- Kategori
- Psikoloji
Kendimi bulmak istiyorum!
Bu aralar sık sık yaşadığım bir duygu hali var.
Bazen, herşeyin çok anlamsız oldugunu hissettiğim bir ruh haline bürünüyorum.
Öyleki, sevgiyle ve espirilerle beslenen bu bünye bazen bu durumu bile sıkıcı buluyor...
Çekiyorum elimi ayağımı o anda herşeyden.
Arkadaşlar soruyor ;
“İyi misin? Ses ver”
“Bilmiyorum” diyorum, bir sebebi yok, herşey sıkıcı, anlamsız geliyor diyorum.
Anlamsız ve tuhaf.
“Geçer” diyorlar, “dert etme geçer.”
O an herkes farklı bir teşhis koyuyor.
Havalardandır diyen, hayatın rutinindendir diyen, tatil yaparsan düzelir diyen, depresyon diyen… Teşhisler ve çözüm önerileri ardı ardına geliyor.
Ama biliyorumki ne değişen hava koşulları buna sebep, ne bir tatil kurtaracak bu ruh halinden .
Mutsuzluk yaşıyorum, keyif alamıyorum hiçbir şeyden, hedef olarak belirlediğim ve mücadele ettiğim şeyler öyle anlamsız geliyor ki, bir anda yaptığım şeyden zevk almak bir yana, bir boşluk içinde buluyorum kendimi.
Ve böyle durumlarda yapmak istediğim tek şey yalnız kalmak oluyor.
Dönem dönem beni yoklayan bu ruh haline anlam vermekte zorluk çekiyorum.
Bambaşka bir ben oluveriyorum,
2 gün önce güldüğü yada espiri yaptıgı şeyler sıradan ve basit gelir mi insana?
Geliyormuş işte.
Sonra anlamsız duygu yoğunlukları ve bazen de ağlama krizleri...
Filmleri, dizileri geçtimde bir insan bir reklama nasıl olurda gözleri kan çanağına dönecek kadar ağlar.
Ağlarmış işte...
Gecenlerde Golf XL dergisine göz gezdirirken Nilgün Sarar’ın An’da Kalın köşesindeki başlık dikkatimi çekti.
‘BEN KENDİMİ BULMAK İSTİYORUM! ‘ du başlık ve şöyle devam ediyordu
‘’İÇSEL BOŞLUK’’ Kendimi bulmak istiyorum, yaşadığım ve yaptıgım şeylerden eskisi gibi zevk almıyorum. Tarif edemediği bir boşluk var içimde. Anlamsız. Tuhaf. Tatsız . Keyifsiz.
Algıda seçicilik miydi bilmem ama koca dergide sadece o sayfaya takılı kaldım.
Kaç zamandır anlam veremediğim ruh halimin bir özetiydi sanki.
Nilgün Sarar , seansına gelen ve ona mutsuz olduklarını hayatlarının anlamsız ve keyifsiz oldugunu söyleyip içlerindeki boşluğu anlatanlara ‘İçinden yaşasın, kendini bulma yolunda’ diyip içimi o an bir sevinç kaplar dediğinde bir an affallayıp, nasıl yani diye, garipsemedim desem yalan olur.
Düşünsenize büyük bir boşluk içinde bir uzmandan yardım almak adına ruh durumunuzu anlatıp, keyifsizim mutsuzum hayatım cok anlamsız diyorsunuz ve karşıdaki uzman ‘Yaşasın’ deyip sevinç gösterinde bulunuyor. J Tepkiniz ne olurdu? Benim o anki ruh haliyle tepkim ne olurdu inanın şuan kestiremiyorum ama yazının devamında bu duygusunu acıklıyordu Sarar.
Ben Nilgün Sarar’ın İçsel Boşluk yazısını benim gibi, bahsetmiş oldugum o duygulara anlam veremeyenler için paylasmak istedim.
‘‘Bu ruh halini hepimiz yaşarız,
Yaşamışızdır. Ara ara gelir yoklar.
Üstesinden gelirsek ne ala, gelemezsek işimiz zorlaşır.
Kendimizi bulmak için, önce kaybetmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Bu içsel boşluk kendimizi sürekli ispat etmekten, kim olduğumuzu vurgulamaktan, hayatla savaşmaktan yorgun düştüğümüzde ve bu ihtiyaçlardan artık kurtulmak istediğimizde ortaya Cıkar. Aslında bu ihtiyaçlar gerçek bir ihtiyaç değildir egomuzun istekleridir.
