Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ocak '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Kendine bile yabanileşir bazen insan.

Kendine bile yabanileşir bazen insan.
 

Hayat ne tuhaf. Dünyaya gelirken bilmez insanoğlu kendini nelerin beklediğini. Daha çocukluğunda karşılaşabilir çetin hayat mücadelesiyle. Kendi dışında gelişen olayların bile bedelini ödemek zorunda kalabilir kimileri. Kimileri de bir anda allak bullak olan kurulu düzenlerinin bozulmasının travmasını yaşar. Öyle olaylar var ki insanın yaşamında açtığı hasarın büyüklüğü sıcağı sıcağına anlaşılmaz. İnsan o fırtınaya dönen rüzgarda savrulmamaya çalışırken içindeki hasarı farkedemez bile. Biraz ortalık durulsun başlar yaranın acısı. Olanlar da önce kendini suçlama, bu devreyi atlatırsa sebep olanlara düşman kesilme, bu devreyi de sağ salim geçirdiyse bu sefer kendini hayata kapama dönemine girer. Sanki dağ başında inzivaya çekilir ruhu ve gönlü. Bedeni sosyal hayatın içinde, işe gidip gelir, kayıplarını telafiye çalışır, dışardan gayet normal görünür ama değil. Ruhunda derin yaralar açılan insan toparlanamaz kolay kolay. Yapabilse bedenini de götürecek ruhunun yanına ama olmaz.Olamaz, olamıyor.

Kırık gönüllerin iyileşmesi zaman alır. Acısı olan insanı anlarsınız.Gözlerindeki ürkekliği görürsünüz. Yaklaşamaz. Yaklaştırmaz.Ses tonunuzdaki en ufak bir yükselme bütün yaralarına değer başlatır kanatmaya. Yaralı bir kedi yavrusu gibi kaçar hemen.Kapanır iyice. Cevap vermeye çalışır, altta kalmamaya çalışır.Sert sert söylediği şeylerde kendini nasıl korumaya çalıştığını görürsünüz. Ne kadar savunmasız olduğunu anlarsınız.Sizi uzaklaştırmaya çalışır kendinden.Bir yandan da ister ki gelin, yaralarını sarın, okşayın hırpalanan ruhunu.Tek başına saramadığı yaraların acısını sizin yumuşacık elleriniz dindirsin.Korkar yine de yaklaşırsınız, ürkek ürker kaçar pençelerini gösterir.Siz korkarsınız bu sefer.Zannedersiniz karşınızda kötü, düşüncesiz, kaba saba biri var.Kavga etmek istemez uzaklaşırsınız.Oysa karşınızdaki insan sadece ruhundaki yıkımı tamir etmeye çalışıyordur.O haliyle onu sevecek dostlara ihtiyacı vardır aslında.O kendine bile yabanileşmiş halini anlayacak birilerine.Sıcacık bir bakışı esirgemeyecek birilerinin yolunu gözler durur.

Sorunlarını üzerine yıkacağı insanlar değildir onun aradığı.İnsan birinin sorununu onun yerine çözemez ki zaten.Ama ona dostluğuyla güç verebilir.Kendi çözümlerine ulaşacak duruma gelmesini sağlayabilir sadece.Doğru olan da bu bence.Sıcacık bir dost yüreği yaralı bir ruhu iyileştirebilir, hırpalanmış bir gönlü tamir edebilir.Kalpten kalbe bir yol vardır derler.O yol dostların da yoludur.Onlar yıkıma uğramış bir insanı tekrar ayağa kaldırabilir.O güce sahiptirler.Yeter ki dost olmak istesinler.

Yaklaşın.Korkmayın, uzatın elinizi.Bırakın yaralı dostunuz alışsın, yaklaşacaktır.Dost sıcaklığına kayıtsız kalacak bir insan daha yeryüzüne gelmemiştir.

Bekleyin.

''Bu yazıyı yaklaşık iki yıl önce deneme olarak defterime yazmışım.Kişisel gözlemlerimi not ederim bazen.Sizlerle paylaşmak istedim.Hayata ve insana dair şeyler zamana mekana kişilere göre değişmiyor maalesef.Kadın erkek de farketmiyor.Hepimizin başına gelebilecek haller bunlar.''

 
Toplam blog
: 403
: 1023
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Kendi halinde biriyim, ziraat mühendisiyim. Emekli oldum ve kendi işimi kurdum. İzmir'de yaşıyoru..