Kentsel sosyal kalkınma için gönüllü olmaya çağrı

Bio-psikososyal insan, yaradılışının bir sonucu olarak insan ve çevre ile iletişim ve etkileşim içinde olmak zorundadır. İnsan ihtiyaçları yalnızca yeme-içme, barınma vb. klasik ihtiyaçlarla sınırlı olmayıp Maslow’un İhtiyaçlar hiyerarşisinde özetlediği önem sırasına göre ortaya koymuş olduğu kategoriler çerçevesinde bir önceliğe de sahiptir. Halen geçerliliğini koruyan bu hiyerarşi yapı çoğu zaman gözden kaçar ve çevremizin dizaynında önemsizleşir.

Oysa insan sosyal bir varlık olmanın gereği olarak bir taraftan yaşam kalitesini artırmanın çabası içinde günlük çalışma ve kazanç arzusu ile kendini ve aslında hedeflerini de unutarak stres ve kozmos bir yapı cenderesine düşebilmekte. Diğer taraftan içine düştüğü boşluğun doğurduğu sonuçlarla çeşitli arayışlara kendini yöneltebilmektedir. Aslında her iki yönelimin içinde gereksinim duyulan eylem ve duygulara sosyal bir etkinlik olarak gönüllü çalışmaları bir yanıt verebilmektedir.

Gönüllü çalışmalar; bir grup insanın bir araya gelerek ortak amaçlar edinerek, bu amaçlara ulaşmak için gösterilen çabalar ve etkinlikler etrafında yer alarak duygusal, sosyal ve zihinsel gereksinimlerin karşılandığı psiko-sosyal boyutlu planlı programlı insan ilişkileridir.

Gönüllü çalışmalarda öngörülen amaçlar, içinde yaşanılan toplumun ve çevrenin iyileştirilmesi, geliştirilmesi, güzelleştirilmesi, daha yaşanılabilir bir yaşam kalitesi oluşturulması, sürdürülebilir bir yapıya kavuşması hedefine yönelik birik ve dayanışma, yardımlaşma ve destek amacı taşıyan sosyal proje uygulamalarıdır.

Amaçlar değişmekle birlikte koruyucu, önleyici ve onarıcı yönü ağır basan çalışmalar bir taraftan uhrevi duyguları beslerken diğer taraftan yaşanan süreç katılımcı bireylerin duygu ve eylemsel dünyasını süsler ve sosyal haz duyma sonucuna yol açar. Bu sonuç kişiyi bireysellikten ekibin bir parçası, grubun bir bütün olarak tümleyeni durumuna sokarak aitlik duyguları ve beraberinde alınan sonuçlarda bütünleşme hissi verir. Başarı bu bütünleşmenin bir sonucudur ve tüm üyelere aittir. Bireyler, bireysellikleri dışında bir gücü ve enerjiyi kazanırlar. Bu kazanca sosyal statü kazanma süreci de eklenir, beslenilen kaynaklar çeşitlenir. Bir şeyleri başarmış olmak başka çalışmaların güdülemeye başlar.

Böylece geleneksel imece uygulamaları yerini planlı programlı çalışmalar içeren ve disiplinler arası bir etkinlik olan gönüllü çalışmalar ve katılımlara bırakır. Gelişmiş toplumların kalkınmasında önem bir yeri olan bu model toplumla çalışma yönteminin en etkili tekniklerinden biri olarak sıkça başvurulan bir profesyonel yardım yapılarından bir olarak yerini almıştır.

Sonuç olarak; çalışılan alan, katılımcılar, ulaşılmak istenen hedefler, formel ve sosyal kurumlar bu etkinlikten yarar görür. Bireysel ve sosyal beklentilerini gönüllü çalışmalarla besleyen üyeler diğerlerine göre daha sosyal ve daha anlamlı bir yaşamı ve mutluluğu yakalarlar. Eğer bu duyguları ve yaşamı paylaşmak istiyorsak, daha mutlu ve az sorunlu bir toplum için Gönüllü Çalışmaları ve Katılımlara destek vererek yeni bir sosyal grubun üyesi olarak içinde yaşadığımız topluma ve her şeyden önce kendi kişisel yaşantımıza renk katmış oluruz. Toplumsal yarar temelinde gönüllü çalışmalar içinde olmak ve organizasyonlarda görev almak bireysel ve ailesel bir çok sorunun çözümlenmesinde de etkili bir uğraşı terapisi niteliği kazanmıştır. Bu bilinçle planlı programlı gönüllü çalışmalarda yer almak ruhsal sağlık dengesini de olumlu etkiler. Gönüllü Çalışmalarda buluşmak dileği ile hoş ve sağlıklı kalın.

SHU. Ali SONGÜL