- Kategori
- Mizah
Kendini bulan kedi
Bir merhaba yazısından sonra uzun bir aranın ardından, insanların en temel sorunlarından birisinden bahsetmek istedim. Bu sorun insanın en kadim sorunlarından birisi de ayrıca. Bazen tasavvufun ana konusu, bazen felsefenin çıkmazı… Bu sorunun adı kendini bilmek…
Gerçekleri zaman zaman bir olay tepsisinde sunmak daha iştah kabartıcı olabilir. Ben de öyle yapayım.
Şu La Fontaine'i bilirsiniz. Hayvanlardan rol çalar, laf çalar onların kendi lisanlarından. Hayin bir magazincidir anlayacağınız. Hayvanların özel hayatı da kalmaz, gizli saklısı da. Güya amacı insanlara mesaj vermektir fakat o canım hayvanları maskara eder haberi olmaz. Belki de olur ama popülerlik de tatlı şey vesselam.
İnsanlara havyalığı yakıştırmak nasıl hakaretse, hayvanlara insanlığı yakıştırmak da öyledir bence. Yanlış anlaşılmasın La Fontaine'e çatmam onu sevmediğimden değil aksine çok sevdiğimden. Çok seven çok özer misali. Şimdi biz de La Fontaine'e uyalım ve onun izinden giderek, hayvanlara dadanalım. E oldu mu şimdi, o kadar kınadığın şeyi yapıyorsun, diyebilirsiniz. Ben de işte yazmanın güzelliği de burada derim size. Kalemin en güzeli esnek olanıdır.
Bir kedi varmış lüks bir evde
Yediği önünde yemediği arkasında
Porselen tabaklarda lezzetli mamalar
Altında puf minder, üstünde kadifeler
Tüyleri her gün taranır usta bir elle
Günü pencere kenarında, ya da şömine önünde
Pençesine bakar bunlar ne işe yarar
Kuyruğuna bakar bu neden yaşar
Diye düşünürmüş bazen
Kulakları da ne kadar fazla duyarmış zaten
Rahatı yerindeymiş görünür de ya
Bir şeyler içine sinmezmiş ama
Sanki bir şeyler ona ağır
Bir şeylerde yıkılmış sınır
Derken bir gün pencerenin önünde
Bir sokak kedisi göründü
Gözleri jilet kadar keskin
Pençeleri bir vatoz kadar güçlü
Kuyruğu bir gemi direği kadar maharetli
Kedinin gözleri ayrılmış hayretten
Bir kendi pençelerine bakmış bir onunkilere
Zorlukla ayırmış yumuşak parmaklarını
Birdenbire çıkarmış hain tırnaklarını
Oy demiş gayri ihtiyari
İşte şimdi anlamış ne işe yaradığını
Sonra dikmiş kuyruğunu
Atlamış bir çırpıda açık pencereden
Sokak kedisinin bulunduğu duvara
Kuyruğu direksiyon gibi yön veriyormuş ona
Sevinçten yerinde duramıyormuş
İşte diyormuş ben buyum
Kıssaya yorum yapmak pek şık olmayacak biliyorum. Fakat ah şu kalemin esnekliği yok mu? İnsan ben kimim sorusuna cevap bulmak istiyorsa veya kendini bilmek istiyorsa öncelikle fıtratına uymalı bence, fıtratını tanımalı, yeryüzündeki konumunu bilmeli, yani sınırlarıyla sonsuzluğa uçmalı. Bence böyle olmalı yani. Bilmiyorum belki de saçmaladım…
(GOOGLE’ a La Fontaine yazıp, görsellere tıklayınca La Fontaine’le alakalı görsellerden çok bir popçunun resimleri çıkıyor. Bu saçma durum beni üç yaş kocattı desem yeridir)