Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kerim Korkut'un yeni vergi sistemi

Kerim Korkut'un yeni vergi sistemi
 

Varlık Belgesi, kayıtlı ekonomiye geçiş, malların el değiştirmesi, vergi

Karadağ da beş bin sığırın var. Vergiciler geliyormuş. Ne yaparsın? Üç bin başını ala dağa götürürsün. Oraya da geldiler; başka yere. Türkiye’de kaçacak dağ çok. Yakalandın, kaçamadın. Korkma, yine çaresi var. Dosyanın içine üş beş koyarsın… Böyle bir sistemi Türk milleti kabul edemez.

Adamların ülkenin en değerli yerlerinde villaları, dev inşaatları, köşkleri var. Yemin ediyorum üç kuruşa mal etmişler. Bir tanıdığım İstanbul’un en lüks sitesinde kendi yaptığı komple bir apartman dairesinin 100 bine mal olduğunu söyledi. Aç kulağını da duy Türkiye! Kapışılırcasına satılan bu dairenin satış fiyatı tam 850 bin lira. Ve vergisi %001;yani 850 lira. Adam bir daireden 750 bin lira kazanıyor. Devlete de binde birini veriyor. Adam tabii ki bugünkü vergi kanunlarını savunur.

Sen niye savunuyorsun bu düzeni, bu vergi kanunlarını? 50 bine daire yapıp elli bine zor satıyorsun. Beş kuruş kar etmiyor yine de vergi veriyorsun. Adam bir daireden 750 bin lira kazanıyor diyorum. Binde birini vergi veriyor. Böyle bir şey olur mu ya? Sanki Türkiye’de devlet bazı kimselerin köşeyi dönmeleri için kurulmuş. Şu anki vergi düzeni hırsızlar için bulunmaz bir sistem. Kendin beyan ediyorsun. On lira kazan bir lira göster. Hiç beyan etme; zarar ettim de. Bir denetmen menetmen yakalayacak da… Oohoooo!

Biliyorum sen de kabul etmiyorsun bu vergi düzenini. Ama mecbur olduğunu sanıyorsun. Devlet bu, alır diyorsun. Sen vergiyi vermeye mecbursun; kanunlara evet demeye mecbur değilsin. Unutma, meclistekiler seni temsil etmiyorlar. Seni düşünseler böyle bir kanunu çıkarmazlar.

Yeni vergi kanununa temel olsun diye düşüncelerimizi yazdık. Yüzlerce kişi okudu. Ama hiç kimse ne yorum yazdı ne de bu nedir diye sordu. Belli ki masal niyetine okudular. Sizler masallarla büyümüş olabilirsiniz ama Kerim Korkut masal yazmaz. Popüler olayım, herkes beni okusun diye bir derdi yoktur. Yazıları mecbur olduğumuz için, Türkiye’nin ihtiyacı olduğu için yazıyoruz. 400 küsur kişi tarafından yarım saatte okunabilen bu upuzun sıkıcı yazıda demek ki biz doğruları anlatmamışız. Ya da insanlarımız bugünkü vergi düzeninden memnunlar.

Ben doğru şeyler yazdığımı ve Türkiye’nin gerçekten ihtiyacı olan bir vergi sistemi ortaya koyduğumu düşünüyorum. Herkesin düşüncesi farklı. Beğenmemiş olabilirsiniz. Ama örneklediğim bugünkü vergi düzenini savunan kimse olamaz.

Devletin, gücünün yettiğinden ya da alabildiğinden vergi alması diye bir şey olabilir mi ya? Ben gariban zavallı bir vatandaşım bas dalıma al vergini; öteki kaçsın kaçırsın alama. Yüz binlerce vergi mükellefi bulunamıyor. Ne demek bulunamıyor ya? Ben sarı çizmeli Mehmet’im. Askerlik celbim gelmiş. Ensemden tutup götürüyorsun. Onu niye bulamıyorsun? Bırak bana ben bulayım. Yüz binlerce kişi nasıl kayıp olur ya, nasıl bulamazsın? Sakın bulmak istemiyor olmayasın.

Yazılarımızı ilginç düşünce, parlak fikir diye okuyanlar okumasınlar! Ülkemizin ihtiyacı olduğu için, mecbur olduğumuz için yazıyoruz. Baksana adam 100 bine mal ettiği daireyi 850 bine satıyor ve devlete binde bir, sadece 850 lira vergi veriyor. O da verirse. Sonra kalkmış Korkut’un yeni vergi kanununu okumuyorsunuz. E o zaman siz yazın ben okuyum.

