Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '10

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Kerela - Ayurvedik Masajın...

Kerela - Ayurvedik Masajın...
 

yurtdışı bir siteden alınmıştır


Trivandrum - Kumarakom - Alleppey– Kovalam - Cochin - Wayanad Periyar - Calicut

Ben Paaaristeyken…
Bitti o günler. Şimdi moda “Ben Kumarakom’dayken, PhiPhi’deyken, Bhutan’dayken” Hele Hindistan’ı görmediysen “Dünyayı gezdim” deme bana. Git Avrupa’ya, 48 ülke dolaş nafile. Binalar aynı, sistem aynı, giyim aynı, insanlar aynı, üç aşağı beş yukarı kültürler aynı. Ana meydanda gotik tarzı bir kilise. Biri “Dom” öteki “Duomo” beriki “Katedral” demiş adına. Al sana Avrupa.
Bu kez rota Güneybatı Hindistan. Bölgenin Bodrum’u Goa’yı Hintli yazar sevgilisi Kiran Desai ile plajda görüntülenen Orhan Pamuk’tan biliyoruz zaten. Asıl amacım hem güney Hindistan plajlarını tanımak hem biraz içerilere yani el değmemiş ormanlara, cangıllara dalıp, paçayı kaptırmadan Puma, Kaplan, Fil ve kuş çeşitlerini görmek ve bölgeye özel Gençleştirme, Zayıflama, Uykusuzluk, Baş, Bel, Boyun ağrısı, Menopoz, Kas, Ruh sağlığı tedavilerinde Ayurvedik terapileriyle meşhur Hint sağlık turizmini yakından tanımak. Sonra da meraklısına pazarlamak.

Hindistan farklı dünya;
1.300.000.000 yazı ile birmilyar üçyüzmilyon kişi barış içerisinde yaşıyor bu ülkede. Hem de 60 ayrı ırk, dil, lehçe ve orantısız gelir dağılımına rağmen. Sihir Hinduizm’de ve Kast sisteminde. Kast; Hindu felsefesinde insanların toplumsal olarak örgütlenmesi amacıyla yaratılmış bir sosyal merdiven sistemidir. Üstten başlarsak; Brahmanlar yani Rahipler ve Bilginler, Kşatriyalar yani Prensler ve Askerler, Vaisyalar; Esnaf ve Çiftçiler, Surdalar; İşçiler ve Köleler. Bunların dışında sisteme dahil olmayan Paryalar var. Dedik ya, pek öyle arsızlık, hırsızlık, kavga gürültü yok. Çünkü inançlarına göre kendileri bir sonraki yaşantılarında ya “Mihrace” ya Brahman.

Ayurveda Masajı;
Güney Hindistan’ın olmazsa olmazı “Ayurveda” Bu kelime hayatın anlamı, yaşam stili demek. Her şey ayurvedik burada yani Kerela bölgesinde. Yiyecekler, içecekler ve hatta masaj bile ayurvedik. Pek bi severim masajı. Hele böyle egzotik bölgelerde, Tayland’da Filipinler’de falan. Kerela hükümeti çağırmış bizi. Programda Ayurvedik masaj da var ama o güne kadar bekleyemeyeceğim. Daha ilk gün attım kendimi çarşıya. Karşımda sıra sıra ayurvedik masajı dükkanları. Her birinden topladım broşürleri. Hmmm en sonuncusu en güzeli. Mekan güzel, broşür güzel, broşürdeki masaj yapan kız güzel. Daldım içeri. Yaptım ödememi. Hoop odaya. Tecrübe var. Giydim verdikleri “yırt-at” donu da, yattım masaj masasına bekliyorum. Nihayet kapı açıldı arkamdan. Hafifçe döndüm…

-Höst! Kimsin lan sen?
-Sanjeev. Masörüm ben.
-Kız… Kız nerde? Burada, broşürdeki?
-Bilmem. O sadece manken… Sizin isminiz ne?
-Ben.. Ağayım. Züğürt Ağa… Tööbe töbee.

