Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '13

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendimizi affedebilmek

Kendimizi affedebilmek
 

Affetmek insanı güçlü kılar


Bazen hayatımızda birtakım yanlışlıklara, hatalara düşeriz. İstemediğimiz bazı olaylar başımıza gelir ve biz cereyan eden bu olaylar karşısında istemediğimiz şeyler yaparız veyahut hiçbir şey yapmayız. Bu durumda yapacağımız şey, kendimize ve hayata küsmek ya da sürekli kendimizi suçlamak olmamalı; daha başka şeyler olmalıdır. Mesela, kendimizi affetmek gibi...

Ataol Behramoğlu, “Öğrendim ki…” adlı şiirinde şöyle der:

“Öğrendim ki...
 Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
 Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.”

Evet, Ataol Behramoğlu böyle diyor şiirinde, peki siz ne düşünüyorsunuz?

İnsanın bazen kendisini affedebilmesi gerekir mi?

Yaşadıklarından ötürü sürekli suçluluk duyan biri gerçekten kendisini suçlayıp kendi iç dünyasında kendisiyle savaşmalı mı, yoksa yapmış olduğu birtakım telafisi olmayan hatalardan dolayı affedebilmeli mi kendisini?

Ne yapmalı sizce?

Sürekli öteki yanınızla savaşmak mı, yoksa kendi kendinizle barışık olmak mı daha iyi?

Hep hata ve eksiklerimize takılıp kalmak, onları telafi etmede bize güçlük çıkartmaz mı?

Geçmişte yaşadığımız bazı olumsuzluklardan ve yaptığımız ya da yapamadığımız birtakım şeylerden ötürü geleceğimize daha ne kadar haksızlık edeceğiz? Belki koşullardan, belki tecrübesizlikten ya da cahillikten kaynaklanan bazı hataların bizi sürekli esir almasına mı göz yumacağız?

Kendimizi geçmişin etkisinden kurtarmak ve geleceğimizi daha mutlu ve umutlu kılabilmek için öncelikle kendimize belki de yıllardır yaptığımız haksızlığa bir dur demeliyiz.

Kendimizi eleştirmekten ve yargılamaktan vazgeçip tüm günahlarımızla ve hatalarımızla kendimizi affedebilmeliyiz. Aksi takdirde kendimizi sürekli eleştirip hatalarımızla, günahlarımızla kendimizi kabul edemezsek yürüdüğümüz yol sürekli sisli olacak ve biz kendi elimizle kendi yolumuzu kapatmış olacağız. Geleceğe ancak kendi inşa ettiğimiz o sisli yoldan yürüyeceğiz, tabii yürüyebilirsek!.. Doris Mortman bu konuda der ki: “Kendinle barışana kadar, sahip olduğun şeyler sana hoşnutluk vermeyecektir.”O halde yapmamız gereken şey, hayattan hoşnut olmak için kendimizle bir an önce barışıp yolumuzdaki sisi dağıtarak aydınlığa yürümek olacaktır.

Kin ve kızgınlık, geleceğimizi inşa etmek için gerekli enerjiyi, umut ve isteği tüketir. Başkalarına ya da kendimize kızarak, kin duyarak ancak kendimize zarar verebiliriz. Olayları sürekli kendi içimizde yaşatmaya çalışıp onların eskimesini ve unutulmasını engellemeye çalışırsak acı çekmeye adeta davetiye çıkarmış oluruz. Biz acı çekerken geçmişimiz tüm günah, hata ve pişmanlıklarıyla yerini koruyacak ve bize biraz daha fazla acı vermek için güçlenecektir. Oysa onu artık sandığa kilitleme vakti çoktan gelmiştir.

Kendimizi affetmek için öncelikle ne kadar özel ve değerli olduğumuzun da ayrıca bilincinde olmalıyız. Bir başarısızlık, bir yanlış ya da bir hatadan dolayı kendimizi değersizleştirmemeli, her zaman için özel olduğumuzu bilmeliyiz. Yapacağımız tek şey, edindiğimiz tecrübeden ve çıkardığımız dersten ötürü geçmişin tekrarına mümkün olduğunca izin vermemek olmalıdır.

Kendimizi ya da bir başkasını affetmeyi öğrenmek, ruhsal ve bedensel sağlığımızı korumamız açısından da son derece önemlidir. Kendimize bir kez daha şans vererek beynimizdeki kelepçelerden ve prangalardan bir an önce kendimizi kurtarmalıyız. Ceza vererek kendimizi ancak tüketebiliriz. Bunun bize hiçbir faydası olmayacağı gibi bizden de çok şey götürecektir.

 

 
Toplam blog
: 46
: 1156
Kayıt tarihi
: 07.05.13
 
 

1977 doğumlu. Atatürk Üniversitesini bitirdi.Öğretmenlik ve yöneticilik yaptı.2007'de Ankara Üniv..