Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '09

 
Kategori
Deneme
 

Kendinden ne kadar kaçar insan!

Kendinden ne kadar kaçar insan!
 

...


Göz gözü görmez karanlıkta sadece sokak lambalarının uzaktaki parıldayan zayıf ışığıyla yola düşme vaktimin geldiğini anlatmıştı içimdeki ses....

Kime ve nereye gitdiğimi bilmeden, atmıştım sırtıma çantamı, ayağımda eskimiş ama en çok sevdiğim spor ayakkabısıyla... Aklımda günler önce uçurduğum umut uçurtması vardı. Tam rüzgarı yakalamış, ipini gevşetirken birden takılıvermişti direğin tellerine...

Ve bir süre bakakalmıştım kelebek şeklinde olan uçurtmanın kanadına...

Kelebeğin ömrü kadar kısa olmuştu uçurtmanın maziside...

Şimdiyse otobüsün kalkma vakti geldiğini bağırıyordu irice olan yardımcı muavin...

En arkadan üç koltuk önde ve cam kenarında...

Yol alıyor düşelerim hafifden seyir halinde... Gidilen yol güzergahı gizli...

Geride bıraktım koca şehri karanlığı yararak...

Saksıda hanımelim, menekşem... Yan apartmandaki yaşlı teyze... Sorduğum soruların cevabını alamadığım, içimde koca bir tümör gibi duran sevdam... Sarılarak uyuduğum yastığım... Yarım bırakıp içemediğim şarabım... Dolabımda yarın işe giderken giymeyi düşündüğüm pazenden elbisem... Manavdaki hiç tanımadığım ama her defasında gözgöze gelip gülümsediğim masum delikanlı... Her sabah servisi kaçırır az daha bekleyelim diyen arkadaşlarım... Annem... Arkadaşlarım... Oysa daha birkaç gün önce rüyasında görüp, hüngür hüngür ağlayarak uyanmış ve telefona sarılmış aramıştı paşam...

-..Gidiyordun...

-Evet bir gün...

-Ya bizler?

-...

Ve gidiyordum şimdi seyir halinde... Hoşçakal bile diyemeden... Vedaları sevmem, sonra aklımda kalır hep o ağlamaklı el sallamalar... Buruk ifadeler.. İçim acır, sızlar dayanamam...

Gözlerimi kapamış, kaçmaya çalıştığım kentteki onca mazimi bir çırpıda yok saymaya çalışıyordum. Bu mümkün müydü?

İnsan ne kadar kaçabilirdi kendinden...

Ne kadar duymazdan gelebilirdi içindeki sesi...

Günleri yok sayıp, sayfaları yırtmakla, bitecek miydi herşey...

Yoksa! Endişeyle korkuyla kaçtığı niceleri gelip bulmayacak mıydı benliğini en karanlık kuytuda.

Korkunun ecele faydası vardı da, ben mi bilmiyordum...

En çok da yüreğim acıyordu... Hani sol yanım dedikleri yer öyle bir sızlıyordu ki tüm bedenimi uyuşturuyordu acısı... Alışmıştım buna...
İnsan acıya da alışır mı?

Dokunamıyorum artık hiçbir şeye...
Gidiyorum işte!

Bahçede gördüğüm yavru kedi... Oysa ne çok sevmek istemiştim seni...

Ayaklarını uzatmış, uzaklara dalmış, yüzündeki çizgilerden desenler oluşmuş yaşlı teyze, oysa ne çok istemiştim seni kucaklamayı...

Hergün gözlerime bakıp derdini anlatmak isteyen arkadaşım; oysa ne çok istemiştim seni dinlemeyi... Biliyorum konuşmak istiyordun ama ben sadece dinleyebiliyorum artık.... Yani eskisi gibi değildim uzun zamandır...

Ve sen içimdeki yaram...
Neden aramıyorsun beni demiştin daha bir kaç saat önce... Ben...

Ben...

Konuşamıyorum artık...

Gözlerimi yumuyorum seninle konuşurken... Küçücükken güneşin, dağın eteklerindeki batışı geliyor aklıma... Her defasında dağın en tepesine gidip onunla beraber gitmeyi düşünürdüm. Boyum yetişmezse merdiven dayar sonrada ayağımın altına minder koyarım derdim... Hayalimde bu kadar basitti işte güneşi yakalamak...

Ama şimdi sana ulaşmanın hayalini bile kuramıyorum. O kadar uzaksın ki...

Gidiyorum...

Yorumsuzum her konuda ve susuşlarımla beraber çıkıyorum bu yolculuğa...

Karanlık yavaş yavaş aydınlanıyor uzaktaki tepelerde... Geride bırakıyor koca otobüs yolları...

Her karanlığın güneşi ve her güneşin karanlığı beklemesi gibi

Gece güneşe gebe elbette... Az sonra atacak şafak... Önce inceden ışıyacak toprak ve hava... Sonra gösterecek güzel yüzünü tüm haşmetiyle aydınlatacak koca cihanı.

Kaldığı yerden devam edecek hayat...

Gidenler gitti... Geri gelmez dünler...

Resim:http://www.masaustu-resimleri.com/v/Spor/B__y__k+Yolculuk+Resimleri.jpg.html kısmından alınmıştır

 
Toplam blog
: 20
: 720
Kayıt tarihi
: 27.02.09
 
 

Hangi sözcük anlatır ki benliklerimizi... Ya da kim tanır ki kendini tam manasıyla... Bazen, hırçınl..