Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '13

 
Kategori
Futbol
 

Kendini Yıldız sanmak

Kendini Yıldız sanmak
 

Son iki yılın Türkiye Süper Ligi gol kralı olmuş bir futbolcudan, hele ki geçen yıl Şampiyonlar Ligi gibi en üst düzey futbol oynanan arenasında sekiz gol atarak takımını çeyrek finale kadar taşımış bir oyuncudan bahsederken öncelikle kendisine saygı göstermek gerekir...

Ama aynı futbolcu gerekli saygıyı kendisine, takım arkadaşlarına ve teknik direktörlerine göstermiyorsa da bu saygıyı ne kadar hakediyor, işte onu da düşünmeden edemiyor insan.

Burak Yılmaz gerçekten kendini son üç yılda çok iyi geliştirdi. Hem fiziki açıdan hem de teknik açıdan. Ama ne yazık ki bazı yönlerinde de erozyona uğradı. Ve bir futbolcu için en büyük handikap olan "Ben Oldum" yani "Ben Yıldızım" düşüncesine girdi.

Böyle bir yazıyı yazmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ancak en son NTVspor'da bir programı seyrederken o kadar sinirlendim ki yazmaya karar verdim. Juventus - Galatasaray maçının bir gün öncesiydi ve NTVspor muhabirinin maçın oynanacağı stadyumdan naklen yayını vardı. Bildiğiniz üzere ilk onbeş dakika basına açık olan bu antrenmanlarda görüntü verilebiliyor. İşte o görüntülerde Galatasaray'ın tüm futbolcuları toplu topsuz antrenmana başlamışken Burak Yılmaz ağzında sakız, elleri belinde takımın en büyük futbolcusu edasıyla sahada geziniyordu. Sonrasında takım olarak antrenmana başlandı ve o da katıldı ama üzüldüğüm nokta Drogba gibi bir futbol efsanesi ve neredeyse kendisinden on yaş büyük biri bile canla başla çalışıyorken, Türk futbolunun yeni Hakan Şükür'ü olarak lanse edilen, Hakan Şükür olmasa bile en iyi golcüsü olarak düşünülen futbolcusunun takındığı tavırdı. Kaldı ki Türk futbolu için bir Drogba'dan bile değerli olan Hakan Şükür çalışkanlığı ile ün salmış bir fubolcudur.

Burak Yılmaz'ın attığı gollere dikkat ettiğimizde fazla ustalık gösteren gollere denk gelmiyoruz. Hücum presi bir Umut Bulut kadar fazla yapmıyor. Tekniği ve oyun zekası üst düzeyde değil. Büyük umutlar bağlanan bu arkadaşımız kendisini daha çok geliştirmesi gerekirken bu tavrı ile Fatih Terim'le yaşadığı problemlerin daha fazlasını, disiplin ve takım  oyununa çok önem veren bir İtalyan olan Mancini'de yaşaması kaçınılmaz olacaktır.

O yüzden keşke Galatasaray, Lazio kendisini isterken fazla karlı olmasa da satsaydı. Çünkü ileride pişman olabilir. Zamanında Hasan Şaş'da yaşadıkları gibi. Ben zaten Türk futbolcularının Avrupa'ya gitmesi taraftarı olan bir futbolseverim. Ve yurtdışında oynayan futbolcularımızın niye tekrar Türkiye'ye getirilmeye çalışıldığını da anlamamaktayım. Hem Türk futbolunu ilerletmek istiyoruz hem de futbolcularımızı yurtdışına göndermiyoruz. Çok yanlış bir düşünce... Arda Turan, Türkiye'de kalsaydı ya da Fenerbahçe ve Galatasaray'dan birisine gelseydi şuanki durumunda olabilir miydi ? Tabi ki hayır.

Sevgili Burak Yılmaz hakkında bir not daha... Bir kişi kendisi gibi davranıyorsa yani başkalarını taklit etmiyorsa etrafındakiler tarafından sevilir. Ama ne yazık ki fiziki açıdan benzemeye çalıştığı Ronaldo'nun gol sevincini bile taklit ediyor. Hatta eskiden, şimdi takım arkadaşı olan Drogba'nınkileri de taklit ediyordu. Bu da onu çok gülünç bir duruma sokuyor ve taraftarlar tarafından antipatik bulunuyor. Zaten öyle olmasa Youtube'da bu tarz bir videosu yer almazdı. O yüzden biraz orjinallik demek istiyorum.

Tüm bu yazdıklarım hiçbir şekilde Burak Yılmaz'ı kırmak,üzmek, yermek adına değil. Tam tersine bu hatalarından vazgeçerek, hazır böyle güzel istatistiklere sahip olmuşken daha da iyiye ulaşmasını umut etmemdendir. Hele ki takım arkadaşı da Drogba iken ondan çok şey öğrenip çok büyük bir golcü olabilir. 

 
Toplam blog
: 38
: 273
Kayıt tarihi
: 05.02.13
 
 

Futbol ve Fenerbahçeyi ne kadar çok seviyorum ki hayatımda ilk defa blog yazmaya karar verdim... ..