyayım?”

Bu yorumu yazan arkadaşımız böyle düşünmekle belki haklıdır.

Fethullah Efendiye övgü dolu sözler ilk anda beni de şok etti elbette. Atatürk’ün kurduğu bir partide tarikatçı Fethullah Gülen hayranı bir üst kurul üyesinin olması düşündürdü.

Bununla birlikte, “Gerçek Türk aydını, üyesi olduğu partinin ve Türk halkının sözcüsüdür; yoksa Fethullah Gülen ya da tarikatların değil.” diyen Prof. Dr. Şahin Filiz’e katılmıyorum. Çünkü o kişi de bu halkın içinden çıkmıştır.

O kişi neden böyle bir yola girmiştir bunu öz de araştırmak, anlamak, Türkiye’yi bu günlere taşıyan iktidarlara sormak gerekir bunu. CHP 60 yıldır tam iktidar olamamış. Nedeni işte böyle kafaların oluşundandır bence.

CHP’ ni, Laikliği din düşmanı olarak algılayan, o şekilde tanıtanlar şimdiye dek hep bundan yararlanmışlardır.

Oysaki CHP Atatürk’ün açtığı günden bu yana, dini siyasete asla alet etmemiştir. Din sömürüsü yaparak iktidar olmamıştır.

Aydın olmak için mutlaka bir, iki üniversite bitirmek, akademisyen olmak bazen yeterli olmuyor.

Bakın sevgili dostlar, her kesimden insanın olmasından amaç budur. Herkes düşüncesini aktaracak ama memleket ve halk için ortak paydada buluşacaktır. Haa! Burada, “yahu bu sözleri söyleyen adam din bilimcisi geçinen bir ilahiyatçı, üstelik MYK üyesidir diyeceksiniz.” Elbette haklısınız.

Unutulmaması gereken şey ise insanların geçmişte ne yaptıkları değil gelecekte ne yapacaklarıdır. Eleştiriler dozajında olmalı yıkıcı değil yapıcı olmalıdır.

Ayrıca CHP nin tüzüğü ve politikası bellidir, üye olanlar bunu bilerek üye oluyorlardır. CHP asla dedikleri gibi AKP leşmez. Bundan kimsenin korkusu olmasın. Yanlış yapan eriyip gider. CHP sağlam, kimsenin yıkamayacağı bir kaledir.

Bir de şu var. Partiye katılan her üyenin 7 göbek CHP li olması gerekmez. Bir başkasında aradığını bulamayan, CHP ni beğenip katılmak isteyenleri dışlayacak mı bu parti?

O zaman nasıl büyür ve halkçı olabilir ki?

Bu ülkede 20 milyon kadar başkalarına inanmış veya inandırılmış kimseler varsa CHP politikaları ve dik duruşuyla onlardan da oy alabilmeli kendisini tanıtabilmelidir.. Bazı şeyleri düşünmeden kestirip atmamalıdır hele şu vahim günlerde.

Bakınız ortada bir senaryo var ve sayfa, sayfa işleniyor. Sn. başbakan BDP’ in isteklerine şiddetle karşı çıkar görünürken öte yandan büyük müsamaha gösteriyor.

Türkiye’de tek dil vardır o da Türkçedir diyor ama Diyarbakır’da, Van’da diğer doğu illerinin bazılarında Kürtçe yazılan sloganlara, sokak isimlerine hatta resmi kuruluşların kapılarındaki yazılara ses çıkartmıyor.

Bu zamanla belki diğer kentlere de yayılmaya başlayacaktır veya düşünce budur. Karadeniz’de de Laz’lar, falanca yerde Çerkezler, diğer insanlar yaşamaktadırlar. Eeee! Sonu nereye varacak bu işin?

Türkiye’de yavaş, yavaş bir değişim oluyor. Başbakan sadece nutuk atıp izliyor. Neden?

Oysaki Anayasanın 3. maddesi Türkiye Cumhuriyetinin resmi dili Türkçedir demiyor mu?

Anadilini herkes konuşabiliyor ama nedense yasakmış, konuşamıyorlarmış havası estiriyorlar.

Cumhurbaşkanı Sn. Gül’ün Diyarbakır’a gideceğini söyleyen bir belediye başkanı şöyle diyordu mikrofonlara.

Sayın Abdullah Gül’ün ne kadar önemi varsa, Sayın Öcalan’ın da o kadar önemi vardır.

Görüyor musunuz iş nerelere geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı ile bebek katili aynı kefeye konuluyor. Bilmem ki bu sizlere bir şeyler anlatabiliyor mu? Şahsen benim içim sızladı.

Bunlara bu cesareti kimler veriyor? Elbette başımızdaki iktidardan başkası değil. En azından benim gibi düşünen milyonlarca insan var. Oy toplama, iktidarını sürdürebilme hırsının içerisinde bunlar nasıl görmezden gelinir?

Başbakan yeri geldiğinde İsrail’e dayılık yapıyor bazen de CHP ye esip gürlüyor. BDP ye gelince ağzı başka konuşuyor ama icraat başka oluyor.

Polise yetki veriliyor birer potansiyel suçlu gibi öğrencilerin üstleri istedikleri yerde aranabilecek artık.

Öte yandan 30 bin kişinin katilinin posterlerini taşıyanlar, yakıp yıkanlar, askere kurşun yağdırıp pusu kuranlar, Türkiye’yi parçalamak isteyenler serbestçe istediklerini yapabiliyorlar.

Sokaklarda buhar olup uçuyorlar veya işçiye emekliye, öğrenciye reva görülen orantısız güç hiçbir zaman onlara uygulanmıyor. NEDEN?

Bu nasıl adalettir? (Elbette böyle şeyleri tasvip etmiyorum yanlış anlaşılmasın. Devlet gücünü ekonomisiyle, yaptığı güzel icraatlarıyla göstermelidir halkına.)

CHP yi ister beğenin, ister beğenmeyin ama inanın, Türkiye’yi bu iktidardan kurtaracak yegâne parti CHP dir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu dürüstlüğü ve yolsuzluklara verdiği mücadelelerle tanıdık. Ona güvenmemiz gerekir.

Son olarak;

CHP in iktidar olması için toplumun diğer kesimleriyle de asgari bir müşterekte birleşmesi gereklidir. Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapmaktadır işte. Bunu Atatürk ilkelerinden ödün veriyor diyerek algılamamalıyız. Bu iktidardan kurtulmak isteyen herkesin CHP de toplanmasının vakti gelmiştir. Yoksa iş işten geçmiş olacak Türkiye yeni bir rejimi kabullenmek zorunda kalacaktır.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..