Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kendimle gurur duyuyorum!

Kendimle gurur duyuyorum!
 

Rehabilitasyon merkezinde ki tedavilerim 7 ay sonra bitti. Yoğun bakım ünitesinde uzun süre hareketsiz yattığımdan kuyruk sokumumda yara açılmış ve iyileştirmek için pansumanları devam ediyordu onun da evde tedavi ile yapılabileceği söylendi.

Sonunda taburcu oluyordum. İçimde tarif edilemez bir heyecan vardı aylar sonra ilk defa evime gidecektim. Şimdi bambaşka biri olarak dönüyordum evime. En kötüsü de o merdivenleri nasıl çıkacaktım. Buna rağmen evim gözümde tütüyordu. Eşyalarım toplandı bana emeği geçen herkesle vedalaştım ve ilk defa kazadan sonra bir arabaya oturdum hem de şoför yanına. Emniyet kemerimi taktım ve arabada oturanlara da taktırdım. Artık emniyet kemeri yerine takılan pantolon kemerinin bir faydasını olmadığını anlamıştım.

Araba hareket eder etmez bilinçaltımın etkisinden olacak ki camın hemen üstündeki tutma yerini o kadar sıkmışım ki yanımdakiler sürekli sakin olmamı söylüyorlardı. Evet, kazayı hatırlamıyordum ama o kadar etkilenmişim ki en ufak bir frende ve korna sesinde inanılmaz geriliyordum. Sonunda evime geldim beni kapıda ailem ve arkadaşlarım, komşularım kim varsa bekliyorlardı. Bekleyen herkesin gözünde hem sevinç, hem hüzün hem de merak vardı. Tüm gücümü toplayıp onlara güler yüzle merhaba dedim. Evim ikinci kattaydı ve asansörüm yoktu ve bu ayrıntının benim için o güne kadar hiç önemi olmamıştı. Kucakta ikinci kata taşındım. Annem odamda sıkılmayayım diye yatağımı salona kurmuştu ve direkt yatağıma yatırıldım. Henüz tekerlekli sandalyem olmadığımdan evimi gezemedim benim ardımdan neler değişti evimde göremiyordum. İlk gün tüm tanıdıklarım, iş çevrem ziyaretime geldiler. "Semra ne zaman ihtiyacın varsa lütfen bizi ara biz hep senin yanındayız" diyorlardı.

Çocuklarım sabah okula gideceklerdi kalkıp kahvaltılarını bile hazırlayamayacaktım. Ben hastanedeyken sanki onlar da büyümüşlerdi. Hem kendilerine hem de bana bakar olmuşlardı. Kaza öncesi çalıştığım için gündüz evimde kadınım vardı ama kaza sonrası artık maaşını ödeyemez hale gelmiştim.
Aylar geçiyor, kazadan sonra hastaneye gönderdikleri çiçek sayısıyla yönetimi bile hayretler içinde bırakan arkadaşlarımın ziyareti gitgide azalıyordu. "Senin arkandayız" diyen insanlar sadece bazen telefon açıp nasılsın diye hatır soruyorlardı. Yavaş yavaş herkes kendi gailesine düşmüştü. Sadece kardeşlerim, ailem ve çok yakın birkaç arkadaşım yanımdaydı. Kapı kapandığında çocuklarım ve gerçeklerle yüz yüze kalıyordum. Daha güçlü olmam gerekirdi ve sürekli bu hayatı kendime nasıl daha kolay hale getirebileceğimi düşünüyordum.

Bu arada yattığım yerden çocuklarıma şunu şöyle yapın böyle yapın diye yönlendiriyordum. Çok titiz bir insandım kolay kolay hiçbir işi beğenmezken şimdi her şeye tahammül etmeyi öğreniyordum. Her gün saatlerce evimi siler tozumu alır hafta bir gün perdelerim yıkanırdı. Her gün çocuklarım ne isterse ne severse onları pişirirken, elbezlerime kadar her şeyimi ütülerken, halı püsküllerini bile her gün tararken, bir yastığımın yan veya yamuk durmasına bile tahammül edemezken; yatakta hizmet bekleyen bir insan olmuştum. Hatta yanımda sandalyem yokken bir bardak suya muhtaç olmuştum. O zamanlar sandalyeme bile iki kişinin yardımı ile biniyordum. Bu durum beni iyice çileden çıkartmıştı. Mutfağımda bir elbezini bile kendim yıkamayı özlemiştim. Sonunda bir tekerlekli sandalyem olmuştu ve ilk olarak mutfağa girmek istedim birde ne göreyim tekerlekli sandalyem mutfağın kapısından geçmiyordu. Banyoma girmek istedim banyo kapısından da geçmiyordu. Sonradan öğrendim ki eski binalarda banyo, mutfak ve balkon kapıları diğer kapılara göre daha dar yapılırmış.

Yani ilk engeli kendi evimde yaşamıştım. Hemen ev sahibimi aradım kendi durumumu ve evdeki engelleri aktardım. "Semra çok üzüldüm çok geçmiş olsun evi senin evin gibi düşün neyi nasıl istiyorsan öyle yap" diye beni rahatlattı. Hemen mutfağın ve banyonun kapısı biraz daha genişlettim. Mutfağıma girdim dünyalar benim olmuştu fayansları elledim hep hayal ettiğim gibi elbezimi elime aldım ve lavabonun altındaki mutfak kapağımı açıp sandalyemle içine girerek musluğu açtım yanımda bulunan bulaşıklarımı yıkayabildim. Tek başıma neyi nasıl yaparım diye sürekli denemeler yapıyordum ve pratik yollar üretiyordum ve her başardığım işle kendimle gurur duyuyordum.
Evet, daha önce beş dakikada yaptığım işleri şimdi daha uzun sürede yapıyordum ama başarıyordum. Bir tek ütü yaparken zorlanıyordum çünkü ütü masasına tekerlekli sandalyemle yanaşamıyordum onu da kendime pres ütü alarak çözdüm. Artık çocuklarım ve ben daha az yardımla kendi işlerimizi başarıyorduk.

Arkandayız diyen insanlar aslında önümde olsalardı da bana yol açsalar ya da yol gösterselerdi keşke...

Bana her zaman her anlamda destek olan başta anneme, babama, kız kardeşlerim Selma ve Sema’ya, bir abla kadar yakın olan ve en zor dönemlerimde hiç yalnız bırakmayan Ayla Ablama, kızları Gaye, Gamze’ye, beni her yere taşıyan Özden, Oğuzhan, Fehmi’ye, tedavim süresince Tuğba ve Tolgay’ı sahipsiz bırakmayan babaneleri Nermin anneme ve tüm dostlarıma teşekkür ediyorum.

"Bu arada çok fazla zamanınızı almak istemediğim için yaklaşık 6 yıl süren ve aslında hala da süren pratik yollar bulma girişimlerimi size kısaca anlattım :)"

 
Toplam blog
: 21
: 1227
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

1962 doğumluyum. 1994 senesinde geçirmiş olduğum bir trafik kazası sonucunda omurilik felçlisi oldum..