Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendi İşinin Patronu Olmak

Kendi İşinin Patronu Olmak
 

Kendi İşinin Patronu Olmak şüphesiz çoğu maaşlı çalışan insanın hayallerini süsleyen bir düş. Başında bir patronun olmaması, sabah erken kalkmak zorunda olmamak, daha az çalışıp daha çok kazanmak ve süresini sizin belirlediğiniz tatiller… Gibi hayaller bu düşün çekiciliğini arttıran etmenler. Peki, bunu hayal olmanın ötesinde gerçekleştirmek istediğimizde durum gerçekten böyle mi?

Bu yazımızda Kendi İşinin Patronu Olmak konusunu biraz daha ayakları yere basan ve hayal dünyasından çıkarıp gerçekler ışığında inceleyeceğiz.

Patron Olmak
Öncelikle Kendi İşinin Patronu Olmak demekle anlatmak istediğimiz kavramı bir tanımlayalım. En basit anlamı ile patron; Bir ticaret veya sanayi kurumunun sahibi, başı, işvereni olarak tanımlanıyor. Yani patron olmak için bir ticarethane olacak ve siz de onun sahibi olacaksınız. Peki, ticarethane nedir? Ticarethane; Ticaret işlerinin yürütüldüğü yer. Şimdi en temel noktaya geliyoruz; ticaret nedir? Birçok tanım olmasına rağmen benim hoşuma giden; Alışveriş sonucu elde edilen, yararlanılan fiyat farkı, kâr.

Yani patron olmak için öncelikle ticaret yapmanız gerek ( mal veya ürün satışından kaynaklanan bir kar elde etmeniz gerek ) Bir mal veya ürünü önce üretip – ya da satın alıp – birilerine ( Ki bu birilerine müşteri deniliyor ) satmanız ve bu işlemden parasal bir birimle ifade edilebilen bir kar sağlamanız gerekmekte.

Eminim şimdi içinizden birileri neden bunca tanımla giriyorsun ki konuya, elbette patronun ne olduğunu biliyoruz dediğinizi duyar gibiyim. Bu detaylar az sonra kendini gösterecek önemli hususlar olduğu için, biraz sabır sadece.
Şimdi de Kendi İşinin Patronu Olmak fikrine bizi götüren neden olan maaşlı çalışan ( İşçi, emekçi, sigortalı. ) kavramına bir göz atalım.

Maaşlı Çalışan Olmak
Sözlük bize diyor ki;maaşlı çalışan olmak, başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse. Yani ortada bir beden ya da kafa gücü,emeği olacak ve bunu başkalarının yararına yapacağız; kısaca patrona çalışacağız.

Bakın bu ikincisinin tanımı çok daha kısa ve anlaşılır oldu ki çok daha basit olmasından ileri geliyor. Bu detaya da az sonra değineceğim.

Aslına bakarsanız Kendi İşinin Patronu Olmak ile maaşlı çalışan olmanın ortak noktaları mevcut. Bu da bir kar ( Maaşlı çalışan için ücret ) elde etmek ve bunun için bir emek ya da girişim ortaya koymak. Şunu baştan belirteyim ki ailevi miraslar sayesinde hazır işlemekte olan bir sistemin başına geçen grubu buradaki patron sınıfına sokmuyorum, yazının devamında bu ayrımı yaparak okursanız çok daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum yazacaklarımı.

Maslow Piramidi
Şüphesiz her insan hayatını idame ettirmek sonrasında daha refah bir hayat sürmek ve Maslow abimizin de piramidinde belirttiği üst basamaklara çıkmak için çalışmak durumundadır. Çalışmak derken de buradakasteddiğimiz para ile ifade edilebilen bir çıktı alabilmek, yoksa elbette çeşitli çalışma çeşitleri var ve bazıları insanın kendisi ya da genel olarak insanlık için yararlı bir sonuç doğurabilir. Buradaki çalışmadan kastımız para ve para ile ifade edilebilen bir kar-ücret elde etmek.

Buraya kadar bir özet geçmek gerekirse; patron nedir, işçi nedir, neden çalışırız gibi soruların cevabını bulmuş olduk. Şimdi bu tanımlar ışığında konumuza devam edebiliriz.
Yukarıda da açıkladığımız üzere Kendi İşinin Patronu Olmak fikri şüphesiz çoğu maaşlı çalışanın, özellikle de beyaz yakalı dediğimiz çalışan kesiminin rüyalarını süslemektedir. Peki, hiç düşünüzü mü neden özellikle bu kesim daha fazla bu soru hakkında düşünmektedir? Biraz sonra nedenine geleceğiz ama önce bir noktayı netleştirmemiz gerekiyor.

Ücret ve Kar
Maaşlı çalışan dediğimiz grup ücret elde edebilmek için çalışır. Patron adını verdiğimiz girişimci grup ise kar sağlamak için çalışır.

