Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kendini çözümlemek

Geçen gün bir arkadaşımla konuşurken onun kullandığı bir sözcük dikkatimi çekti. Yaşadığı bazı içsel sorunları öteden beri var olan (kimde yok ki) bu arkadaşım işte o gün bana “kendimi çözdüm” dedi. Yararlandığı bazı kaynak kişisel gelişim kitapları yanı sıra kendi kendine geliştirdiği bazı yöntemler olduğundan bahisle böyle bir sonuca ulaştığını belirtmesi benim dikkatimi çekti. Kendini çözmek… Acaba kendini anlamanın bir başka versiyonu mu? Yoksa daha bir ötesi mi? Kafama takıldı. Sanırım biraz daha fazlası… Ya da kendini anlamak belki kendini çözmenin bir sonucu ama sadece kendini anlamak dersek kendini çözmeyi tam ifade edemeyiz. Kendini çözmede bir konuyu sorun olarak görmek vardır. Ardından cesaretle o sorunun nedenlerini irdelemek vardır. Bu irdelemeyi sorunun kökenini buluncaya kadar yapmak gerekir. O yüzden çözümleme bir nevi insanın kendi kendisini aynada seyrettiği ve tarafsız bir değerlendirmeyle sebep sonuç ilişkilerinin bulgularıyla baş başa kaldığı bir alanın adı. İşte bizim yıllardır verdiğimiz DKD (Düşün Konuş Dinle) seminerlerinde yaptığımız bir egzersiz biraz buna benzer. Biz o egzersizle aslında katılımcılara metot öğretmeye çalışırız. Yoksa kişinin sorununu orada çözmek amaç değildir. Bu metodun sayısız yararlarını da görmüş ve göstermeye çalışmış bir kişi olarak aşağıda bu konuyu araştırırken internette rastladığım bir iki örneği dikkatinize sunmak istiyorum. Bizim seminerlerde bir kişi kalkar bir kişisel sorununu gruba anlatır ardından grup çeşitli sorular sorarak asıl sorunun kökenine inmeye çalışır, yani bir nevi soruna doğru teşhis koyma amaçlanırdı. İşte basit olan bu yöntemin temeli peş peşe “neden?” sorusunu sormakla başlar. Benim kişisel favorilerimden olan bu yöntemin güzelliği, basitliği. Kendi başına bir problem çözme tekniği olmaktan çok, asıl problemi ortaya çıkartmak için kullanılıyor. Ama zaten genelde en büyük sorun, asıl problemi ortaya çıkartmaktır. Asıl sorun belirlenince çözüm hemen görülür. Yeri gelmişken, literatürde asıl probleme ‘kök sebep’ dendiğini belirtmeliyim. Aslında bu metot için açıklanacak çok fazla bir şey yok, amaç problemi açık bir şekilde tanımladıktan sonra, kök sebebini bulup tekrar oluşmasını önlemek. Örnek: “Tam bütün malzemeleri hazırlamıştım ki bir baktım evde pirinç kalmamış, oysaki aldım sanıyordum.” N1) Neden evde pirinç yok? : Almayı unutmuşum. N2) Neden unutulmuş? : Alışverişe çıkarken liste yapmadım. N3) Neden liste yapmadım? : Liste yapmak zor geliyor, çok şey almayacaktım. N4) Neden zor geliyor? : Her seferinde kâğıt-kalem arıyorum. Genelde bulamayıp vazgeçiyorum veya başka işler araya giriyor unutup çıkıyorum evden. Buradaki son cevap, sorunun kök nedenidir. Yani akşam misafire dolma yapamamanın asıl sebebi evde pirinç olmaması değil, alış-veriş listesi yapmak için gerekli olanakları yaratmamış olmaktır Mesela buzdolabının üzerine mıknatısla yapıştırılan küçük defterlerden ve yine mıknatıslı bir kurşun kalem konması, her seferinde kâğıt-kalem arama derdinden kurtaracaktır. Üstelik akla gelen eksik malzemeyi hemen listeye ekleyerek, unutkanlık da daha etkin engellenmiş olunur. Örneğin süpermarkette şöyle bir örnek olabilir: “Yumurta kolilerini taşıyan eleman kazara düşer ve 100 tane yumurta kırılır.

Olay yerine gelen çözümleyici soru sormaya başlar” N1) Eleman neden düştü? : Yerler ıslaktı, basınca kaydı. N2) Neden yerler ıslaktı? : Büyük ihtimalle temizlik ekibi iyi kurulamamıştı. Dur! Böyle bir cevap problemin çözümüne yardımcı olmayacaktır. Öncelikle eğer emin değilseniz gerçek sebepten emin olana kadar araştırma yapmanız gerekir. Evet, daha zordur, biliyorum kafadan söylemek daha kolay, ama amaç GERÇEKTEN problemi çözmek.

Daha sonra eleman (ve varsa ekip) ayağın kaydığı yere gider ve yerin hala ıslak olduğunu görür. Biraz daha bakınca, hemen yandaki su borusunda ince bir çatlak bulunur. N2) Neden yerler ıslaktı? : Çünkü su borusu çatlamış. N3) Neden boru çatlamış? : ??? Burada ilk yapılacak olan tabii ki boruyu değiştirip aynı kazayı tekrar yaşamamak. Fakat bir sonraki adım olarak da borunun neden çatladığını bulmak gerekir. Görüldüğü gibi hep neden diye sormak, iyi analiz yapmak iyi sentezlere ve çözümlere götürecektir… 

 
Toplam blog
: 82
: 1046
Kayıt tarihi
: 24.05.11
 
 

TED Ankara Koleji ve ODTÜ Kamu Yönetimi mezunuyum. Asıl mesleğim bankacılık. Çeşitli kuruluşlarda..