Anlattı; Hindistan’da cross masaj yasak. Erkek kadına-kadın erkeğe masaj yapamıyormuş. Çok geç. Paramı ödedim girişte. Neyse, ben size masajı anlatayım. Sanjeev, hafif göbeğimden etkilenmiş olsa gerek beni little budha ya benzetip ellerini birleştirerek masaj öncesi karşımda dua etti. Sonra vücudumdaki 7 adet “Çakra”yı (bedenimizde bulunan enerji merkezleri) hedefleyip beni karakucak misali yağladı ve kafamdan başlayarak tüm çakralarımın üzerinde avucunun içi ile bastırarak daireler cizdi. Sanki tüm negatif enerjileri, kötülükleri vücudumdan çıkartırcasına avucunu sürükleyerek onları vücudumun sivri yerlerinden yani başımdan, el ve ayaklarımdan dışarı attı. Bir saate yakın süren bu bol yağlı masajdan sonra beni kafam dışarıda kalacak şekilde tahta bir dolaba soktu. Dolabın yanında bir minik tüpgaz var. Üstünde de bildiğimiz düdüklü tencere. Düdüğün yerine de bildiğimiz bahçe hortumunu geçirmişler. Bitki karışımlı su kaynadıkça hortumdan çıkan buharı içinde bulunduğum tahta dolaba veriyorlar. Buhar kaçmasın diye de benim boynumda kalın bir havlu sardılar. Tahta dolap oldu bana buhar odası!. Yağlar da ancak böyle çıktı zaten. Buhardan sonra bitki özlü sabun ve şampuanlarla yıkanma faslı ve işte Ayurvedik masajın sonu.
Buradaki masaj biraz pazar işi. Nasıl olsa devlet yetkilileri beni sağlam bir masaj yerine götüreceklerdir diye düşündüm ama büyük büyük atalarımın çölde bahtsız bedevi! olduğunu unuttum. Bu kez 7 kişiyiz. Biz masörleri değil, masörler bizi seçiyor. Al işte! Geldi beni seçen bıdık kırıta kırıta. Halllooo… Haloo canım hello. Yine dua faslından sonra başladı masaj. Önce kafamdaki çakra’ya dadandı. Saçlara yumuluyor. Hoop dedim bi dakka. Daha yeni ektirdim saçları. Kaç para biliyor musun? Dokunma! Sıra boynumdaki çakraya geldi.. Ameliyatım var. Dokunma! Göğsümdeki çakraya da dokunma! Kıllarım acıyo. Yeni yemekten geldim. Karnıma hiç dokunma! Belim sakat dokunma! Ayaklarımdan gıdık alırım dokunma!
-“Ama tek bi nokta kaldı bana dokunacak” deyince... Abbas dışarı. Kısaca Hindistan’da Ayurvedik masajdan hüsrana uğradım. Gözünü seveyim Tayland’ın.

Günlük yaşam;
Hint filmlerini bilirsiniz, Video cliplerini de. Nasıl da yüzlerce kişi aynı enteresan hareketleri, dansları senkronize olarak yapar. Bir arkadaşım merak etmiş. Böyle dans eden milletin porno filmleri de enteresandır diye. Sipariştir, kıramadım arkadaşımı. Aldım. Acep bozuk-çizik midir diye de bakıverdim. Hala kendime gelemiyorum. O ne senkronize hareketlerdir öyleJ
En lüks restoranda bile elle yemek yiyorlar güneyde. Düşünün. Çok zarif bir kızı yemeğe çıkartmışsın, Mum ışığı, romantik müzik, kırmızı şarap. En şairane duygularla kızın gözlerinin içine bakarak onu ne kadar sevdiğini söyleyeceksin. O ise sağ eliyle avuçladığı yağlı pilavını yağlı sosa batırarak ağzına götürüyor ve dudağının kenarından akan yağları diliyle silerek…
İşsizlik büyük problem, tedbir gerek. Her noktada bir güvenlik görevlisi, otobüsün her kapısında bir biletçi, her tren vagonunda görevli bir “yolcu sıkıştırıcısı”, her kavşakta bir trafik polisi. Ama polisi takan yok. Ağızda düdük. Dur! diyor STOP levhasını kaldırıyor. Duran yok. Geç! diyor zaten geçiyor adamlar. Sonra da muhtemelen şöyle bağırıyor “bostan korkuluğu muyuz len burada”

