Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?...

Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?...
 

Burası nasıl bir ülke? İnsanın yaşadığı herhangi bir gün, diğer günlere o kadar çok benziyor ki. Ben size bugünümü anlatsam, sizler, son zamanlarda yaşadığım günler konusunda bilgi sahibi olacaksınız eminim.

Yaşadığımız günlerin merkezinde hep insanlar var. İnsanların, “sevgisizlik” ,“haset”, “gizli düşmanlık”, “öfke”, “sabırsızlık”, “nefret” gibi üzerlerinde taşıdıkları olumsuz durumları, diğer insanları da bir mıknatıs gibi kendi kısır yaşamlarının içine çekiyor.

Her sabah, biraz işimin gereği olarak günlük gazeteleri incelemek ve biraz da insanlarla iç içe olmak üzere bir kahvehanede çayımı içerek güne başlıyorum. Bugün de güne öyle başladım. İnsanlarla birlikte olduğunuz anda, onların birbirlerine geçirdikleri negatif enerjilerini hissediyorsunuz. Birbirlerini sevmediklerini anlıyorsunuz. Bazen esnafın müşterisine, müşterinin esnafa, müşterilerin birbirlerine olan tutumlarında fark ediyorsunuz durumun vahametini.

Herkesin kendisini çok önemsediği, diğerlerini yok saydığı, görmezden gelmenin ötesinde, varlıklarından rahatsız olduklarını hissettirdikleri bir ilişkiler zinciri olduğunu fark ediyorsunuz. Narsisistik kişiliklerin fazlaca olduğu bu rahatsız edici ilişkiler bütününde, ülkede yaşanan sosyal sorunların, toplumda yaşanan huzursuzlukların, mutsuzlukların nedenlerini görmek olası.

Kahvehane ortamından çıkıyorum. Çalıştığım işyerime gidiyorum. Yine işimin gereği bilgisayarımı açıyor, elektronik postalarımı kontrol ediyorum. Arada göz ucu ile baktığım facebook sayfamda her zaman karşılaştığım ve artık olağan karşıladığım bir durum ile yine karşılaşıyorum. Fotoğraflı bir haber paylaşılmış. Havadaki bulutların oluşturduğu bir insanı andıran görüntünün fotoğrafı var paylaşımda. Fotoğrafın altında insanlarımızın yaptığı yorumlara takılıyor gözlerim. Yapılan yorumlar o kadar fazla ki. Narsisistik kişilikleri görüyorum yazılarda, yapılan yorumlarda yine.

Birkaç yorumu okuyorum ve sonrasında yine sabah güne başlarken, aynı yörede yaşayan, yanı başımızda olan insanlarda gördüğüm, ‘insanlara dair’ sevgisizliği, nefreti, düşmanlığı; fotoğrafa yapılan yorumlar da da görüyorum. Merakla diğer yorumlara da bakıyorum. Hepsi aynı. Hep olumsuz cümleler kurulmuş, düşüncede, yaşama bakışta bir parçalanmışlık, bir bölünmüşlük var. Herkes kendisini ve düşüncelerini çok önemsediği o kadar belli ki yazılanlardan. Hele, ne kadar içselleştirdiklerini ve özü-sözü (yaşamı-söylemi) birlikteliğinin/bütünlüğünün ne olduğunu bilmediğimiz kişilikler tarafından, kendisi gibi düşünmeyen, ancak kendileriyle ortak noktalarının çok fazla olduğunu düşündüğüm kişilere karşı İslam Dini adına hakaretler sıralanması; kin, nefret, düşmanlık gösterisi yapılmasını anlayabilmek olası değil.

Bağışlayan, affedici olan, affetmeyi seven Yüce Allah (cc) adına hareket ettiğini sanan insanlar; Allah (cc)’nin hoşgörüsü, affediciliği yanında böylesine hoşgörüsüz, kin ve düşmanlığı kendi içlerinde yaşatarak, kendilerine, hiçbir dinin kabul etmeyeceği böyle bir  rolü nasıl biçebiliyorlar? Aslında yazdıkları yorumlar ile kendilerini ele veriyorlar.

Uzmanlara göre Narsisizm, insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir.  Ancak, sıradan insanların da fark edebileceği gibi,  psikolojik rahatsızlık boyutunda olması sosyal yaşamı felç etmektedir.

Vikipedi’de Narsist olan kişiler şöyle tanımlanmaktadır: “Başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile hak etmiş sayarak en önde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarını anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bağdaşmayan, başkalarının zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker, hatta ağır psikotik tablolara girerler.”

Sanki Türk toplumunun büyük çoğunluğunu, sanki hepimizi tarif ediyor gibi…

 
Toplam blog
: 10
: 252
Kayıt tarihi
: 17.09.10
 
 

Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi 1984 mezunuyum. Ayrıca, AÖF Sosyoloji ve İktisat bölüml..