İkisinin de amacı ve sonucu her ne kadar ilk bakışta benzer gibi gözükse de hiç de öyle değil. Hadi gelin yine önce kavramlara bir göz atalım.

Maaş dediğimizde kabaca; yapılan bir iş karşılığında çalışanın aldığı ücretdenilebilir. Aslına bakarsanız bu ücret nedir, maaş nedir gibi konu için bile ayrıca bir makale yazılabilir fakat şu an konumuzu ilgilendiren kısmı kadar kavramlara merhaba dememiz yeterli.

Peki, kar nedir?
Kar’ın çok çeşitli tanımları olsa da bu yazımızda bizim işimize yaracak tanımı şu şekildedir; Üretim faktörlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay.

Yani ortada bir girişimci olarak, bu girişimci bir girişimde bulunup mal veya hizmet üretip yahut sadece hazır mal veya hizmet alıp, bunu bir bedel-fiyat karşılığında bulmuş olduğu müşteriye satacak. Tüm bu süreçte katlandığı maliyetlerden sonra da elinde bir kar ( para ya da para ile ifade edilebilen bir değer ) kalacak.
Şimdi biz dönelim asıl konumuza; Kendi İşinin Patronu Olmak kısmına. İlk önce de maaşlı çalışanın bu ücreti almak için ne yapması gerektiğine bir bakalım.

Maaş
Tanımlardan da anladığınız üzere maaşlı çalışanın ücret elde etmesi için tüm bu girişim sürecinin tek bir ( Bazen birden fazla olabiliyor ) noktasında yapması gerekeni yapması yeterli. Çıktıdan ( Kardan ) önceden anlaşmış olduğu payını alması ile kendisi için süreç bir sonraki aya kadar sonlanmış ya da yeniden başlamış oluyor. Söz konusu emek-işgücü –kafa gücünü istediği zaman istediği girişim sürecine dahil ederek başka başka girişimlerde ve patronlarla elde edebilir. Yani aslında emek dediğimiz güç eğer kar elde edilmesine hizmet sağlıyorsa ederini bulacaktır.

Tabi şimdi yine içimizden birileri çıkıp; aslında bulmuyor işte bunlar hep kapitalizm vs dediğini duyar gibiyim. Bu konu hakkındaki düşüncelerimi belki başka bir makalemde yazabilirim ama şu an ki konuda gerçek hayata dokunan ve eldeki veriler ne ise, sabah sokağa çıktığınızda dünyada yaşanan ne ise onlar üzerinde temellendiriyorum tüm konuyu. Ütopyaları belki başka bir yazıda konuşuruz.

Yani maaşlı çalışan sahip olduğu beden-kafa gücü ile bir kar elde etme sürecinin ( Girişim ) içinde bir katkı sağlayabiliyor ise tabi ki bunun karşılığını alacaktır. Peki, bir de patron ( Girişimci ) dediğimiz tarafa bakalım. Acaba o tarafta kar elde etmek için sadece beden-kafa emeği yeterli olacak mı?

Kar
Bir girişimci -Buyrun- ( Ailevi miraslar sayesinde patron olanları bu makale dışında bırakmış olduğumu tekrar hatırlatmak isterim. ) kar elde etmek için ne yapması gerekir? Şöyle denilebilir; kar amacıyla riski üzerine alan kişi olarak tanımlanabilir.

Girişimci, mal ve hizmet üretimi yapabilmek için, üretim öğelerini en iyi koşullar altında bir araya getiren kişidir. Riski üzerine alarak, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, üretim öğelerinin alımını yapar, bunların bir araya getirilmesi imkânını sağlar.

Girişimci
Yani Kendi İşinin Patronu Olmak demek öncelikle girişimci olmak demektir. Bunun için de günümüz dünyasında hemen hemen her sektörde yaşanan kıyasıya rekabete rağmen insanların ihtiyacına yönelik bir mal ve hizmeti üreterek ya da sağlayarak kar sağlayabilmektir.

Madem artık maaşlı çalışan ve patron olmak ne demektir az çok fikir sahibi olduk hadi gelin tanımlardan gerçek hayata inelim ve bir de oradan bakalım konuya.
Öncelikle neden sorunu çok önemli. Evet, NEDEN KENDİ İŞİNİN PATRONU OLMAK ya da olmamak?
Özellikle neden beyaz yakaların bu soruyu sorduğuna değinelim biraz.

Beyaz Yakalı
Beyaz yaka diye tarif ettiğimiz o genelde plaza çalışanı diye hitap edilen grup belki de maaşlı çalışan olmak ile kendi işinin patronu olmak arasındaki çizginin aslında birbirine çok da uzak olmadığını anlamaya başlamış gruptur. Belki daha alt kademe çalışanları iş nasıl yürür, kar nasıl sağlanıyor gibi detayları öğrenme ya da görme şansı daha az iken bu grup konuya daha yakın ve hâkim oluyor. Yine ayrıca bahsi geçen grup iş tatmini gibi bir sorunu yaşayacak kadar Maslow abimizin piramidinde alt kademe çalışanlara göre bir iki basamak kadar çıkmış olduklarından bu soruyu kendilerine daha çok soruyor.

