Kendi yolumuza mı gitmeliyiz yoksa Amerika veya Rusya mı demeliyiz ?

Dünya büyük bir imtihan içerisinde.. Hem İslam Alemi hem de Avrupa Devletleri Dünya çapında yaşanan birçok olayla sınanıyor.. Her olayın belli bir yarar-zarar dengesi var ancak önemli olan ülkemizin bu sınavlardaki durumu...

Peki Dünya'nın pek çok bölgesindeki bu olaylarda Türkiye'nin tavrı ne olmalı? İki kutuptan hangisinin yanında yer almalı? Kendi yolunu çizmek gibi 3. bir şansı var mı? İnceleyelim...

Ülkemizi derinden etkileyen ve önemli olan 3 büyük olay görünüyor bu günlerde.. Birincisi Suriye ve Iraktaki Türkmenlerin durumu ve Işid terörü.. Öncelikli olarak Suriye'de yanlış bir politika uyguladık.. Esad karşısında bir tavır aldık.. Siyasi anlamda hiçbir kazanım elde edememiş olmamıza rağmen her krizde olacağı gibi Suriye krizinden dolayı ekonomik anlamda hasar aldık.. Hem Suriyeli mülteci sorununu ortaya çıkardık hem de ticari ilişkiler altüst oldu.. Buna karşılık ne Rusya ne Amerika aktif olarak müdahale etmediği için kayıpsız atlatmanın ötesinde kazandılar.. 2.öncelik Işid terörünün doğması oldu.. İç dengede PKK sorunu düzelir düşüncesiyle desteklenen bu örgüt aksi yönde hareket etti.. İslam adı altında saçma işlere imza attılar.. Ama işin en kötü tarafı Iraktaki savaş ve Türkmenlerin durumu oldu.. Askeri operasyon yapamadığımız gibi yardımlarında ulaşıp ulaşmadığıda sıkıntılı bir gerçek..

2. Büyük olay Ukrayna krizi.. Bizi ticari ilişkiler ve doğalgaz hususunda etkilediğini düşündüğümüz bu vahim olayın aslında çok büyük bir tarih boyutu var.. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1700 lü yıllardan itibaren Ruslarla kritik savaşlar yaptığını biliyoruz.. 1774 yılındaki Küçük Kaynarca Antlaşması Ruslar için altın değerindeydi.. Zira bu antlaşmayla Ruslar Kırım üzerinde büyük haklara sahip olmuşlar ve 9 yıl sonra işgal kaçınılmaz olmuştur.. Zaten tarih boyunca Ruslar'ın en büyük emeli sıcak denizlere inmekti ve Kırım Ruslar için çok önemliydi.. Şimdilerde ise Rusya Kırım'ı ilhak ederek Karadenizde çok önemli ve stratejik bir bölgeyi tekrar kazanmıştır.. Şunu unutmamak gerekir ki Ruslar Deli Petro'dan bu yana sıcak deniz politikasını hiç unutmadılar.. Zaten Deli Petro'ya bu lakap bu hayaller yüzünden verilmişti..

3. Büyük olay Filistin.. Bu olayı anlayabilmek için 1. Dünya Savaşı'na dönmek gerekir.. Bugün devam eden trajik olayların suçlusu sadece İsrail veya Avrupa değildir.. 1. Dünya Savaşı sırasındaki İngiliz-Arap gizli antlaşmaları incelendiğinde verilen tavizler görülebilir.. Taviz verildikçe hem daha çok taviz verirsiniz hem de taviz vermek zorunda kalırsınız... Ama tüm bunlara rağmen bugün İslam Dünyası ve ülkemizde sessiz kalmıştır ki bizde sorumluyuz.. Ama hatayı sadece siyasi anlamda değil ekonomik ve gelişim anlamında da değerlendirmek gerekir.. 

Şimdi sormalıyız.. Bugün ülkemiz bu olaylar karşısında hangi safta yer almalı? Amerika mı demeli yoksa Rusya candır mı? Veya aklıma gelen güzel ama zor ihtimal kendi yolunu kurmalı fikrini mi düşünmeli? Herşeyin ötesinde bir söz vardır.. Çok zorluk çeken kazandıklarından daha mutlu olur.. Sormak gerekir...

METEHAN AKAR