VARLIK BELGESİ-KAYITLI EKONOMİYE GEÇİŞ

Bir devlet düzeninde ülkenin değerleri ve insanların fert olarak sahip oldukları mal, mülk, para vs bilinmiyorsa, sayılamıyorsa çağdaş bir düzenden bahsedemeyiz. Milletin malından mülkünden parasından sana ne? Niye öğrenmek istiyorsun? Kimin neyi var ki zaten? Herkes fakir. Bazılarının bu saçma soruları bir yana halkın kendisi de şeffaf sistem istemez. Karısının yastık altında kıytırık bir altını, bileziği varsa bunu kimse bilsin istemez. Sanki elinden alacağız. Bizim insanımızda biraz böyle şeytanlık vardır. Güya böyle yapmakla akıllı davrandığını zanneder.

Be Allahın adamı senin malını mülkünü nedeyim? Allah versin daha çok olsun. İstemeyenin gözü çıksın. Senle işimiz yok. Bizim derdimiz başka. Ağılda sürü sürü koyunlar. Hangi dereye gidiyor? Nerden almışlar? İran’dan mı Turandan mı? Sahibi kim? Vergisini veriyorlar mı?

Bugünkü ekonomi kayıtlı mı? Ya git kardeşim ya! Nüfus kaydın bile yok senin. İnsanlarını sayamıyorsun. Adam sigortasız işçi çalıştırıyor. Fatura kesmiyor. Naylon fatura kesiyor. Alıyor almadım, satıyor satmadım diyor. Muhasebeciyi, memuru, denetmeni, üst düzey maliye yetkilisini bağladın mı tamam. Herkesin, her şeyin bir fiyatı var. Adam maliye bakanını bile bağlıyor.

Dağda koyun sayılır mı ya? Sen kafayı mı yedin? Kayıt dışıymış. Çok normal. Bu düzende asıl kayıtlı olanlara şaşacaksın. Fakirden, küçük esnaftan niye üç kuruş vergi istiyorsun. Zenginden alama, fakirin dalına bas. Ona gücün yetiyor. O kaçamıyor çünkü. Cebinde dolmuş parası yok, nere kaçacak garibim. Çaresiz kapatıyor işyerini, yalvarıp yakarmak üzere maliyenin yolunu tutuyor.

Türkiye’nin yeni vergi sistemi olmasını düşündüğümüz uygulamada birbirine bağlı üçlü bir yapı var.

1-TESPİT

Detaylı bir konu. Akademisyenler tarafından belirlenecek ekonomik, mali, sosyal ve hukuki yönleri üzerinde uzun çalışmalar yapılacak. Ama tabii ki kolaylık olsun diye mümkün olduğunca pratik ve basit bir plana bağlanacak.

- Öncelikle bu tespiti yapacak olan elemanler belirlenecek. Sayı için altın standart sistemimiz (10 kişiye kadar 1, 50 kişiye kadar 2, 100 kişiye kadar 3, 500 kişiye kadar 4, 1000 kişiye kadar 5 ve daha sonra gelen her 1000 kişi eklenmek suretiyle istenen sayı bulunur) kullanılacak.

Elemanların kariyerleri önemli değil. Ama işte işsizliğe de katkısı olsun diye okumuş işsiz kişiler seçilecek. Bizim eğitim sistemlerimiz(okul eğitimi değil iş eğitimi) standart olup 2 yıllıktır ancak “Çalışma gurubu” dediğimiz bu geçici tespit birimi özel bir durum olup 100 günlük eğitime tabi tutulacak. Çalışma gurubu halen çalışan ve dalında uzman olan ekonomi, maliye, hukukçularla takviye edilecek.

Daha önce çalışmanın il bazında yapılacağı belirtilmişti. Ancak yeniçağ düşünce sistemlerine göre “Ağıla bakmak yetmez; koyunlara tek tek bakmak gerekir” Bu nedenle il bazında tespitten vazgeçilip direk küçük büyük ayrımı yapılmaksızın yerleşim yeri olarak tespit yapılacak.

Çalışma gurupları ülkenin çalışma sistemi çerçevesinde kişilerin sahip oldukları mal, mülk, para, altın, hisse senedi ve parayla temsil edilen her şey(günlük kullandığımız eşyalar hariç) hiçbir şüpheye, itiraza mahal vermeyecek derin bir inceleme sonucu kayıtlara geçirilecek. Kayıtlara geçirme işi öyle lanettayın yapılmayacak. Bu iş bir devlet görevidir. Kişilerin zarara uğramamaları gerekir. Ve bu hayat boyu bir kez yapılacak.

Yöntem öncelikle kişilerin mallarını kendilerinin beyan etmeleridir ancak itiraz olduğunda ve bir belge karşılığında ispat edilemediğinde çalışma gurubunun hukuk ünitesi devreye girecek.

Malın hukuki durumu tespit edildikten sonra eğer kişiye ait ise kayıt yapılacak; değilse kime aitse onun üzerine kaydedilecek.