Çalışmanın sadece ücret ya da çeşitli yan haklar ( Şirket arabası, şirket tarafından karşılanan tatiller, yakıt desteği vs. ) olmadığını ve bir şeye ait olmanın cebince o şirketin kartvizitini taşımak olmadığının bilincindeki bir grup. Şirket aktiviteleri, biz bir aileyiz etkinlikleri, her fırsatta şirket için çalışmak gerekliliği alt metnindeki okumalardan yeterince bıkmış, usanmış bir grup. Sadece sebze ekerken bile duyduğu o huzuru o büyük plazalarda ağdalı sözlerle oluşturulmuş bir garip lügat içinde bulamayanların grubu beyaz yakalılar.
Peki, her şey hayal edildiği kadar güzel mi? Gerçekten patron Maldivler’de bir ay tatil yapıyor mu?
Hadi gelin kabaca her iki taraf için de artıları ve eksilerine genel geçer maddeler halinde bir göz atalım.

Ücretli Çalışmanın Avantajları
    Belirlenmiş sınırlı sorumluluklar
    Düzenli gelir
    Düzenli ve belirli çalışma saatleri
    Daha belirli bir gelecek
    Az risk

Ücretli Çalışmanın Dezavantajları
    Emirleri uygulama zorunluluğu
    Yeteneklerin kolayca anlaşılmaması
    Sınırlı sorumluluk/sınırlı yetki
    İşverene bağımlılık

Kendi İşinin Sahibi Olmanın Avantajları
    İzlemek yerine liderlik yapmak
    Fikirleri uygulama şansı
    Yaratıcılığa açık
    Yüksek kazanç beklentisi
    Bağımsız çalışmak
    İş ortamını kontrol altında tutmak
    Emirler verebilmek

Kendi İşinin Sahibi Olmanın Dezavantajları
    Risk almak
    Gelirin düzensizliği
    Daima finansmanla uğraşma zorunluluğu
    Zaman kısıtı
    Sürekli öğrenme gereği
    İdari ve bürokratik işler

Ne hayal edildiği kadar tozpembe durum ne de korkulacak kadar zor. Öncelikle bir seçim yapacaksınız. Yukarıda genel geçer maddeleri zaten yazdım. Oturup düşünün ve alacağınız risk ile elde edeceğiniz kar ihtimalini hesaplayıp herkes kendine göre bir karar verebilir. Dediğim gibi; önce seçim.

Seçim Zamanı
Eğer şu an çalıştığınız işte mutlu iseniz, sahip olduklarınız mutlu olmanıza yetiyor ve iç huzurunuz var ise patron olmanıza hiç mi hiç gerek yok. Kişisel tatmin bu işin inanın paradan da önce gelen besleyicisi. Eğer siz şu andan mutlu iseniz inanın en iyisi yapmakta olduğunuz işe devam etmek. Para gerçekten amaç değil. Fakat eğer bu yazıdan sonra aklınıza bir acaba geliyor ise, geç kalmadan oturup düşünmekte fayda var. Tabi yukarıdaki maddeleri aklınızdan çıkarmamanızı öneririm. Yazının en başında da tanımları belirtirken açıkladığım gibi; ücretli çalışan tek bir görev karşılığı belirli bir pay ( Ücret ve yan haklar ) kazanırken patron dediğiniz kısma geçtiğiniz de aldığınız risk ölçeğinde hem çalışma temponuz, hem çalışma saatiniz, hem stres düzeyiniz hem de sorumluluklarınız artacaktır. Tabi bunlar sonucunda da eğer işler yolunda gider ise Kar’ınız artacaktır.

Sonuç
Şunu belirtmekte yarar var; inanın Kendi İşinin Patronu Olmak sandığınız kadar uzakta bir durum değil.

Eğer yaptığınız işte iyi iseniz veya iyi insanları bir araya getirip ortaya gerçekten müşteri edinebilir ya da yaratılabilir bir ürün ya da hizmet koyabiliyor iseniz patron olmanız çok da uzak değil aslında. Sadece sandığınız kadar da kolay olmadığını bilmekte fayda var. Ve evet; kartvizitinizde ne yazacağınıza çok da geç olmadan karar vermenizi öneririm.

Dilerim okuyan arkadaşların zihinlerinde bir farklı pencere açmalarına yardımcı olabilmişimdir.
Bu soruyu soran tanıdıklarınız var ise onlarla da paylaşmanızı rica ederim.

 

Blog Sayfam :  https://aykirisesler.com

Yazının Linki :  https://aykirisesler.com/yasam/kendi-isinin-patronu-olmak

 
Kayıt tarihi
: 07.02.18
 
 

AYKIRISESLER | HEP AYNI SESLERİ DUYMAKTAN SIKILMADIN MI? | Güncel olarak kaleme alınan kişisel bl..