Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Felsefe
 

Kendini bil!

Kendini bil!
 

“Başkalarını yenen kişi güçlüdür.

Kendini yenen kişi ise kahramandır.” Lao Tse

Delphoi tapınağının girişinde yazan öğüt şudur: "Kendini bil!" Kendisini, yani kendi düşüncelerini, önyargılarını ve tutumlarını, öz benliğini bilip kendini kontrol eden kişi yola koyulmuş demektir. Kendi düşünce ve hareketlerinin tüm sorumluluğunu üstlenmiş demektir. Yunus Emre’nin dediği gibi:

“İlim ilim bilmektir; ilim kendin bilmektir,
sen kendini bilmezsen; ya nice okumaktır”.

“Kendini Bil” öğretisi, “Kendini Bilmek” ve “Kendini Tanımak” olarak ifade edilmektedir. Bilmek ile tanımak farklı kavramlardır. Bilmek, daha genel, Tanımak ise, kişiye özeldir. Ayrıca tanınmayan bir şeyin bilinmesi de beklenemez. İnsanın önce kendini tanıması, sonra da tanıdığı kendisini, bilmesi gerekir.

Kendini bil mottosu birçok dilde farklı olarak kullanılmaktadır bazıları : “Know thyself”, “Gnothi seauton “ , “Nosce Te İpsum“ ve “Temet Nosce” dur.

Hz. Muhammed şöyle der: “Kendini Bilen Rabbi'ni Bilir". Bu deyiş var oluş kadar eskidir ve her yolda her yolcuya söylenen en önemli nasihattir. Sokrat’ın hep söylediği “Kendini bil” mottosu ile Hz. Muhammed’in “ Kendini bilen Rabbini bilir” sözü bize “kendini bilmenin” durağan bir olgu olmadığını göstermektedir. Yani insanoğlu her an yeni bir bilmeye gebedir. Bu dinamik bir süreçtir.

Cicero’nun dediği gibi; “"Kendini bil!" denilmesi, yalnız gururunu kırmak için değil, değerini de bildirmek içindir.” “Kendini Bilme” yolunda atılan her adım, kendi başına büyük bir yürekliliktir. Bunun en doğru yolu da kendimize karşı dürüst olmaktan geçer.

Kendini bilmek bir süreç olarak değerlendirilirse aşamaları aşağıdaki gibidir:

1. Kendini tanımak,

2. Aradığını nerede bulacağını bilmek,

3. Bulduğunun değerini fark etmek,

4. Bulduğunu kendisiyle zenginleştirmek,

5. Aradığınızı bulmak için bedel ödemeyi göze almaktır.

Yaşamı sorgulamaya, düşünmeye, kendimizi tanımaya, bilmeye başlayınca, yeni bir kavrama bağlanırız. Bu da, sonuçta bizi içten dışa değiştirir. Her insan kendini bilmek için uğraş vermeli, kendini bilmenin dışında kendisinden daha mükemmel olduğunu sezdiği bir oluşuma ulaşabilmeye çalışmalı ve kusursuz olanla bütünleşebilme çabası içinde olmalıdır.

Kendini bilmenin yaratacağı bilgeliği anlatan Fars dörtlüğü şöyledir:

“O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin.”

Kendini bilmek, davranışlarının farkında olmak, bilinçlenme, eline, beline, diline sahip olmayı da içeren çok çetin bir yoldur. Gerçekten kim olduğunu bilmek, kişisel mikro kozmosun enginliğini tanımayı içeren bir bilimdir. Kozmos sürekli genişler; dolayısıyla sonu olan bir bilim de değildir. Amaç hakikati aramaktır, yolda olmaktır. Karl Jaspers şöyle der:

“Felsefeyi felsefe yapan hakikati aramasıdır, ona sahip olması değil...”


“Kendini bil” cümlesi ile insanın nereden gelip ne yaptığı ve tekrar nereye gideceği de ifade edilmektedir. Bu olguyu üç soru sorarak da izah edebiliriz. Nereden geliyoruz? Biz Kimiz? Ve Nereye gidiyoruz? V.İ.T.R.İ.O.L. kelimesi de bu soruların cevaplarının kişinin kendisinde olduğunu belirtir. Latince “Visita İnteriora Terrae Redificandogue İnvenis Occultum Lapidem” kelimelerinden oluşan bir cümlenin baş harflerinden meydana gelmiştir. “Toprağın içine gir, oradaki gizli hazineyi keşfet.” anlamına gelmektedir. İbn-i Arabî “Âlem Hakk’ın gölgesidir” demiştir. İyi ve kötünün aslında aynı olgunun sıcak ve soğuktaki dereceleri olması gibi, mikro ve makro kozmosun birliği gibi, içimize seyahati ve kendini bilip bulmayı öğütler V.i.t.r.i.o.l.

Kendini biliş, Nefs’in terbiye edilmesidir. Bedendeki ihtirasın, cehaletin, taassubun, nefretin, her türlü uç duygunun kontrol edilmesidir. Zıtlıklardan tamamlayıcılığa yani denge yolunda iyi, doğru ve güzele gidiştir. Kendini tam anlamıyla bilen kişi, kendi vicdanında Tanrı’nın tecelli ettiğini idrak edecektir. İşte aranan Felsefe Taşı O’dur.

