Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '09

 
Kategori
İzmir
 

Kendi kendini soydu

Kendi kendini soydu
 

Avustralyalı Manken Miranda Kerr, Koala'lar için kendini çırılçıplak soydu.


Onca uğraşlara rağmen, nişanlısı soyamadı, tuttu kendiliğinden çırılçıplak soyunuverdi Miranda Keer. Hani şu Avustralyalı süper model kız. Kendini ağaca zincirlerle kitleyerek bağladı, anahtarını da fırlatıp attı. Niçin soyunda pat diye derseniz, ülkesinde nesli tükenen Koala’ ların yüzü suyu hürmetine soyundu. Rolling Stano Dergisi de kapak yaptı. Biz de kendisine haber salıp, İzmirlerde, Çeşmeler’de beklediğimizi yine bu sütunlarda yazmış, duyurmuştuk. Koala’larla başı dertteymiş. İzmiri mi düşünsün şimdi? Geçiniz!

Ne efendi kız di mi? Hem güzel, hem cana yakın, en önemlisi lâf dinleyen cinsten, hem yufka yürekli. Baksanıza, ülkesinde bu hayvanlar tükeniyormuş. Çırılçıplak kalıyormuş ki, ‘Ey ahali, duyun. Ben bu koala’lar için her şeyimi ortaya döktüm. Siz de vicdanlarınızı ortaya dükün bakalım da kafanıza göre koalaları zırt pırt yollarda ezmeyin, avlamayın.’ Demeğe getiriyor.

Avustralya’nın gariban koala’ları uğrunu Miranda Ker sevap işlemiş. Bizde olsa bu kız, eline ibrikle gül suları dökerler, bağlasın diye kenarları oyalı yazmalı başörtüsü hediye ederlerdi. Ne kadar vicdanlı, ne kadar Allahın yarattıklarına candan bağlı… Tespihçiler de sıraya girerdi.

‘’Bu çok üzücü, demiş güzelim Miranda, devamla da Avustralya’da sadece 100 bin koala kaldı. Avrupalılar Avustralya’ya geldiğinden bu yana koalaların yaşam alanları yüzde 80 oranında yok oldu’ dedi.

Dillerini sevsinler senin. Demişken, gel de bir de bizim memlekette soyunuver. Bizde de ‘Ayı’ lar çoğaldı. Bizde ağaç yok mu? Bağla kendini bir ağaca. Bu seferki, ‘ayu’lar için olsun. Hani şu maganda türü ayu’lar için.

Biliyorsunuz, bu sütunlarda kendisiyle tele röportaj yapmıştık. Eli ayağı düzgün, sempatik, Denizli horozu gibi alımlıydı. Kümeslerde görürüz. Boy boy tavuk çeşidi vardır: Bu, ‘Et’ tavuğu.. Bu, ‘Köy’ tavuğu… Bu, ’Yumurta’ tavuğu… Bu, Mudurnu tavuğu...Bir güzel civcivdi bu Miranda sanki. Taa uzaklardan hangi yörenin civciv, tavuğudur, anlaşılıyordu. Bardağa dök de iç...Kalem yap, cebine koy.

Yine hatırlayanınız var mı bilmem, kendisini çağırmıştık Türkiye’ye.Milliyet Blog için röportaj yapacaktık. Kendisini beklerken, sesi Avustralya’lardan çıktı.Yine bu sütunlarda ne demiştik kendisine? ‘’Addalara gidelim, gel de kuş olalım birlikte’ demiştim. Öyle ya! Pirimiz Ahşapçızade Ahmet olursa, böyle olur tabi.

Devamla da, yana yakıla ağıtlar yakmıştık, ki, yürekler dayanmaz.

Ah Miranda, ah Miranda / Açık mektubumdur sana / İki elin kanda olsa da / Elma dersem, armut da / Bu yazıyı okuyunca / Çıkıp geliver bana / Ah Miranda ah Miranda / Kimselere kanma, ve de aldanma / Ah güzel gözlü Miranda / Adresim belli, gelesin yanıma / Yapalım bir röportaj sana / Ah güzel gözlü Miranda..

Bir Koala uğruna soyundu, Avustralyalarda, ağaçlara bağladı kendini. Sanki buralarda ağaç yokmuş gibi. Sesimize o gün, bu gün kulak vermedi.

Bundan sonra, ağzımı açmayacağım. Bu kız biraz kafayı üşüttü. Ne işine gelir senin ağaçtaki koala. Dalında oturup duruyo, keyfine de bakıyoru. Olan da bizlere oluyoru..

Boşu boşuna nefes tüketmişiz. ‘ Gel ‘ diye seslenmişiz boşu boşuna. Duymamış bile bizi. O şimdi, Avustralyalarda ormanlarda. Bir ağaca zincirlerle bağlı ve çırılçıplak.

Çıkıp gidelim ilkten Çeşme’lere / Modelim ol, hem gündüz, hem gece / Kaleden kaleye uçalım delilerce / Diskolarda coşalım ye ye ye / Bizi de ansınlar bilmece diye / Vuralım biz seninle dağ yoluna / Çekeyim seni ben kameralara / Geçsin günümüz Çeşme akşamlarında, diye diye de, boşuna nefesler tüketmişiz.

Ört ki, ölem!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..