Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '16

 
Kategori
Deneme
 

Kendimi iyi hissediyorum!

Kendimi iyi hissediyorum!
 

Mis gibi kokan çiçeklerin arasında uykusundan uyanan bir prenses gibi saf ve duru bir insan olduğun bir noktada hayat başlar! Çiçeklerin de tam da çocuklarının kokusu gibi koktuğu bir manzaradan bahsediyorum. Öyle ki yüzündeki gergin cildin bile prensesinki gibi aynı şekilde saf ve aldır.

Diyeceksiniz, ne kadar tuhaf bir adamsın ve evet, öyleyim!

Ecrin korkusuzca bir sokak köpeğini poposundan severken boşuna irkildiğimi fark ediyorum. Ses etmiyorum ve bildiğim doğruları yutkunuyorum. Kim diyor ki ben haklıyım! Değilim çünkü hayvan zevkten bir şebeğe dönmüş...

Doğallığını her bozduğumuzda hayatın, kendi korkularımıza yenik düşüyoruz. Artık gerçekten bildiklerime değer vermiyorum. Sakin bir göleti andıran hayatıma hiçbir yüksek ses veya düşünceyi sokmuyorum. Burnumu her bildiğimi sandığım işlere de sokmuyorum.

7 yaşındaki Yetkin’inimin İkea’dan aldığımız sandalyeyi yaparken müdahalesiz başarısına şahit oluyorum. Gurur duyuyorum ama ona yansıtmıyorum. Yaptığı işi ödülle değil de sorumlulukla yapmasını sağlıyorum. Oğlumun şakşakçısı olup onu dünyaya karşı hırslandırıp hiddetlendirmek peşinde değilim. Başarının doğal bir çalışma süreci olduğunu kendiliğinden öğrenmeli ya da başarıyı derslerde başarı olarak değerlendirme sığılığından uzak durmalı! Öğrencilerim var çok başarılı ama hayatta kaybolmuş! Annesi ve babasının gururu fakat kendileri olamamışlar!

Tam bir yıldır mis gibi yalnızlığa terk ettim kendimi ve düşünecek çok zamanım oldu yaşamak hakkında! Geçmişten farklı hiçbir düşüncem olmadı. Çocuklarım yegane mutluluk kaynağım!

Yılların verdiği hantallıktan ve önyargılardan kurtarıyorum bünyemi! Zehir gibi hırstan, aşk kadar garip ihtirastan, savaş kadar şiddetli keskin barışçıl ve net söylemlerden arındırıyorum kendimi! Ne derseniz deyin yaşamak bir savaş ya da barış değil, yaşamak yaşanılan günlerin bir sonucu olarak vardığımız akıl, birikim ve yönelim! Yaşandığı kadar ağırlığı varken ruhsal bağlamda çok hafif bir şey, hatta yok gibi ya da yoktan var edilmiş gibi!

Bana dokunan ihtiraslı ellerden çok, öpülesi elleri hayal ediyorum ve belki de buna yaşlanmak deniyor. Babanneme sarılırmış gibi hayatıma sarılarak saygıdeğer bir kişilik oluşturmaya çalışıyorum. Merhamet, sevgi ve hassasiyet yaşam biçimim olduğu için kendime duygusal değil de” insan demeyi öğrendim” diyorum. Sanılanın aksine besleyici duygular bunlar!

Evet, bu satırlarda şehveti bile anlatan birisi olarak tüm yaşanılan bu hikayelerin geçmişte kaldığını, aslında gerçeğin çocukluktan beri hiç değişmediğini söylesem ve hayatı sevin desem, yine neyi ifade etmiş olurum? Genç olmak böyle bir şeydir zaten, yaşayıp görmek ve hata yapıp karar vermek! Eğrisi ve doğrusuyla gençlik, gençliktir!

Pamuk Prenses kadar güzel bir insan olabilmek hikayelere mi mahsustur yoksa hikayeni kendin yazarak böyle bir masumiyeti hayatına almak mümkün olabilir mi? Bence evet, neden olmasın?!

Kendini iyi hissetmek, yaptığın pozitif davranışlarala ilgilidir ve bunları yaparak kendini gerçekten iyi hissedersin!

Ve ben kendimi iyi hissediyorum!

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..