Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Nisan '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendi yarattığınız mucizelerin farkında mısınız?

Hepimiz hayatımızın her evresinde büyüklü küçüklü mucizeler gerçekleştirmişizdir. O zamanlar bunu nasıl yaptığımızı farkedemediğimiz için mucize diye nitelemişizdir. Ama şöyle bir düşününce bazen düşünce gücümüzle neler başardığımıza şaşarız. Yine de bu başarıların, nice içinde kaybolduğumuz çıkmazlarımıdan bizi çıkarabileceğine inanmak istemeyiz. İnanmaktan kaçınırız. Çünkü değişmek zordur. Belki de insanların ‘madem bu kadar çabuk değişebiliyordun, neden bunca yıl bekledin?’ demesinden korkarız. 

Ulaşmak istediğiniz şey ne olursa olsun, başkalarının ona nasıl ulaştıklarını öğrenin. Dünya üzerinde bir kişi için bile mümkün olan bir şey sizin için de mümkündür. Daha iyi bir haber, mümkün olmadığı söylenen şeyler bile mümkün olabilir. Bir yaban arısı kanatlarının çapı ve ağırlığı nedeniyle aerodinamik kanunlarına göre asla uçamaz. Peki yaban arısı neden uçabiliyor? Sanırım aerodinamik kanunu bilmediğinden… 

Herhangi bir amaç için bunu önceden başarmış kişilerin hikayelerini okumak, onlardan bilgi almak faydalı olur. Seyredin ve analizini yapın. 1990 yılında bilimadamları ilginç bir fenomen gözlemişler. Beynimiz belli hareket süreçlerine ait anıları kaydediyor. Bunları gerçekleştiren biz olmasak bile. 

Hepimizin artık bildiği gibi beyin gerçekle hayal arasındaki farkı ayırt edemiyor. Bu nedenle bir şeyin bizde var olması için ona sahipmişiz gibi dvranmalıyız. Ve daha önce beynimizin kazanddığı bu zaferi tekrarlayabileceğine inanmalıyız. Bu yazımda daha çocukken gerçekleştirdiğim küçük bir mucizeeden bahsetmek istiyorum. 

On yaşındaydım. O zaman kadar nasıl olduysa denize girdiğim halde yüzme bilmemem sorun yaratmamıştı. O güne kadar. Kalabalık bir gezide denize girecektik. Benim dışımdaki tüm çocuklar yüzme biliyordu. Kendimi çok kötü hissetmiştim. Çocukluğun verdiği utangaçlıkla yüzme bilmediğimi söyleyemedim. O zamanlar küçük pembe bir yalan diye nitelendirdiğim bir şekilde herkese yüzme bildiğimi söyledim. Ve nihayet deniz kenarına gelmiştik. Benim dışımdaki herkes balık gibi yüzüyordu. Ben de yüzebildiğimi söylemiştim, çare yoktu. Yüzecektim. Denize girdiğim anda sanki vücuduma sihirli bir değnek değmişti. Yüzüyordum. Diğerleri gibi. Kolluklara ve simite ihtiyacım yoktu. Oradaki kimse o ana kadar yüzemediğimi anlamamıştı. Ve ben yüzüyordum. Kimsenin bana öğretmesine gerek duymadan yanlızca –mış gibi yaparak. Yüzme biliyormuş gibi yaparak. Sonradan bu mucizenin nasıl gerçekleştiği üzerinde düşündüğümde farkettim ki, yol boyunca yüzebildiğime kendimi bile inandırmıştım. İstiyordum, inanıyordum ve yüzebilen bir insanmış gibi davranıyordum. Bazen aylarca süren kurslar sonucu öğrenilen yüzme –mış gibi yaparak da öğrenilebiliyordu. 

Ben çok eminim, hepimizin hayatında kendi yarattığı mucizeler var. Eğer istersniz yorumlarınızda veya mesaj göndererek benimle paylaşabilirsiniz. İnanın ki bunu paylaşırken, hatta düşünürken bile, sizin belki unuttuğunuz ama içinizde bir yerlerde daima var olan yeteneklerinizin farkına varacaksınız… 

Sevgilerimle… 

 

 
Toplam blog
: 76
: 1085
Kayıt tarihi
: 28.11.10
 
 

İnci AKTAŞ 1984 yılında Bursa'da doğdu. Uludağ Üniversitesi İşletme bölümünden mezun oldu. İstanb..