Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kendi oy sandığını bile bulamayan muhalefet

Kendi oy sandığını bile bulamayan muhalefet
 

Türkiye’de seçmen muhalefete derdini bir türlü anlatamıyor. 2007’deki genel seçimlerde çok ciddi bir mesaj veriyor, olmuyor. Sonra peşinden referandum yapılıyor, orada da sesini duyuramıyor. Muhalefet araya giren yerel seçimlerde iktidarın azalan oylarından kendine pay çıkarıyor, bilmiyor ki seçmen ilini ilçesini bambaşka kaygılarla emanet ediyor, idarecisine…

Ve 2010 referandum sonuçları…

Bu oranlar muhalefetin bittiğinin işaretidir. Hele ana muhalefet partisi liderinin sandığını bile bulamadığı bir rezaleti de eklersek durumun ne kadar vahim olduğunu daha güçlü bir şekilde anlamış oluruz.

Önder Sav’a soruyorlar:

“Genel başkanınız nerede?”

“Valla ben de bilmiyorum” diye cevap veriyor.

Türkiye’de ‘seçmen’ ekonomik bir seviyeye ulaştı. Bu da artık siyasetin içinde ‘kendi çıkarlarını’ gözettiğini gösteriyor.

2001 krizi bu ülkede çok ciddi bir dönüşüm yarattı. Peşinden AKP iktidarı geldi. AKP’nin yönetici sınıfı milli görüş kökenli olsa da bunun zaman içinde “muhafazakâr” bir liberal partiye dönüştüğünü gördük. Toplumu, ekonomiyi ve siyaseti istediği eksene çekebilecek kadar ne istediğini bilen, planlı, programlı ve güçlü bir tabana oturan bir parti çıktı ortaya.

Dahası; AKP liberal demokrasinin motor gücü durumuna da dönüştü.

AKP’nin antidemokratik tavır alışlarını her fırsatta burada dile getirdik. Ancak iktidar bunu ekonomik istikrarla destekledi. İstikrarın niteliği ve niceliği tartışılabilir ancak ortada girdiği hiçbir seçimde yıpranmayan bir parti olduğu gerçeğini göz ardı etmememiz gerekiyor.

AKP oylarının büyük bölümünü bizim yoksulluk içinde olduğunu düşündüğümüz bölgelerden alıyor. Demek ki karşılıklı bir ilişki söz konusudur.

Ayrıca yeni yeni palazlanmaya başlayan yerel burjuva sınıfının da bu ilişkinin içine dahil olduğunu bir kere daha hatırlamada fayda var.

Ortaya çıkan durumu Aziz Nesin’in bu toplum için yakıştırdığı şeyle açıklamak ise biraz insanın kendini avutması gibi bir şey olur.

Bütün bunlar olup biterken muhalefet hep aynı yerde durdu ve hep benzer şeyleri söyledi.

Liberal ekonominin içinde birilerinin zenginleşiyor olduğunu sorgulamak çok ciddi bir çelişkidir; bu bir başbakan olsa bile. Toplum başbakan ve çevresinin zenginleşmesiyle ilgilenmiyor; bundan kendileri için ne kadar pay ayırıyor olduğunu sorguluyor.

Peki, bunun alternatifi muhalefet nasıl yapılabilir?

CHP bir sosyal demokrat parti midir?

Türkiye’de sosyal demokrasi SHP’nin CHP çatısı altında birleştiği gün bitmişti. O tarih aynı zamanda sosyalist bloğun da çöküşüne denk geldiğinden CHP, SHP’den devralması gereken sosyal demokrat söylemini tamamen unuttu. Devletçi, bürokratik, fazlasıyla asker anlayışlı parti şekline geri döndü.

Aslında 1999 seçimleri CHP’ye verilmiş en ağır yenilgi ve dersti; göremedi.

Liberalizmi reddetmiyorsanız, politikalarınızı bunun karşısında bir yerde temellendirmiyorsanız bu durumda ulaşabileceğiniz tek yer işte şu an bulunduğunuz noktadır. Ötesinde de kendinize başka maceralar aramayın.

Recep Bey, havuzlu villadan göletli villaya da geçse bu topluma bunu anlatamazsınız.

MHP’nin durumu daha vahimdir.

Türkiye’de etnik kimliğe dönük siyaset bitmiştir. Bu eksende kalmaya devam edilirse kuşkusuz güneydoğunun da kendi kimliğini artık net olarak ortaya koyduğundan söz edeceğiz.

Güneydoğuyu geleneksel söylem ile Türkiye’ye bağlamanın yolu giderek zorlaşmaktadır. Ekonomik tedbirler ivedilik kazanmaktadır.

Toplumun sözü nettir.

Muhalefete değişmesini ve başka şeyler söylemesini bağırmaktadır. Kuşkusuz bir de kendisine nasıl oy kullanmasını anlatan bir muhalefet liderinin nerede oy kullanacağını biliyor olmasını…

Referandum iktidarın mutlak gücünü daha da arttırmıştır. Bununla ilgili yorumlarımızı bir başka yazıya erteliyorum.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..