Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Kendini fil sanan piyon…

Kendini fil sanan piyon…
 

Hanımefendinin bakışına dikkat!


Herkes bilir ki, dış politika tam bir satranç oyunu gibidir. Gerçi uyguladığınız iç politika dış politikayı da etkiler ama bu etki sanıldığı kadar fazla değildir. AB- Türkiye, ABD – Türkiye ilişkilerinde sizin içerde uyguladığınız her türlü zulmü, baskıyı, antidemokratik uygulamaları kendi çıkarlarına hizmet ediyorsanız görmezden gelebilirler, hatta destekleyebilirler. Bütün bunlar sizin doğru politikalar izlediğinizi göstermez.

Türkiye’nin Ortadoğu politikalarına baktığımızda kendini fil sanan bir piyonun hareketlerini görüyoruz. Önce şu tespitin altını iyi çizmek lazımdır. Komşuları ile herhangi bir sorun hiçbir ülkeye yarar getirmez. Dolayısı ile ne yapıp edip komşular ile iyi geçinmeye bakmak lazımdır.

Cumhuriyetin ilanı ile beraber “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibi gütmeye başlayan Türkiye bunu 2000 li yıllara kadar başarı ile taşımıştır. AKP iktidarı için bu başarılı politika yetmemiş ve “komşularla sıfır sorun” adında ne olduğu ancak şimdilerde ortaya çıkan yeni bir politika izlenmeye başlanmıştır. Bilindiği üzere bu politika sayesinde ise bize dost gözü ile bakan tek bir komşu kalmamıştır.

ABD nin emirlerini sorgusuz sualsiz yerine getirmeyi dış politika sanan zihniyet, ülkemizi bölünmenin kapısına kadar getirmiştir. Hiç şüphe edilmemelidir ki, Suriye ülkemizi bölecek olan bıçaktır. İktidarsa elindeki bıçağı orasına burasına saplamaya çalışmaktadır. Belli ki BOP projesi, Arap baharı gibi emperyalist oyunları Esad’ı akıllandırmış, bizim provokasyonlara gelmiyor.

ABD, Suriye’ye saldırma konusunda o önemli dostları olan, İngiltere ve Fransa’dan destek göremiyor. Bu durumda NATO’yu da devreye sokamıyor. Tabaları içinde askeri olarak bu işi halledebilecek tek bir Türkiye var. Bu yüzden de ne yapıp edip Türkiye’yi Suriye ye sokmaya çalışıyor. Tabii ki, asıl amaç Suriye değil, İran’dır.

Türkiye ile İran’ı kapıştırıp on – on beş yıl sürecek bir savaşın sonunda her iki ülkeyi de Yugoslavya benzeri ufak parçalara bölüp yutmak emperyalizmin tek hedefidir. Nedense hükümetimiz bu amacı saklamak, hedef saptırmak adına Planın sahiplerinden bile daha gayretli görünüyor.

Bakmayın siz bizim yandaş televizyon ve basının stüdyolarda üretilmiş görüntüleri ve haberleri ”Suriye gerçeği” diye vermesine. Suriye’de CIA ajanları, terörist Libyalılar ve bir kısım El-Kaide militanlarının çıkardığı olaylardan başka bir şey yok. Halk Esad’ın yanında.  Bunu medya hâkimi ABD bile dünyadan gizleyemiyor ve yarın işler kötüye gitmesin diye tedbirler düşünüyor. Ne hikmetse bizim hükümet insani yardım, muhalifleri silahlandırma isteği, tampon bölge gibi birçok yol ile Suriye’ye savaş açmaya dünden razı.

Şu unutulmamalıdır ki hiçbir davada tetikçi kazanmaz. İlk okka altına gidenler tetikçilerdir. Bizim için hazırlanan oyun ise sızan bilgilere göre şöyledir.

Türk ordusu NATO ve ABD kanalı ile bir süre daha kullanılacak. Ondan sonra tıpkı Libya’da Mısır’da, Suriye’de olduğu gibi teröristler beslenerek kargaşa çıkartılacak. (Demirtaş’ın konuşmalarına bakınız) Bu gün bizim Suriye için oynadığımız rolü AB ülkeleri oynayıp bizi küçük parçalara bölecek ve yok edecektir. Bu durumda zaten şu an bile çoğunluğu çoktan kaybetmiş Türkler ya kalıp asimile olacak, ya da orta Asya’ya sürülecektir.

Bu anlattıklarımıza paranoya diyecek olanlar çıkacaktır. Keşke her şey ülkem için iyi olsa da ben paranoyak olsam. Ne yazık ki, son dönemde dünyada yaşanan olayları birbirine eklediğinizde, meselenin dışına çıkıp yukardan baktığınızda görülen manzara budur.

İzmir 2012

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..