Evlilikte ve ortaklık durumlarında kişilerin kendilerine düşen hisseleri ayrı olarak yazılacak.

Miras yoluyla kazanılmış ancak henüz üzerine geçirilmemiş malların asıl hak edenlerine kayıtları mutlaka yapılacak.

Kayıtsız ve sahipsiz mal kalmayacak. Eğer kalırsa bunlar daha sonra en düşük gelirliden başlayarak fakir insanlarımız adına kaydedilecek. Ülkenin ortaklaşa kullanacağı mallar bunların dışındadır. Hazinenin ya da devletin malı mülkü yeri olamaz. Bunlar için de aynı uygulama yapılacak. Yani fakirlere verilecek ama tabi ortak kullanılanlar dışında.

Kişiler daha az vergi vereyim diye bir kısım mallarını kayıttan kaçırıp kanunsuz yollara başvurabilirler. Hiç sorun değil. Kaydettirmedikleri mallar kendilerinin değildir. Hamal Dursun’a veririz, olur biter.

Türkiye’nin her yerinde çalışma gurupları 36 000 yerleşim merkezinde aynı anda çalışmaya başlayacaklar. Belli bir süresi yok. İş tamamlanıncaya kadar sürecek.

Tabii bu işin bir de maliyeti var. Başlangıçta devlet karşılayacak ama bilindiği gibi yeniçağda devlet sadece güvenlik, genel sağlık gibi bazı konularda toplamış olduğu vergilerle halka hizmet ediyor. Onun dışında herkes kendisine yapılan hizmetin bedelini ödüyor. İşte burada da tespit edilen malının belli bir oranında (çalışanların ücretlerini ve diğer yapılan masrafları çıkaracak kadar) üzerine düşen hizmet bedelini ödeyecek. Yalnız burada yeni düzende çok sık rastlanan mali durumuna göre ödeme yok. Adına kaç lira tutarlı mal tespit etmişsek onun belli bir yüzdesini ödeyecek.

Malum yeniçağda insanlar hazırlıklı olsunlar, zor duruma düşmesinler diye standart bir ödeme sistemimiz var. Bir yıla ait tespit edilen devlet ödemesi takip eden yılın 12 ayına bölünür. Çalışıyorsa diğer ödemeleriyle birlikte ücretinden kesilir. Değilse takip eden ayın 10’uncu günü akşamına kadar bankalardaki ödeme merkezlerine ödemesini yapar. Yapmadığı zaman elektrik, su bütün bağlantıları kesilir. Yine ödemezse adına kayıtlı mallar satılmak suretiyle borcu ödenir.

Hiçbir şekilde vergi ya da diğer ödemelerde kişilerden adına tahakkuk eden miktarın üzerinde gecikme zammı ya da ceza, faiz, tazminat vs alınmaz.

Kaydedilen kıymetler konusunda kişilerin kabul etmeleri ve rıza göstermeleri şarttır. Malum yeniçağda imza yok. Bu tür durumlarda kişiler yalnız bir yerde canlı konuşmayla kabul ettiklerini beyan ediyorlar. Ve bu beyan kayıtlarına geçiyor. Bu beyan olmadığı takdirde hiç kimseye hiçbir şeyi yaptıramazsınız. Ancak kişinin başkaları tarafından korkutulup, tehdit edilmemesi ve yönlendirilmemesine azami dikkat edilecek. Hiç bir neden yoksa kişi devlet tarafından kendisi için yapılan işlemi onaylamak zorundadır. Devletin onayı ise kayıtlı sisteminde işlemi onaylaması şeklindedir.

Kişi ve devlet tarafından onaylanan kayıtlar kesindir. Bu kayıtlarda gösterilen değerlere karşı hiçbir şekilde sahiplik davası(varsa diğer davalar açılır elbette) açılamaz.

Kaydedilen değerler “Varlık Belgesi” denilen kişinin ekonomik durumunu gösteren özel formatlı bir belgeye yazılır. Ve bu belge kişiye verilir. Belgede bütün kıymetler cins miktar ve fiyatlarıyla ayrı ayrı yazılır. Bu belge aslında devletin merkezi kayıtlarındaki bilgilerin kopyasıdır.

Varlık Belgesinde ev, arsa, araba gibi maddi değerler parasal karşılıklarıyla yer alır. Bu nedenle bunların cari fiyatlarla değerlerinin tespiti gerekir. Zaten işin zor yönlerinden biri budur. Herkes malının daha değerli olarak gösterilmesini ister. Vergi kaçırmak amacıyla tersini de yapanlar vardır.

