Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '10

 
Kategori
Güncel
 

Kemal Tahir, 100 yaşında!...

Kemal Tahir, 100 yaşında!...
 

Bu gün, bu toprakların gerçek anlamda düşünce dünyası zengin, nadir entellektüellerinden, düşün insanı, romancı Kemal Tahir'in, 100. yaş günü...

O, 70'li yılları hatırlıyorum da, Esir Şehrin İnsanları (1956) , Esir Şehrin Mahpusu (1961) , nehir romanının üçüncüsü olan Yol Ayrımı (1971) romanı yayınlanınca, Türkiye solun da bir kıyamet kopmuştu!...

''Devlet Ana'' romanıyla, Türk entelijansiyasının ezber defterini karıştıran Kemal Tahir, yukardaki üçlemenin final romanıyla, solda da bir ayrımı işaret ediyordu!...

Türkiyeli aydınlar, Kemalizm, İnönücü'lük ve Batı taklitçiliği ya da kopyacılığıyla yüzleşmek durumunda kalmışlardı...Ve ''Devlet Ana'' nın içinde biraz eğreti de dursa, yer almış olan ATÜT formları, bu konudaki tartışmaları alevlendirmişti!...

Bizde 18 yaşın dinamiğiyle, sanırım ANT Yayınları'ndan çıkan ( 80'li yıllarda banyo sobamızı ısıtan!...) Sencer Divitçioğlu'nun ''Asya Tipi Üretim tarzı ve Osmanlı Toplumu'' kitabını satır satır çizip, ''Türkiye Hakikati'' nden yola çıkmaya çalışan ve bu topraklara özgü, ''Sultan Galiyev misali'', bir toplumcu anlayışa ulaşmaya çalışıp, biraz da sözümona kırlardan kentleri işgal etmeye çalışan Mao'cuların da olumsuz baskılarından farklı ve yerli bir çıkış yolu bulmak için, Kemal Tahir'in görüşleriyle, bir birliktelik kurmaya ve aklımızca sentezlemeye çalışıyorduk... Aslında bize Bizans ve Selçuk'dan devreden, bu üretim tarzı, ATÜT normlarına tam da uymuyordu ya, neyse!...

Onun batı kalıplarıyla, yola çıkan, halkını bir ast gibi görüp, onu tanımayı anlamaya çalışmayı küçüklük kabul eden, en büyük düşmanını sonunda köylü olarak gören(!), köylünün kendisine, niçin ''İttihatçı Gavur'' dediğini sorgulayabilemeyen, köye gelen cumhuriyetçilere hala ''bu Cumhuriyet Osmanlı'nın yeni düzenidir'' diye bakan köylüyü anlamamakta ısrar eden, kendi topraklarının insanına karşı yabancı duruma düşen, asker-sivil Cumhuriyet aydınlarını, fikren sarsmakta ve silkelemekteydi!... Mütevazi bir şekilde, sanımca, aydın olmadan, aydın olunamayacağının hesabını sormaya çalışıyordu!...

Kemal Tahir, gene sanımızca, ikiyüz yıldır yorgun düşmüş ülke aydınının dramını, bunun birinci müsebbibi Batı'yı ve ortaya çıkan batı şabloncusu devleti sorunsallaştırıyor ve bunları irdeleyerek hakikatı bulmaya çalışıyordu!... Belki de, bunun için, ''Türkiye asla batılılaşamaz'' diyordu!...

Onu en iyi anlayıp, kendi dünyasında sentezleyen, Attila İlhan' dır... Ve de sinema alanında Halit Refiğ!... Ve bu gün ona, ne yazık ki, sadece sınırlı sol bir kesim ve aklı başında sağın entellektüelleri sahip çıkıyor...

Onun ''tarihsel gerçeği arayışını'', yöntem olarak benimseyen aydınlar bu ülkede çoğalabilseydi eğer, şüphesiz siyaset dünyasının ekseninde, Türkiye' nin tetiklediği bir sapma da kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktı...

İlk gençlik yıllarımda zevkle ve heyacanla okuduğum ilk üçlü kırsal romanı için değerli düşün insanımız, Cemil Meriç şu yorumu yapıyor:

''Kemal Tahir’in, bir üçleme oluşturan ve Çorum çevresinde geçer , ''Yediçınar Yaylası”, “Köyün Kamburu” ve “Büyük Mal” adlı romanları; Tanzimat’ın ilanından Atatürk’ün ölümüne kadar geçen dönemde, üç ayrı nesil çevresinde, toplumdaki sosyal gelişmelere uygun olarak değişen mülkiyet ilişkilerinin, toprak ağalığı düzeni ve eşkıyalık hareketlerinin gerçek yüzünü anlatır.
Kemal Tahir’e özgü yaratıcılık ve dehayla dolu bu romanlarda, dahiyane bir biçimde üsluplaştırılmış
Çorum ağzıyla, geleneksel halk hikayeleri ve meddah anlatımından yararlanılarak, Tanpınar’ı n deyimiyle, büyük bir dil makinesi üretildiği görülür. Bir neslin yüz akıdır Kemal Tahir. Türk düşüncesine ufuklar açmıştır. Türk romanının en yiğit, engüçlü, en büyük temsilcisidir. Belki de çağdaş romanın demeliydim…''


Kemal Tahir yaşadığı o dönemde yalnız kalemiyle geçinen ve kullandığı soyadına uygun bir şekilde davranan, yani tahir kalmayı başarmış, yüreğini ve beynini satmadan, canlı ve değişken sürgit elde tutulmayan gerçeğin ve de ''yerli gerçeğin'' peşinde olan bir ülke aydını ve ''24 saat roman düşünüp, roman yazan'' bir romancısıydı!...

Onun romanlarını okumadan, özümsemeden, bu dünyadan gitmek, bu topraklarda yaşayan okurların, ülke aydınlarının kendilerine yapacakları en büyük haksızlıklardan biri olsa gerek!...

Ve kendisine, 100. doğum yılında, bana en azından, ''Devlete sahip çıkmakla, devleti oluşturanlara sahip çıkmak'' arasındaki, o önemli farkı öğretebildiği için, teşekkür etmek isterim...

13.mart.2010 / Tarabya,

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..