Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz ?

Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz ?
 

-


Her kim olursa olsun kendisini tanımlamak ya da tanımlatmak ister.

Bu tanımlanma işlemi ise herhangi bir kavram ya da kişi üzerinden gerçekleşebilir. Yani herkesin referansı, kendisini tanımlarken ki orijini farklıdır.

Misâl; burç özellikleri üzerinden hareketle kendini tanımlayanlar vardır. Bunun ne kadar akla uygun bir düşünme yöntemi olduğuna daha önceki yazılarımızda değinmiştik ki o başka bir yazımızın konusuyudu.

Genellikle konuşma şöyle başlar; efendim ben şu burçtanım, burcumun karakteristik özellikleri de şöyledir…diye uzar gider bu beyanat.

Devamında, kendisini ailesinin bir ferdi üzerinden ya da tanınmış bir isim üzerinden tanımlayanlarımız vardır. Annem şöyleydi ya da ben de tıpkı babam gibi…şeklinde bir tanımlama yöntemi daha vardır.

Bunların dışında kendisini daha önceden özelliklerinin sınırları çizilmiş bir insan tipi üzerinden tanımlayanlar da vardır. Sözgelimi kişi kendisini çekingen olarak tanımlamışsa, tüm tavırlarında ve hareketlerinde ‘çekingen’ insan profilinin karakteristik özelliklerini aramaya koyulur.

Bazen kendisini aktif, özgür, atılgan hisseder ancak o aslında ‘çekingendir’ ya. Farkında olmadan baskılar kendisini.

Bilmeliyiz ki, davranışlarımızı belirleyen ve birbirine eşlik eden sayısız farklı parametre vardır. Bir kişinin kendisini tanımlarken, daha önce tanımlanmış bir ‘insan tipi’ne hasretmesi, kendisini hem yanlış yorumlamaya hem de davranmaya sevk edebilir. Davranış hürriyetini kısıtlayabilir.

Kimlik ve kişilik analizini daha önceden tanımlanmış insan tipi paradigması üzerinden yapmak, kişiyi her zaman sağlıklı sonuçlara götürmeyebilir yani.

Sözgelimi kişi kendisini bir kere ‘çekingen’ kategorisine koymuşsa, artık ondan özgürce davranmasını bekleyemezsiniz. Bir cemiyette konuşacağı varsa, söz alıp nutuk çekmek isteyeceği varsa bile bu şartlandırılmış ön kabülü onu engeller.

Öyle ya, o kişi çekingendir ve daha önceden tanımlanmış çekingen insan tipine göre mutlaka topluluk önünde konuşamaması ve belki de ellerinin terleyip yüzünün kızarması gerekmektedir.

Tersi de olabilir. Kişi kendisini baskın bir karakter olarak da tanımlayabilir. Bu durumda da aslında son analizde farklı bir sonuçla karşılaşmayız. Bir konu hakkında konuşmaması, kabul etmesi gerektiği hususlar olması durumunda bile, daha önceden tanımlanmış olan o baskın karakter özelliklerini hayata geçirmesi gerektiğini düşünebilir. Bunu illâ da bilinçli yapmasına gerek yoktur.

Bir olay karşısında, ‘ne yapayım ben zaten böyleyim’ demek, bir kaçış, kurtuluş, savunma, mesnetsiz direnme olarak da değerlendirilebilir.

Kişi yaptığı her harekete, geliştirdiği tüm ilişki biçimlerine, daha önceden tanımladığı bu insan tipini payanda yapabilmektedir.

Kişi tüm hareketlerini daha önceden tanımlanmış bu insan tipine uydurarak rasyonalize etmektedir.

Yorgan kısa geldiğinde ayakları içeri çekmek yerine, açıkta kalan kısımları testereyle kesmek gibidir bu durum.

Gelişen şartlara, nesnel koşullara göre pozisyon almak yerine, daha önceden tanımlanmış insan tipi üzerinden ilişki geliştirmek kişiyi sağlıksız kararlar almaya sevkedebilir.

İnsan özgürdür ve herkesin yaşanmışlıkları, beklentileri, tarzı dinamik bir süreçte gelişir. Bu dinamizmi kaybetmenin birinci koşulu da, insanın kendisini bir ön kabul üzerinden tanımlayıp, hayatının devam eden kısmını bu ön kabul üzerinden yürütmektir.

Kişiler farklılıklarıyla vardır ve her insan aslında sui generis değil midir?

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..