Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mart '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kendimizi ifade edebiliyor muyuz?

Çoğu zaman konuşmalarımız nedeniyle haklı iken haksız duruma düşüyoruz.

Konuştuğumuz ortamlarda çoğu kez gerginlik ve anlaşmazlık olmasın diye, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmekten çekiniriz.

Bazen dengesiz, tutarsız ve patavatsız konuşmaları nedeniyle çoğu insan, mevcut ortamı gerginleştirmeye  çalışabiliyor.

Bazen de; belki yanlış anlaşılabilirim korkusuyla  söylediklerimizden çekiniriz.

Hani derler  ya!

 “İnsanın başına herşey dilinden gelir.”

“Dilin durmuşsa canın rahattır”

“Dilde kemik yok ki, ne tarafa çevirirsen çevir”

Gibisinden çeşitli söylemlerle yerinde ve zamanında  uygun ve müsait bir dille konuşma adabına riayet ederek, meramımızı anlatmaya çalışırız.

Çoğu kez bulunduğumuz ortamlardaki beşeri ilişkilerimizde, hep haksızlığa uğradığımızı söyleyip dururuz. Mevcut olağan seyrinde devam etmekte olan ilişkilerimizde, bazen çözüm bulmak adına ettiğim lâflar, lâfıgüzaf olmaktan öteye gidememektedir.

Konuşmalarımızda maksadını aşan konuşmalarla, işler iyice sarpa sarmaya başlar.Buna hayatımızın her aşamasında rastlamak mümkün.Özellikle iş ortamlarında ve boşanmalara kadar varan aile ortamlarında  daha çok rastlıyoruz.

Özellikle gençler, olumsuz veya haksızlığa uğradıklarını düşündükleri konularda  konuşmanın en uygun yol olduğuna inanırlar.

Düşünün ki, böyle bir durumda, kendini ifade etmekten  zorlanan bir genç söyledikleriyle/söyleyecekleriyle,  ya ortama gererek içinden çıkılmaz bir hal aldıracak, ya da suskun kalarak, boyun eğerek,  haksızlığa, kendisine yapılana rıza göstererek, belki de ileride sağlığına dahi  tekabül edecek rahatsızlıkları beraberinde taşıyacakatır.Belki zaman zaman susmak, mevcut duruma göre memnuniyet göstergesi olarak algılansa da, aslında kişi  ruh ve beden sağlığını kaybetme durumuna düşmektedir.

Konuşmaya muhatap olan kişi bazen, istek ve ihtiyaçlarını ifade ederken, karşısındakini suçlayarak, haksız eleştirerek, kendini haklı çıkarabilir.

Suçlamalara ve ifade edebilme  davranışlarında savunma durumuna geçen bireyin, tepkisel  bir takım faktörlerin uygulanmasında aile ve içinde yaşamış olduğu toplumun olumlu/olumsuz etkisi çoktur. Çeşitli sorunlarla karşılaşan birey uğradığı haksızlıkların, kendisini ifade edememesi nedeniyle suçlanıyor olmasının nedenlerini düşünerek adeta öz eleştiri yapmalıdır.

Sabır ve tahammül göstererek istek ve taleplerini karşılamada çatışmayacak beklentiler içerisinde olarak çözüm yolları aramalıdır.

Özellikle gençlerimiz kendilerini ifade edebilme adına bol bol kitap okumalıdırlar. Böylelikle hem kendi kişilikleri gelişir, nerede, nasıl, ne şekilde konuşacaklarına  sahip olurlar, hem  anlamak/anlaşılmak adına daha az sorunla karşılaşırlar. İstek ve taleplerini anlatmada duygu ve düşüncelerini söylemekten çekinmez duruma gelirler.

Ya bileceksen, doğru konuşacaksın ki, muhatabın bir şey öğrensin, ya susacaksın bilen konuşşun ki, sen  birşeyler öğrenebilesin.

Kırıcı olmadan, suçlamadan, beden dilini de iyi kullanan, “Empati” yoluyla  muhatabın ne anladığını, nasıl anladığını, hesabını yaparak toplum içerisinde belli bir saygınlığa erişme adına haklı olarak yerini alabilir. Böylelikle haklı iken, haksız duruma düşmez.

Unutmayalım!

Ağızdan çıkan sözün  dönüşü yoktur. Konuşana kadar sana ait olan duygu ve düşünceler, konuştuktan sonra artık başkalarına malolmuştur.

Velev ki hayatına mal olsa da...

Bilesiniz!...

Toplumda haklıyken hep haksız mısın?

Sabır tahammül yok  hep bahtsız mısın?

Çıkıp konuşmaya  hep tahtsız mısın?

Hele  düşün taşın uyan ey insan!

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..