Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '18

 
Kategori
Deneme
 

Kerim Korkut - Hayatın Sırları 2

Kerim Korkut - Hayatın Sırları 2
 

Ortada yeterli sayıda alternatif ve dilediğini seçme imkânı yoksa beğenmek anlamsız. Beğenmek işte tam da bu arz edilenin kalite çıtasını yükseltmek için kullanılabilecek etkili bir argüman. Siz beğenmedikçe ürün çeşit ve kalitesi bakımından arz sınırlarını zorlayacak ve kişileri daha kaliteli, özel ürünler sunmaya teşvik edecek hatta mecbur bırakacaksınız.

Bakmak, seçmek beğenmek değil çünkü insan her şeye bakar ve isteklerine yakın alternatifleri ayırır. Bir şeyi imkânına göre satın almanın beğenmeyle ilgisi yok. Bu durumda beğenmediğiniz şeyi de alabilirsiniz ki çoğunlukla böyle olmakta. Beğenmediğiniz bir elbiseyi paranız olmadığı için ucuz diye alıp giyiyorsunuz.”Ne yapsın, çıplak mı dursun?” denilebilir ama tek tek insanların ve devleti yönetenlerin bu durumun değişmesi için çaba göstermeleri gerekir. Güzeller güzeli genç bir kızımızın fakir olduğu için beğenmediği bir elbiseyi giymek zorunda kalmasının ona verdiği üzüntüyü anlayamazsınız. Bu tam anlamıyla sosyal trajedi.

Bize verilen değil kendi zevklerimize göre seçip beğendiğimiz önemli değerli. İnsanlara seçme beğenme şansı verilmeli. Fakir olduklarından seçemiyorlarsa cepleri doldurulmalı. Bunun için onlar da terlemeli.

Yazık ki yaşadığımız dünyayı seçme şansımız olmadı. Bu haliyle belki beğenmez Mars kayalıklarının yeşermesini beklerdik. Çoğumuz seçme şansına sahip değiliz. Öncelikle ceplerimizin şıkır şıkır liralarla dolması lazım. Sonra sakallının daha anlayışlı olması lazım. Ve en önemlisi medeniyeti ve yaşamayı öğrenmemiz lazım.

Beğenme deyince kullandığımız ürünler akla geliyor. Oysa konuştuğumuz kişiyi bile beğenip seçmek durumundayız.”İnsan olsun yeter ki…” şeklinde hümanist yaklaşımlar boş laf. Hayatın her dakikası önemli ve siz zamanın içini doldurur ve anlamlı kılarsanız o takdirde gerçekten yaşamış oluyorsunuz. Hayatımız geçen zaman değil bu zamanda yaptığımız şeyler.

Beğenmenin insanları daha kaliteli üretmeye zorladığı ve beğenme argümanını kullandığımız kendi kişisel varlığımız dâhil her şeyde daha iyiye doğru yönelmeyi sağlayan bir güç oluşturduğu bilinmiyor.  Medeniyet böyle sağlanıyor. Keza bir mağazaya girdiğinizde isteklerinizi ortaya koyup ürün üzerinde değerlendirme yaptığınızda bu, satıcıyı ve ona bağlı olarak üreticiyi daha iyiyi, istenileni ve farklıyı üretme konusunda zorlayıcı olabiliyor. İşte bunun adı kalite.

Fakat bizler “beğenme” denilen zorlayıcı kontrol sistemimizi fazla kullanmıyoruz. Ayrıca kolay beğeniyoruz. Bunun sonucu olarak sahipleri bize sunulanlar konusunda fazla özenli olma gereği duymuyorlar. Her şeyi alıyoruz. Pazarcı pazara ne götürsem satarım diyor. Yani “beğenme” kontrol sistemimizi sadece biz daha iyi ürünler alalım diye değil her şeyin kalitesinin yükseltilmesi için kullanmalıyız. Biz sazan gibi atlar, hemen beğenirsek malımız iyi derler. Markada olsa aldıklarımızı kontrol edelim. İnce detaylar, farklı özellikler isteyelim. Yoksa üretip getirsinler. Para almayı biliyorlar ama.

Reklam, bir yandan ürünü bize tanıtırken diğer yandan beğenme ve özgür seçim yapabilme şansımızı azaltıyor. Reklamla şişirilen ya da marka haline gelmiş ürünleri gözü kapalı alıyoruz. Bence insan da bir ürün çünkü o da alınıp satılıyor. Yani böyle demek etik değil ama işin gerçeği bu. Aslında insanın da reklamı yapılmalı. Yani kişiler para ödeyerek kendilerini tanıtmalılar. Çünkü biz onları tanıyamıyoruz. Buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ürün kılavuzları olabilir örneğin. Bakanlık onaylı ve İSO 9000 belgeli olacaklar tabii ki. TSE damgası da isteriz.

Bunları niye söylüyorum? İnsanlar bize geliyorlar ve kendilerini kabul etmemizi istiyorlar. Eşimiz olarak, işçimiz, patronumuz, amirimiz olarak, ev sahibimiz, sevgilimiz, arkadaşımız olarak… Evimize aldığımız üç kuruşluk bir çamaşır makinesi için garanti belgesi ve tanıtma kılavuzu veriliyorsa kişiler için de onlara güvenmemizi sağlayacak belgeleri olmalı. Beyefendi kocamız olacak ya da hanımefendi karımız. Bir ömür geçireceğiz onlarla. Bazı iç gıcıklayan estetik görüntüler ve zaaflarımız nedeniyle yanlış seçim yapma ihtimalimiz çok büyük. Ama kullanma kılavuzu ve kalite belgesi olursa hata yapmayız. Bunlar tabii ki bizde de olacak.

Biliyorum insanlar bana gülüyorlar. Böyle şey olur mu diyorlar. Buzdolabı alıyorsun. Geri veriyorsun, değiştiriyorsun, ücretsiz tamir ettiriyorsun ve sorunsuz senelerce kullanıyorsun. Çünkü garantisi, kullanma kılavuzu ve arkasında koskoca bir marka var. Örneğin eşini değiştiremiyorsun, geri veremiyorsun, arıza yapsa tamiri mümkün değil. Hani ailesi bu kıymetli ürün için garanti belgesi ve kalite belgesi hatta bir de kullanma kılavuzu verse… Bu, bilim, teknoloji ve medeniyetin ulaştığı noktayla ilgili. İnsanoğlunun bugün bunu algılayıp kabul etmesi zor.

Aslında duygular pek yanılmaz. Beğenmek duyguyla alakalı. Yani biz doğru beğeniriz yanlış seçim yaparız. Çünkü akıl devreye girer. Akıl beğendiğimize bahane bulur. İyi güzel ama saçları sarı der. Beğenmek en doğruyu, en iyiyi bulmak değildir ama beğenmek kaliteye ulaşmakta kullanılan en sağlıklı yoldur.

Beğendiğinizi almak zorundasınız; yoksa beğenmeyeceksiniz. Çünkü sonuçlanmayan davranışlar ruhun ölümünü çabuklaştırır. Beğenerek ve isteyerek yaptığınız tercihler doğru tercihlerdir.

 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..