Gamalı Haç - Svastika
Türkiye’de nazar boncuğu neyse, Orta asya’da At nalı, Uzakdoğu’da Fil, Kaplumbağa figürleri, İspanya’da kırmızı biber, Arap ülkelerinde Hz. Muhammed'in kızı Fatma'nın (Hamse) eli, Eski Mısır’da “skarabe” (çöldeki hem dişi hem erkek olan hayvan). Hindistan da ise ters Gamalı haç. İsmi bizde yunanca gama (?) harfinden, Hinduizm, Budizm ve Jainizm'de Sanskritçe adı Svastika. Kökeni Mayalar, Navarrolar ve Sümerler'e dayanıyor. Svastika'nın dört kolu, dört kozmik gücü (ateş, su, hava, toprak) simgeliyor.

Bu bölgede iddialıyız. Çünkü;
Hindistan’a her şekilde ve sağ-salim gidebilirsiniz, ama sağlıklı dönemeyebilirsiniz... Her yeri gezebilirsiniz, ama her şeyi göremeyebilirsiniz... Daha da ucuza gidebilirsiniz, ama çok pahalıya dönebilirsiniz… İşte mesele burada yeğen… Zordur Hindistan destinasyonu. Turumuzda Oteller, Yemekler, Araçlar hatta Rehberler her gün bir Alman firması tarafından hijyen kontrolü altında. Turda Saat 06 uyandırma 06:30 kahvaltı 07:00 çıkış. Hulki beyler uyuya kalmış. Eksik olan parmak kaldırsın. Alışverişi sonra yaparsınız. Ön koltuk benim. Burada duramayız v.s. sesleri de yok. Çünkü Hindistan ve Uzakdoğu seyahati grupla murupla olmaaaaz! “Kişiye özel” olur. Herkes kendini Mihrace, Kraliçe, Ekselans, Lord, hissetmeli buralarda. Özel şoför, özel rehber, özel program, özel hizmet. Gitmeden önce detaylı ansiklopedik bilgiyi zaten veriyoruz. Maksat size ortamı birebir yaşatmak. Hindistan’da biraz İngilizce yeterli.
Bu yaz 75 Yaşındaki dayımla yaşını hiçbir zaman öğrenemeyeceğim yengemi Hindistan’a yolladım. “Bana bu saltanatı, bu şatafatı yaşattın kendimi lordlar gibi hissettim ya yeğen. Allah senden razı olsun” dedi. Yetti bana. Ama yine de aldım parasını J Uzakdoğu’da orada yerleşik Türk arkadaşlarımız misafirlerimize hizmet veriyor. Yakında iki Türk arkadaşımızı Baracuda adına Hindistan’a yolluyoruz. Tur fiyatlar mı? İnanın grup fiyatı ile aynı. Çünkü hem Tayland’dan hem Hindistan’dan özel tanıtım desteği alıyoruz.

Notlarım;
Sürekli yanınızda kapalı su bulundurun. Açık su içmeyin. Özel bir aşı yaptırmanıza gerek yok. Trafikte 40 km üzerinde gitmek çok zor. Yollar müsait değil. Islak mendil çok gerekli, Yerel hat alın. Çok ucuz. Yanınıza her kapıyı açan “nazar boncukları” alın. Mercan’da 100 adedi 5TL.
Diğer detayları ise bir önceki Hindistan yazımda belirtmiştim. http://www.cempolatoglu.org/gezi%20yazilari/Hindistan.htm

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..