Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '16

 
Kategori
Güncel
 

Kerim’ce güzellemeler -32–

Kerim’ce güzellemeler -32–
 

Liseye yeni başlamışım. Babam el arabasıyla (tablayla) yük taşıyor. Yorulmuş ikindi vakti, fırından sıcak ekmeğini almış, çay ocağının önünde, el arabasının üzerinde oturmuş, koca bir soğan ve yaprak biberle yiyor. Çay ocağında oturan fötr şapkalı, takım elbiseli ve kravatlı yaşlı bir beyefendi, sürekli çaktırmadan dikizliyor.

Dayanamayan yaşlı bey, nihayet kalkarak babamın üzerinde oturduğu el arabasının yanına geliyor ve “Afiyet olsun amca!” diyor, yaşı büyük olmasına rağmen. “Sağ ol siz de buyurun, beraber olsun!” der demez, derinden bir “ah” çekiyor adam. “Nerede amca, keşke senin gibi böyle soğan ekmek yiyebilseydim de hiç bir şeyim olmayaydı!” derken, yüzünde ve sözlerinde büyük bir nedamet vardı. “Ben çok zengin bir adamım, ama senin gibi böyle bir ekmek ve hele soğanla yemeye hasretim, ne mutlu sana!” diyor. Sanırım sağlık böyle bir şey olsa gerek.

***

Kimse kimseye yaptıklarından dolayı böbürlenmesin. Günü gelir yaptıklarınız başınıza belâ olur, yaptıklarınız sizin de başınıza gelecektir, buna emin olun ve inanın. Bu yüzden bir şey yaparken veya konuşurken, çok çok dikkatli olmalısınız. Hangi gecenin sabahının, kime ne/ neler/ nasıl getireceğini kimse bilemez.

***

Kim / ne / nasıl olduğunu bilenler; kimlerle, nelerle, neden uğraştığını ve sonuçlarını da tahmin ederler / bilirler.

***

Hiç kimse yok ki, ardından laf söylenmesin. İnsanların ardından laf söylemek, galiba yaptığımız en güzel işimizdir. İki kişi yan yana geldiğinde, muhakkak üçüncü bir kişinin dedikodusunu yaparlar ve çekiştirirler. “Kadınlar mı, erkekler mi?" derseniz? İşte o, çoğu zaman değişiklikler arz edebiliyor.

***

Anne-baba10 çocuğa bakarken, 10 çocuk anne-babaya bakamıyor/bakmıyordu. Şimdi evde bakım parası olunca, kardeşler birbiriyle kavga ediyor bakmak için. Aslında para için tabi! Ah para ah!

***

Evde söylenen ve yapılan her şeye, çocuklar tarafından muhalefet ediliyor. “Eskiden, bizim zamanımızda şöyleydi-böyleydi..." diye söze başladığınız an da, "aman o eskidendi, şimdi devir değişti..." diye veryansın ediyorlar. Hâlbuki ki bilgiyi demleyen tecrübe değil midir?  Zamanı gelince, ah-vah ediliyor; ama ne yazık ki artık olan olmuş oluyor, telâfisi zor olsa da.

***

Biriyle konuşurken, yüzüne bakmıyorsa, emme-basma tulumba gibi kafasını hep sallıyorsa, siz de sallayın gitsin. Artık nereye giderse!.. Babam öyle derdi. Öyle ya!

***

Bu nasıl bir ateş ya!

Libya’da ateş,  Filistin’de ateş, Mali de ateş, Nijerya’da ateş, Mısır’da ateş, Yemen’de ateş, Suriye’de harlı ateş, Irak’ta ateş, Afganistan’da ateş, Pakistan’da ateş, Arakan ’da ateş,  bütün Afrika ülkelerinde ateş… Yananlar İslam, Müslüman, Mümin! Ateşi yakan/yakanlar kim? Ya bu sair dünya ülkeleri, çok mu üşüyorlar? Bir gün donarlar mı acaba? Şimdi de İran ile Suudi Arabistan.

***

Garibim kravatı öyle bir severdi ki yatağa bile, kravatla girerdi.

Sigarayı o kadar çok severdi ki yemek niyetine ve yerine, hep sigara içerdi.

Yemeği o kadar severdi ki, çarşıda gezer, yemeği bedavaya getirirdi.

Ayakta uyurdu, ama asla ve kata otele para vermezdi.

İşi herkesten çok iyi bilirdi, ama hiç işe gitmezdi.

***

Türkiye’de Suriyeli mülteciler çoğaldı.

Dilencilik yapanlar onlar, son model ciplere binenler onlar.

Kavga döğüş edenler onlar, cezadan muaf olanlar onlar.

Çöpten ekmek toplayanlar onlar, lokantalarda yemek yiyenler onlar.

Her yerde iş görenler onlar, gece-gündüz aylak aylak gezenler onlar.

Çadır da ya da izbe ve metruk yerlerde yaşayanlar onlar, lüks evlerde, binaları komple kiralayanlar onlar.

Akşama kadar bir ekmek diyenler onlar, kulaklarında kulaklıkla son model akıllı telefonlarla konuşanlar onlar.

Savaştan kaçanlar onlar, yedikleri, içtikleri, giydikleri ve yapılanları beğenmeyenler onlar.

Devlet ve vatandaşın verdiğiyle yetinenler onlar, her gün AVM’ler de alışveriş yapanlar onlar.

Akşama kadar orada burada dolaşanlar onlar, Suriye’de savaşanlar, ölenler başkası.

Bazıları orada savaşırken, bazıları da burada sefa sürüyorlar. Hepsi mi elbette hayır!

Çarşı pazarda Türkçe'den çok, Arapça konuşanlar çoğunlukta!

Bu kadar tezat neyin nesi, inanın anlamakta zorlanıyorum!

Anlayan var mı?

***

Şehitler gelir toprak evlere bayrak asılır,

Her tekbir sesinde manyak yüreği kasılır,

İsmi değil, sadece Mehmet dillerde kalır,

Yüce Allah (CC) der, şehadette şehitlik alır… (KB)

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..