Kerevitlere pardon kredi kart mağdurlarına derin taziyeler...

YAZIMA MENGEN AHÇILAR DERNEĞİNİN ADRESİNİ VEREREK BAŞLIYORUM...

http://www.mengenascilikveturizmdernegi.org/yazi05.htm

Kabuklu deniz ürünlerinde haşlama: Canlı ıstakoz, böcek, karides, kerevit gibi deniz ürünleri kabuklarıyla pişirilir. Böcek haşlamada da tatlandırıcı sebzeler, kokulu otlarla kabukların üstünü örtecek suya biraz daha fazla tuz, limon ya da sirke katılarak haşlama suyu hazırlanır.

Istakoz, akar su altında yıkanıp kaynama suyuna atılır. Çırpınmaması ve tencere içinde eğri durmaması için ayakları iki yandan temiz bir sopaya bağlanır. Bütün olarak kullanılacaksa, Istakoz büyüklüğünde temiz yıkanmış bir tahtaya düzgün bir biçimde antenleriyle bağlanarak tespit edilir. Istakoz, sığabileceği büyüklükte bir kapta haşlanır ve tahta üzerinde soğutulur. Sofraya kabuklu olarak getirileceği için pişmeden önce yıkanıp zeytinyağıyla yağlanarak renginin bozulmaması sağlanır.

Istakozun pişme süresi, büyüklüğüne göre değişir. Genellikle 18-25 dk arasında pişer. Bu sürenin tespiti cetvelle ölçülüp, her santimi için 45-50 saniye düşünülerek ayarlanmıştır. Örneğin 30 cm boyunda bir ıstakoz, bu sisteme göre 15 dk.da pişecektir.

Istakozları ne fazla pişirmeli ne de çiğ bırakmalıdır. Piştikten ve soğutulduktan sonra ayaklarıyla kıskaçları koparılır. Gövde kabukları ya özel bir makasla kesilir ya da ortadan ikiye katlanarak etleri çıkarılır. Yapılacak hazırlığa uygun olarak etler dilimlenip süslenerek, kabukları ve pensleri ile tabii halinde yerleştirilir.

Konuya karşı atak niteliğinde ilk olarak, karideslerin diri halde canlı canlı haşlama kazanına atılma mecburiyetinde duraklamak istiyorum.

KREDİ KARTI MAĞDURLARI DA AYNI BU ŞEKİLDE PİŞİRİLİR.

Hissetirmeden azar azar önce soğuk suya atılır, reklam ve de promasyonlarda HAŞLAMA SUYUNA ATILAN AROMALAR GİBİ ALDATICI UNSURLARLA ÖZDEŞLEŞTİRİLEBİLİNİR.

Ateşin dozu azar azar arttırıldığı için zavallılar kendilerini bekleyen ŞAPŞAL SONU hissetmeyeceklerdir.

Öyle de olur zaten ve başlarına gelecekleri asla hissetmezler.

Çaktırmadan kendilerinin içine çekildikleri bu kazanda can çekişirlerken, süper süper marketlerdeki alışveriş arabalarını, gereksiz jan janlı ambalajlarla süslü ürünler ile tepeleme doldururlarken, vitrinlerde mankenlerin üzerindeki bol sıfırlı kıyafetleri kasada kredi kartları ile tahsil etmek için cırtlatırlarken, aynı bu kazanda kaynayan karidesler gibi zavallı haldedirler...

Şimdi ateşin dozu azar azar arttıkça baygın hallerde hafiften kendilerinden geçerler, ÖLÜME YAKIN GİDİŞLERDİR BUNLAR.

Kimi iflas hallerinde başa dayanıp patlayıveren silahlar gibi ya da cemi cümle sülalelerini toplayaraktan toplu katliamlar da görülebilinir.

İkinci olarak da bu cümleye dikkat çekmek istiyorum.

Çırpınmaması ve tencere içinde eğri durmaması için ayakları iki yandan temiz bir sopaya bağlanır.

Bizim kerevitler yani KREDİZADELER İÇİN bu sopa ne olabilir?

Kaçıp kımıldayamaması için bankaların usülen azar azar başlatarak dibine kadar batırdıkları FAİZLER OLABİLİR Mİ MESELA :))

Bir kere o kardies tahtalarına PARDON FAİZ DARAĞACINA BAĞLANMAYA GÖR. Pişeceksin arkadaş kaçışın yok!

Faizi her ay ödeyemedikçe katmer katmer artan içinden çıkılamayacak ateşin altında, NAR GİBİ KIZARANA KADAR...

Piştiğini ancak servis tabağına-yani tabuta- seriliverildiğin anda anlayabileceksin.

Bu nedenle eğer; kendini muhitine en yakın bir bankanın müşteri hizmetlerinin güleryüzlü birimlerinden birinin önüne atmadan önce, son bir kez daha iyice bir düşün istersen ya da illa ki ısrarlardaysan istakoz olmaya, servis tabağını (kefenini yani) yanına almayı unutma, hatta geride bırakacaklarını da düşünerekten, bankaya en yakın mahallelerden birinin en civarındaki kabristanda (tercihen yol kenarı) yerini de ayırtmayı unutma...

BİR DOST! :))

5 MART 2009/10.03