Bu davranış biçimlerinin herhangi birinden vazgeçtiğimizde, içsel boşluk yaşarız. İşte işin püf noktası tam buradadır.
Bu kalıplardan birini bıraktığımızda bedenli kimliğimiz zayıflar, ama bedensiz, yani formsuz kimliğimiz beslenir ve güçlenir.
Azaldıkça çoğalırız.
Sizce insanlar farkında olmadan bedenli,formlu kimliklerini, bilinçsiz kalıplara bürünmüş BEN’i nasıl ön plana çıkartırlar?
Birkaç örnek vereyim. BEN'in isteklerini yazayım size.
Eğer farkındalığınızı devreye sokabilir, sadece o An'a odaklanır, kendinize o an için yukarıdan bakabilirse-niz, şu bahsedeceğim bilinçsiz kalıplardan bazılarını kendinizde de fark edebilirsiniz. BEN, yaptığı bir şey için takdir edilmek ister.
Bu takdiri göremezse, sinirlenir ve üzülür. BEN, hastalığı ve sorunları hakkında konuşarak dikkatleri üzerine çekmek ister. Eğer kimse sormazsa ve ilgilenmezse fark yaratmak için fikrini belirtir. BEN, karşısındaki kişiden çok o kişinin BENİ nasıl gördüğüyle ilgilenir. Kendi şişmiş egosunu görebilmek için başkalarını kullanır. Sahip olduğu şeylerle, görünüşüyle, statüsüyle, fiziksel gücüyle, bilgisiyle insanları etkilemeye çalışır. BEN, olaylarıkişiselleştirir. Mental ve verbal şikayetlerle kendini haklı, başkasını haksız çıkartır. BEN, başkalarının gözünde önemli olmayı, önemli görülmeyi ve beğenilmeyi sever.
Üstüne üstlük öyle kurnazdır ki bu BEN; siz bu ihtiyaçlarınızı azaltmaya başladığınız an, formsuz olduğunuzun farkında olmaya başladığınız an, onu unutmaya başladığınız an, yani gerçek kimliğinizi bulmak üzere ilk adımı attığınız an, size kendinizi kaybettiğinizi söyler. Halbuki siz kendinizi değil, egonuzu kaybetmeye başlamışsınızdır.
Ve işte, sonunda meşhur içsel boşluk çıkar ortaya.
Dünyevi kelime bulamazsınız bunu anlatmak için. "Tarif edemiyorum" dersiniz. "İsim veremiyorum, garip bir duygu işte."
Günler geçer. Siz boşlukta yaşamaya devam ederken, Tanrı'nın konuştuğu dili anlamaya başladığınızı fark edersiniz.
"Herşeye rağmen, sanki bir dinginlik var içimde" diye anlatmaya başlarsınız.
Zamandan ve formdan bağımsız boyuta geçersiniz. Doğadaki dinginliği ve sesler sessizliği duymaya başlarsınız.
Uğruna günlerce duğunuz formlu bedeniniz ki kırışıklıklar, önemsiz oluverir birden.
Sevgiyi hatırlarsınız. Şevkati. Şükran duygusunu. Annenizin koşulsuz sevgisini. Çocuğunuza olan sevgiyi. Sevmeyi unuttuğunuz Öz Seniniz tekrar kıpırdanmaya başlar.
Uyanış başlamıştır. Kaybettiğiniz kendinizi bulmuşsunuzdur.’’
Makalenin her adımında kendi duygularımı buldum, kimine göre depresyon, kimine göre stres, kimine göre hava değişikliği, kimine göre ruhi bunalım olan şeyin egolarımdan vazgeçiş olduğu ve içsel boşluğumu ortaya çıkardığı aklımın ucundan bile geçmezdi.
Kısacası yaşadığınız ve yaptıgınız şeylerden eskisi gibi zevk alamıyorsanız, tarif edemediğiniz anlamsız tuhaf bir boşluk varsa içinizde, tatsız ve keyifsizseniz ‘Kendinizi, gerçek kimliğinizi bulma yolunda ilerliyorsunuzdur’.
Bu durumun üstesinden gelemiyorsanız ve çevrenizdekilerin profesörleri aratmayacak teşhişleri sizleri tatmin etmiyor ve daha derin bir boşluğa itiyorsa, böyle durumlarda içinizdeki bu uyanışa eşlik edip sizi destekleyecek ilgili bir uzmandan yardım almak ‘ farkındalık duygusu ‘ ile kendinizi bulmak en doğrusu olacaktır.
Öz beninizi yaşamanız dileğiyle...