Kendini bilmek ve kendimizi tanımak en temel görevimizdir. Kendini biliş yolunda birey; kendini öncü ve örnek bir insan olarak yetiştirir. Bu yaşam okulunda başlıca görevimiz; kendini bilmek, uygar ve çağdaş olmak, bilim ve bilginin ışığında, tüm insanlıkla bütünleşerek, daha çok sevmek ve sevilmektir.

İnsanoğlu, sürekli gelişimin, evrimin çocukları ve evrenin yurttaşlarıdır. Bunun bilincine eren birey, gereksiz bağlarından, isteklerinden kurtulur, yola koyulur. Kendini bilmeli, Yaradan’ı bilmeli ve insan-ı kâmil olmalıdır. Doğru bilgi, insanın evrim yolunda donanacağı bilgidir. Kendini biliş; içimize seyahattir ve kendini bilip, bulmak gibi zıtlıkların bir bütün olduğunun idrak edilmesidir. Nefis muhasebesini objektif şekilde yapabilmektir. Bu aşamalardan geçen birey, vicdanını tesis etmiştir. Artık yaşam tarzını değiştirecek ve kendi için yaşama lüksünü bir yana bırakarak, ölçülü, adil ve dengeli biçimde insanlık için de çalışmaya başlayabilecektir.

Platona göre kendini biliş yolunda üç erdem; bilgelik, cesaret ve ölçülülüktür. Sokrat da kendini bilmenin güçlüğünü bilir ama bunun önemli ve mümkün olduğunu da hatırlatır. Bu yolda elde edilecek bilginin insanın mutluluğunu sağlayacağını belirtir.

Bugün bile pek çok düşünürün söylemekten çekindiklerini söyleyip cami avlusunda derisi yüzülen Hallac-ı Mansur şöyle demektedir:

“Gerçek olan Bir dir, İnsan bu bütün’ün bir Cüz’ü dür.”

İnsan-Tanrıdır, Tanrı İnsan Değildir. (Enel Hak)”

“Kendini Bilen Tanrıyı Bilir. (Vahdet-i Vücut)”

Tamer Ayan şöyle der: ”Kendini arayış ve bilme bir nevi yaşarken yapılan insan mühendisliğidir, mükemmel insana; İnsan-ı Kamil'e ulaşmayı hedefler. Ölçülü olmak, kişinin kendini bilmesi, nefsini terbiye etmesi, her an davranışlarında aşırılığa kaçmaması anlamını taşır. Ayrıca Tanrısallaşmadır, İnsan-ı Kamil olmaktır, O'nunla bir olmaktır. Kamil İnsan, ölçülü olma halini hayatının her anında göstermelidir. Kendini bilir, gördüğünü güzel görür, güzel düşünür, güzel söyler.”

Kendini bilmek, tanımak; haddini de bilmektir. Kendini bulma arayışıdır, hatta kendinde onu bulma onu aramadır ve onu vicdanında bulunca, o birlik ile bütünleşme kendini ona vermektir. Kendini bilmekle ilgili bazı sözler şöyledir:

“Kendini bil, bu yolla Tanrılar âlemini de bilirsin. Tanrı’ya ancak kendi çabanla ulaşırsın.” Pisagor

“Sen, kendini ufak bir nesne sanırsın, hâlbuki sende koca bir cihan dürülmüştür.” Hz. Ali

"Kendinden kendine sefer eyle" Mevlâna

Ne istediğini bil, kendi sınırlarını ve zayıflıklarını bil, diğer insanların seni nasıl algıladıklarını bil, kendi isteklerinin ve niyetlerinin farkında ol demektir kendini biliş. Kendini biliş gerçeği arayıştır ve gerçeği aramayan iki varlık vardır. Biri, tam gerçeğin içinde olduğundan ''Tanrı'', diğeri de gerçeklerin tam dışında olduğundan ''cahil, bilgisiz insan'' dır.

Ezoterik öğretilerde hiçbir zaman bir “Son Söz” veya “Bu Budur!” yoktur. Bizler okuyacağız, düşüneceğiz ve düşüncelerimizi aktarmaya çalışacağız. Kendini bilmeye, bulmaya, kendini yetiştirmeye çalışacağız. Kendimize yatırım yaparak, hata ve kusurlarımızı görüp bunları düzeltmeye çalışacağız. İnsanlık olarak amacımız; aydın, çağdaş, düşünen, sorgulayan, aklını kullanan, gönlü sevgi dolu, alçak gönüllü, çalışkan ve erdemli bilge birer birey olmaktır. Bu gayret ömür boyu sürecektir.

Kendini bilmeyen, hatta aramayan kişi yaşamını da boşa geçirmiş, eserini verememiş ve kendini gerçekleştirememiştir. İnsanın hayattaki en büyük başarısı kendi kendisi ile baş edebilmesidir.

Berk Yüksel

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..