Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Kendini yetiştir yoksa!...

Kendini yetiştir yoksa!...
 

Tuğba Babaannesiyle tartışıyor; “Sen amcamları bizden çok seviyorsun” diye.. Annem de, “Yavrucum öyle şey olur mu? Hepiniz birsiniz.” “Yok babaanne bize kızıp söyleniyorsun ama kuzenlere gülüyorsun, işte ben buna katlanamıyorum” başlıyor ağlamaya… Bizim Tuğba ağlamaya çok hazırdır. Şaşırır kalırsınız.

Ben de tabağımdaki yemeği karıştırıp duruyorum. Olaya dahil olsam mı olmasam mı?. Bunlar birbirlerine devam ediyorlar. Nihayetinde şu karara varıyorum Evet, bizimkilerle çok yüz göz olduğundan, her şeyi söyleyen annem diğer ağabeyimin çocuklarına biraz daha alttan ve resmi davranıyor. Bunu kavrayamayan benim Tuğba’da kıskançlık gösteriyor ve bu anlattığım olay hemen hemen 6 ayda bir tekrarlanıyor.

Annem mutfaktan çıktı, bu sefer hırsını alamayan Tuğba kardeşine homur homur hiçte tartışmaya girmeyen Cansu’ya girişiyor. Evet maalesef ki bizim Tuğba olayların hep negatif yönünü ele alır ve hep kendisi haklı çıkmak ister. Evin büyüğü olmanın verdiği büyüklenme de çabası.

“Tuğba, Cansu’ya bağıracağına, gülümseyerek söylesen espri yapsan, bak Özge ablana ne kadar esprili” diyecek oldum.

Tuğba; “Ben Tuğba’yım O, Özge” diye buz gibi sesle ve oldukça negatif yüklü bir cevap veriyor.

Gözlerine bir an bakıyorum baya baya bakıyorum. O da inat etti bakıyor. Utansın söylediklerinden istiyorum, Hayır o da dik dik bakıyor. Kendim mutfaktan çıkıyorum. Ama yiyemiyorum. İçim içimi alıyor. Nihayetinde odaya girdiğinde;

“Bak Tuğba, Öyle bir laf ettin ki, şimdi sen doğuştan itibaren kalan bir Tuğba olarak ifade ettin kendini. Bazı şeyler doğuştan kazanılmaz. Bütün yapılan Eğitimler ne için, dershane ne için, kendini yetiştirmek içinse, senin söylediklerin senin bundan bir şey çıkarmadığını gösteriyor. Yani yontulmamış bir kaya parçasını düşün, bir de heykeli düşün.


“Eğer insan denen varlık doğduğu gibi kalsaydı; ne bir roman yazılırdı, ne bir hikaye, ne bir şiir… Ne televizyonu, ne telefonu, ne interneti bulur, ne de kot pantolon giyebilirdik. Hatta ve hatta dünyanın uydusu ay’ı bile tanımlayamaz, ilk insan ay’a ayak basamazdı… Taş olarak kalan insanoğlu… Öyle doğduğu gibi yaşar ve ölürdü… Akıl sadece uzuv olarak kalsaydı senin adın “Tuğba”olmazdı. Yok eğer kendi doğrularınla yaşamaya devam edersen şayet toplumda her zaman dışlanmaya, insanların senin fikrilerine önem vermemesine, arkadaşlıklarında kopmalara yada hiç arkadaş olamayacağına, arkadaş olsa bile nezaketen, mecburen arkadaşlıklar kurabileceğini bunun dostluk aşamasına asla geçmemesine hazır olmalısın. Her şey kendi pencerenden görünür ve alacağın kararlar sadece sana ait ve sana özel olursa bir gün tek başına kalacaksın” O yüzden kendini yetiştirmek kadar uzun ve zahmetli, engellerin olacağı bir daha başka yol yoktur. Umuyorum ki bu yolda zaman zaman duraklar olacak, tali yollara sapacak, bazen geri döneceksin ama bu yol her zaman seni bir yetişmiş birey yapacak, belki bir mühendis, bir avukat, bir bakan, bir dekan olma olasılığının yanında, bir müzisyen, bir yazar, bir şair de olabilirsin. Ama önce insan olman gerekecek. Bu yol kendini yetiştirme yoludur. Yoksa…”

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..