Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '17

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendi Güneşini Yarat

Kendi Güneşini Yarat
 

“Kış geliyor, keyiflisin; ama kendi güneşini yaratmalısın!” dedi dün akşam Bn Otacı!

Evvel zaman içine gittim o an. Bir ömür önceydi. Sonny & Cher’in “Make Your Own Sunshine” 45’liğini 2.5 lira haftalığımla alışımı, sonra da -Amerikalı Barış Gönüllüsü- öğretmenim Mr Eulenberg’e hediye edişimi hatırladım. Plağa bakıp sormuştu: “Sana kendi güneşini yarat desem, bunu yapmaya nasıl başlarsın Ata?” 12 yaşımdaydım; ama akranlarımla oynamayıp kurbağalara kol-bacak nakli yaptığım için doktora götürüldüğüm yıllardı.

Verdiğim cevabı bugün gibi hatırlıyorum: “Ben önemliyim, zamanım değerli ve o zamanı sadece ben harcarım.”

Canım öğretmenimle hâlâ görüşüyorum ve ben bu sözü söyledikten tam yarım asır sonra -geçen Noel’deki telefon görüşmemizde- hatırlattı.

Ve konuşmaya devam etmiştim: “Sizin güneşinizle bugün derdim yok; ama eğer büyüyünce sıkıntılarım olursa ki olacaktır, o zaman ailemin, akrabalarımın, arkadaşlarımın hayatını, ya da şöyle söyleyeyim: Önüme konan hayatı yaşamayacağım.”

Öyle de yaptım. Çok sıra dışı bir hayatım oldu. Buram buram gri kokan yalnızlığımın bekçileri Yorgo, Ronnie, Nathy ve Machi’ydi. Tayvan’daki monk yaşantımdan, Shetland’daki kimlik savaşımdan çekip çıkaran da Elchy.

İyi ve kötü gününüzde yanınızda olacak dostlarınızla paylaşın hayatı.

Ne yapmak istiyorsanız onu yapın! İşinizi sevmiyor musunuz, baskılıyorlar mı sizi; alıp şapkanızı çıkın! Ben öyle yaptım. Önce gidip Ağrı’da bir köyde yaşadım, sonra da yıllarca -keşiş gibi- Uzak Doğu’da. Bu zor tabii herkes için; ama kendinizi doğaya atabilirsiniz, ruhunuza detoks yapıp yeni bir başlangıç için güç toplayabilirsiniz.

Bol bol okuyun ve yazın. Yazmak meditasyondur.

Kendinize odaklanın, hedeflerinizi belirleyin. Başarmaktan başka çareniz olmadığına inanın. O hedeflere ulaştıkça da kendinizi ödüllendirin. Zayıf olduğunuz yanlarınızı tespit edip iyileştirin.

Çevrenizdekilerin özeneceği pozitif bir görsellik ve güçlü hedefler sergileyin. Mesela kilo verip gençleşin. Siz olmak istesinler.

Spor yapın. Endorfin salgılarsınız ve bu sizi mutlu eder.

Karbonhidrat ve şekerden uzak bir beslenme seçin. Gazlı içecekler ve işlenmiş gıdalar tüketmeyin. Bol bol su için; alkolden, sigaradan uzak durun.

Yaşam alanınızı belli aralıklarla yeniden düzenleyin, eşyaların yerlerini değiştirin; sizi mutsuz edenleri atın. Bu size her defasında “Yeni Bir Başlangıç” hissi verecektir.

Seyahat edin. Bugünlerde reklamı dönüyor, yerel bir hava yolu şirketi -8 ay boyunca limitsiz- 3,500 liraya yurt içi ve 3,500 dolara yurt dışı business class pass bilet satıyor. Düşünsenize, ülkemizin her köşesini sınırsızca gezebilir, her gün bir başka ülkeye gidebilirsiniz.

Yeni hobiler edinin. Mesela yemek yapmak ve fotoğraf çekmek benim vazgeçilmezlerim.

Yaşamı deneyimlemekten korkmayın. Ben paraşütle atladım, planör kullandım, bungee jumping yaptım; Kanlıca-Kuruçeşme, Heybeliada-Büyükada arasını yüzdüm; Kaş’taki uçak batığına (64 mt) daldım, İstanbul’dan İzmit’e yürüdüm. Havaalanlarından ayrılmaksızın, İstanbul-Singapur-New York-İstanbul parkurunu 40 saatte uçtum, dünyanın etrafında tur attım!

Günlük yaşantınızda küçük değişiklikler yapın.

Sigortası atanların neden Tibet’e, Nepal’e gittiğini ben biliyorum da siz -zihin onarımı için- Pokut Yaylası’na, Maçahel Vadisi’ne gidebilirsiniz.

Neyin size iyi geldiğini tespit edin. Ruhunuzu üzmeyin.

Varlığınız için, yaşamınızda olanlar için şükredin.

Affedici olun. Sevdiğinizi söylemekten çekinmeyin.

İnsansınız ve hata yapabilirsiniz; kendinizi cezalandırmayın, anlamaya çalışın, ders çıkarın. İçinizdeki düşmanın fısıldadıklarını çevrenizle paylaşmayın.

Açıklaması zor olsa da kontrol edemeyeceğiniz şeyler olabilir ve işler yolunda gitmeyebilir. Oluruna bırakın, kendi tozunuzu alın ve tekrar deneyin.

Ve yine de hayat çekilemez hâle mi geldi, salın gitsin; saçlarınızı kazıtın, ya da yeşile boyatın; küpe-piercing takın, boynunuza ejderha dövmesi yaptırın, gömleğinizi yanlış ilikleyin, siyah takım elbise altına kahverengi ayakkabı giyin, burnunuzu karıştırın, ofiste delik çoraplarınızla dolaşın, çayınızı pipetle için.

Ben sütlacıma pul biber serpiyorum, sonrasında da musakkaya tarçın!

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..