Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '13

 
Kategori
Felsefe
 

Kerim Korkut felsefe okulu/Gelecek geçmişin devamı değildir

Kerim Korkut felsefe okulu/Gelecek geçmişin devamı değildir
 

Bir yerde başlayıp bir yerde biten yol olarak gördüğünüz zaman hayat sıkıcı olur; dört bir yana giden dünyalar şeklinde düşünmelisiniz. Aklımız önümüze düşüp bizi bir yerlere götüren kılavuz karga değil bize dünyalar yaratan hayal şemsiyesidir.

Tek yöne gitmediğiniz takdirde değişmez olduğu söylenen zamanın da birbirini takip etmediğini görürsünüz. Geceden sonra sabah gelmez; belki ikindiden sonra da akşam olmaz. Yani zaman hayatı değiştireceğine siz yaşadığınız hayatla zamanı değiştirirsiniz. O nedenle nasıl bir hayat yaşayacağı ve hayatın ne yöne gideceği konusunda belirleyici insanın kendisidir.

Akşam oldu diye tavuk gibi yatarsanız bu olmaz tabii ki. Özgür insanın hayatını hiçbir şey değiştiremez; rüzgâr bile saçlarınızı taramak için eser.

Yaşadığınız dünyaya ve zamana hükmetmelisiniz. İki de bir saat kaç oldu, ay şuraya yetişeceğim demek yerine takvimler ve saatler kendilerini size göre ayarlamalılar. İsa’nın doğumu yerine sevgilinizle buluşacağınız tarih, Alpler'de vals sizin, Şangay’da öğle yemeği de eşinizin doğum tarihi olmalı.

Tanrı’dan daha yüce olamazsınız ama Tanrı kadar erişilmez olabilirsiniz; insanlar eteklerinizde kıskançlık gözyaşlarıyla ağlamalılar. Solucan da sıradan yaşıyor, solucanla aranızda fark yoksa niye geldiniz ki dünyaya. Bin yıl önceye, bin yıl sonraya zaman gitmez ama siz gidebilirsiniz.

Zamanı olduğu gibi kabul ederseniz o da sizi olduğu gibi kabul eder; güneş doğunca tavuk gibi uyanmanızı bekler. Onu yanıltın, aklını başından alın; takvimler yırtılsın, saatler parçalansın; görsün zamancık evrenin efendisi insanla uğraşmak neymiş.

Yıllar seni değiştirmeye çalıştıkça kabul etme, diren, inatla karşı koy. Sana yaşlı diyenlere, yaşlandı diyenlere selam bile verme; çünkü onlar senin muhatabın değil, hayatı bilmeyen zavallılar. Zamana yenilecekmişiz, mezarlık yolunda ölümü bekleyecekmişiz; zor alır canımı Azrail!

Doğdunuz, büyüdünüz, yaşadınız; bu olguyu değiştiremezsiniz ama isterseniz başkalarına sizin normal bir anne babadan doğmadığınız, leyleklerin getirdiği ya da efsanelerden yaratıldığınız algısını verebilirsiniz. Bunu yapmak için Mozart aryalarıyla doğmanız gerekmez ama aklınız başınıza geldiğinde çılgınlıklara başlayabilirsiniz. Normal hayat yaşayan insanlar cennete falan gidemezler; Tanrı kendine benzeyeni sever, sence Tanrı oturmuş patates soyuyor olabilir mi?

Zamana göre yaşıyoruz Allahım Allahım, üç kuruşluk yelkovan soytarısı bizleri esir almış. Şu tarihte buraya gidecekmişim, üç ay sonra şunu yapacakmışım; şurada oturacak, buradan geçecekmişim hatta nasıl yaşayacağıma, nerede ne zaman öleceğime dair plan varmış... Kimse bilmez doğduğumu, yaşadığımı, sığmam devletlerin hukukuna yeryüzünde kaybolurum, Azrail’in canımı almak için beni araması gerekir. Tanrı aklı bize kendisi gibi hareket etmemiz için verdi; Tanrı’nın Cumartesi gezi planı var mıdır sizce.

Hayat sonsuza giden bir yolculuktur, öyle iki kapılı han masalları açmaz beni; zamanı bana hatırlatan acizliğimdir, ağlarım takvimlere bakarken; inadına hiçbir şeyi vaktinde yapmayacağım! Hayatın bilinmezliklerinde kaybolup sonsuzluğun tadını çıkaracağım.

 

  

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..