Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

07 Mayıs '13

 
Kategori
Siyaset
 

Kendi düşen ağlamazmış...

Demokrasi denilen nimeti hala içimize sindiremedik biz. Seçmen olmak vatandaş olmak ne demek emin olun farkında bile değiliz.

Hele hele Cumhuriyet rejimi nedir ne değildir bilen anlayan sorgulayan da yok…

Ne ilginçtir ülkemizde alışkanlık aynen şudur; sürülere çobanlar çobanların yanına da çoban köpekleri verilir. Çobanlar dikkatle seçilir çünkü hayvanlara sahip çıksın onları beslesin onlara baksın diyerek…

Mahallelere köylere muhtarlar ilçe ve illere Belediye Başkanları seçilir, ilçesine iline iyi baksın insanların huzur refah ve mutluluk içinde yaşasın diye ne gerekiyorsa yapsın diye…

Çobanlar hayvanlarına nefret duyamaz onları sağlıksız ortamlara sürükleyemezler. Çünkü o kendisine emanet edilen hayvanların efendisidir, başkanıdır artık. Duygularını bir kenara bırakmak sadece sürüsünün ihtiyaçlarını temin etmek zorundadır.

Bir başka seçilmiş insanların da aynı şeyi yapması gerekir. Seçildiği makama geldiği gün hem siyasi rozetini bir kenara bırakmak hem bağımsızlığını ilan etmek zorundadır. Çünkü o da tıpkı çobanlar gibi sadece kendisini seçenlerin değil görev sınırları içerisindeki hemen herkesin başkanıdır…

Artık adımlarını daha dikkatli atmak konuşmalarını söyleyeceklerini tartmak özenle seçmek, davranışlarını örnek ve ölçekli göstermek, uygulamaların tümünde ise adaletli olmak zorundadır. Aslında düşünecek olursanız bu “adam gibi adam olmak” sıfatının zorunluluğudur.

Şunu herkesin bilmesi gerekir;

“Bir görevli, ister çoban, ister muhtar, ister başkan, vekil ya da bakan olsun; işgal ettiği makam onun tapulu malı değil, halkın milletin emanetidir. Emaneti selefinden nasıl büyük bir gurur ve sevinçle teslim aldıysa; görev süresi boyunca emanete hıyanet etmeden, devir zamanı geldiğinde aynı gurur ve sevinçle, yeni gelen görevliye emaneti teslim edebilmelidir.”

Ancak son yıllarda siyasetin pis kollarıyla kuşatılan son yıllarda adam gibi adam diyebileceğimiz yöneticilerin olmaması büyük bir kayıptır. Hani derler ya “ilaç” gibi bir adamı bulmak neredeyse imkânsız hale geldi…

Bu ülkede ister Başbakan olun ister Cumhurbaşkanı bir kere öncelikle siyasi yapınızı özellikle hıncınızı öç alma duygunuzu ve geçmişe duyduğunuz kin ve nefreti bir kenara bırakmak, hem adil hem de tarafsız olmak ve bunu her fırsatta ortaya koymak göstermek zorundasınız…

Eğer bunu yapmazsanız bu ülkede barışı birlik ve beraberliği huzuru güveni gerçek anlamında konuşamaz, bölünmediğimizi parçalanmadığımızı halkın arasında ötekileşmelere sebebiyet vermediğinizi iddia edemezsiniz…

Bir kere benim anlamadığım husus şudur; makam sahibi olmak demek, insanın kişiliğini kaybetmesi aldığı aile ve devlet terbiyesinden veya eğitiminden ödünler vermesi anlamına gelir?

Oysa tarihin sayfalarına bakmakta yarar var, böyle davrananlar makamlarını bıraktıktan sonra bir paçavra bir pislik gibi bir kenara atılmışlardır, aynen böyle olacak ve atılacaklardır bunu bilmiyorlar mı? Sayısız örneği var ülkede…

Siyaset bilimi içerisinde yanlışlar ve ihanetler ilkesizliğini barındıramaz, barındırmamalıdır da.

İlkeli adil bir siyasetçi kendisini seçenlerin hatta tüm halkın önüne alnı açık başı dik olarak çıkabilmekte hem devlet adamı olduğunu hem de adam gibi adam olduğunu göstermektedir.

Şimdi lütfen bugünün siyaset anlayışlına bir bakın ve devlet adamlığının vardığı noktayı görün. Yukarıda saydığım hepimizin de özlediği istediği bir siyaset anlayışının ve siyasetçi kimliğinin var olduğunu söyleyebilir misiniz?

Maalesef geldiğimiz nokta ülkede ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı partilerinin belirli kurum ve kuruluşların zümrelerin hatta bazı ülkelerin kuklası olmaktan öteye gidememekte halkın tamamını kucaklamak yerine yandaşlarını kucaklamayı yeğlemektedirler.

Yine ne ilginçtir ki kendilerini seçmeyen eleştirenlerin dahi gözünün içine baka baka rahatlıkla herkesi kucakladıklarını söyleyebilmekteler…

Diyeceğim şudur; Üzerinde siyasi gömleği çıkaramayanlara, geçmişte yaşananların öcünü almak için yananlara, halkı bölünenlere kendilerinin dışında herkesi ötekileştirenlere ayrıştıranlara ve bunu gördüğü halde sessiz kalanlara bazı duygulara dayatmalara baskılara boyun eğenlere yazıklar olsun. Şiddetle kınıyorum bu tipleri…

Ve ne yazık ki; bu saatten sonra “Adam gibi adam” olmak da “Devlet adamı” da olmak artık bu saatten sonra imkânsız gibi, çünkü maalesef ülkenin kanı da değişti beyni de…

Terör yandaşlarından guruplarından, siyaset anlayışından bahsetmiyorum bile çünkü midem bulanıyor iğreniyorum. Zaten onlarda kendileri neden nasıl ve niçin “kullanıldıklarını” biliyorlar, hatta ne zaman paçavra gibi fırlatılıp atılacaklarını da çok iyi biliyorlar ve şimdi cüzdanı doldurma zamanıdır deyip ellerine verilen rollerini oynuyorlar.

Şimdi hem terörist gurubuna hem onlarla kucak kucağa olanlara tezahürat çok “Türkiye,…gençleri seninle gurur duyuyor” sesleri almış başını gidiyor.  Oyun bittiğinde göreceğiz bakalım “ak mı kara mı?”

Ne güzel bir atasözümüz var; “Kendi düşen ağlamazmış…”

Erdoğan Özgenç

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..