Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '06

 
Kategori
Felsefe
 

Kendine hayrandır cehalet...

Kendine hayrandır cehalet...
 

'Onun kadar okusam ben şimdiye profesör olurdum', 'Aman o da bir şey mi, ben daha iyisini yazarım (çizerim, çekerim, yaparım)', 'Türkiye 7.si mi olmuş? O kadar çalışmaya ben dünya birincisi olurdum!'

'Ol, o zaman', 'Daha iyisini yaz (çiz, çek, yap) da görelim o zaman', 'Değil 7. , 7000. ol da susayım o zaman... ’ Yapamazsın bunu sen de biliyorsun, değil mi? Daha az zeki, yetenekli... vs olduğundan değil; tembellerin, kendine acıyanların sığındığı bu tipik hoşgörüsüz bakış açın önünü tıkar da ondan yapamazsın.

Etrafınızdaki insanlara bir bakın. Tüm hoşgörüsüzlere, hep ben bilirimcilere, kendi kısır fikirlerine inatla, körü körüne bağlanıp, başkalarını küçümseyip herkesten öğrenecek bir şeyleri olacağı gerçeğini kabul etmeyenlere... Kim ne kadar az gezmiş, görmüşse, (okumuşsa ki bu her zaman gerekmeyebilir); kim hayatında hiçbir şey başaramadığını içten içe düşünüyor ve belki de bunu kendine itiraf etmekten korkuyorsa; bir şeyler yapmaya çalışanların, az buçuk bir şeyler bilenlerin paçalarından tutup aşağıya çekmeye çalışır. Önyargı ise onlara bol kepçeyle bulunur; özellikle bilmedikleri her şey hakkında sonsuz söyleyecek sözleri vardır, insanın ağzı açık kalır.

İş hayatında da çoğu zaman rastlarız, çok önde gidenin vurur başını ezerler. Büyüklerimiz de öğütler verir, en önde gitme; ama önlerde ol diye. O yüzden biraz aptala yatarız, biraz anlarız, biraz anlamazmış gibi yaparız, iş yerindekilerle uyum sağlamak adına. Yukarıdakiler aşağı çekilmeye çalışılır ki yukarıda ne kadar az kişi kalırsa aşağıdakiler o kadar az aşağıda hissedebilecekler, ‘ aman sen de’ ci yaşamlarını sürdürebileceklerdir. Böylece, kendilerini geliştirmeye, hayatta bir şeyler yapmaya gerek olmadığına bir kez daha ikna edebileceklerdir kendilerini. Oysa ki, insan en kolay kendini kandırırmış...

Bilgi felsefesine az buçuk bulaşanlar bilir, çok biliyorum diyenler aslında hiçbir şey bilmeyenlerdir. Bilginin sonsuzluğuna karşı gelip kumsaldaki bir kum tanesi kadar olan bilgisini kumsalın ta kendisi sanırlar çünkü. Doğrular, beğeniler insandan insana değişir ve herkesin düşüncesi değerlidir, bunu anlamazlar.

Hayır kırmızı çirkindir, mor güzeldir gibi bir tartışma zaman kaybıdır ve bu tarz tartışmalar özellikle kişisel saldırılara kadar götürülüyorsa şimdiye kadar bahsettiğim karakterde bir insanla karşı karşıyasınız demektir. Cehalet, kendine hayran olmaya hazırdır; dolayısıyla bu tip insanların önyargılarını ve saldırganlıklarını kırmak için öncelikle bu az bilmenin narsizmini silmek gerekir ki bu aslında tüm bakış açısını değiştirmeye çalışmaktır. Değiştiremiyorsanız, Konfüçyus’u dinleyin ve ‘Bilmediğini bilmeyenden kaçınız’...

Bu yazı kendini geliştirmeye açık, kendisinden başkalarının da bir şeyler bilebileceğine inanan tüm hoşgörü ve empati yeteneğine sahip insanlara sevgiyle ithaf olunur...


Blog Fotoğrafı: Yousuf Karsh

 
Toplam blog
: 132
: 3374
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Odtü mezunu; edebiyat ve sinema düşkünü biriyim. AFSAD’ta fotoğraf, Sinematek’te film yapımı üzer..