Malınızın kaç lira edeceğini bu işin uzmanları bilir. Sizinle hiç tanışıklığı olmayan, hiçbir şekilde yüz yüze gelmeyeceğiniz Alım satım birimi uzmanları malınızın tespitin yapıldığı tarihteki fiyatını belirler ve belgenize yazarlar. Kıçınızı yırtsanız bu fiyatın altında ya da üstünde olmaz. Devlet sizin ve bu mallarınızı satın alacak kişilerin sarar görmemesini ancak bu şekilde sağlayabilir.

Varlık belgesiyle kişinin sahip olduğu şeyler güvence altına alınır.

Kişi kendi ekonomik durumunu izler.

Devlet kişinin durumunu izler takip eder.

Ayrıca Ağaç Hareketi hizmet sistemlerinde, çalışma mecburiyetinde olanların tespitinde de varlık belgesi esas alınır.

“Bu zaten eskiden de vardı. Varlık vergisi bazı zamanlar gündeme gelmiştir. Kelle vergisi gibi bir şey.” Cehalet anlatan ya da kasıtlı olarak ortaya çıkarılan sözleri duymuyoruz. Sistemi anlamayanlar da konuya aynı şekilde yaklaşacaklardır.

Varlık belgesinde kayıtlı değerleriniz her yıl enflasyon yahutta belirlenen standart değerlenme oranı nispetinde kendiliğinden değerlenir. Özel öneme sahip çok tutulan tercih edilen mallarınızın değerini istediğiniz zaman ücretini ödemek şartıyla ASB(alım satım birimi)’e yeniden tespit ettirebilirsiniz.

Eskime, yıpranma, bulunduğu yerin önemini kaybetmesi gibi nedenlerle mallarınız sadece değer kazanmaz, değer de kaybedebilir. Bunların hepsinin ayrı ayrı yöntemi ve hesabı vardır.

MALLARIN EL DEĞİŞTİRMESİ

Varlık belgesinde yazılı mal, mülk ve paranız ile diğer her türlü ticari anlamda para ile değiştirilebilen hak ve kıymetli eşyalarınız kayıtla birlikte alım satım biriminin uhdesine geçer. Bunun anlamı size ait her şey artık devletin güvencesinde yani garanti altındadır. Alınır, çalınır, yakılır, yıkılır diye hiç endişeniz olmaz. Varlık belgesinde yazılı değerler esastır.

Yeniçağda fonksiyonel devlet sizinle birlikte malınızı mülkünüzü de koruma altına alır. Aslında burada yazdığımız şeyler dünyada eşi benzeri bulunmayan bir güvence sistemidir. Hırsızlar sizi kolay soyarlar. Her yerde ve her şekilde paranızı, malınızı elinizden alırlar. Alım satım birimi milyonu aşan çalışanıyla ülke çapında dev bir birimdir. Yüksek teknoloji, yetişmiş eleman, yeteri kadar yer araç gereçle desteklenirken en önemlisi 500 bin kişilik çağın en büyük ordusu tarafından kişilerin güvenliği ile birlikte malları da aynı önem ve öncelikle korunur.

Biz burada masal anlatır gibi anlatıyoruz ama bu işler hiç kolay değildir. Üstelik ciddi miktarda maliyet gerektirir. Ama işte ülkemize öylesine büyük faydalar sağlamaktadır ki külfeti ve maliyeti sineye çekilir. Düşünün bir kere Türkiye’de hırsızlık, rüşvet, aldatma ve her türlü istismar kesin olarak sonsuza kadar yok edilecektir.

Devlet bu işin maliyetini kendisi karşılayamaz. Masraf varlık belgesi tutarı oranında belli bir yüzdeyle mal sahiplerine yansıtılacaktır. Yani devlet yaptığı hizmetin bedelini alacaktır. Konumuz çok uzadığı için alım satım konusuna ve para bloglu yaşama girmiyoruz.

VERGİ

Vergi kolay. Vergi dairesi falan yok. Her yönetim birimi(Bildiğiniz gibi ülkemiz yerleşim yerleri dikkate alınmaksızın kâğıt üzerinde her biri 10.000 kişiden oluşan yönetim birimlerine bölünüyordu) için orada yaşayan 21 yaş ve üzeri kişilerin varlık belgelerindeki toplam varlıklarının parasal değeri ile eğer kişi çalışıyor ya da serbest olarak iş, meslek ya da sanat icra ediyorsa yıl itibarıyla elde ettiği para ve para karşılıklı diğer kazançlar toplanıyor, vergiye temel teşkil eden miktarı oluşturuyor.

Her birimde bunu belirleyen, vergiyi hesaplayan, ödeme kesintisini yapan ya da ödemeyi takip eden, sağlayan gerçekten hesap ve maliye konusunda uzman olan kişilerden oluşmuş vergi birimi ver.

Kişilerin vergi oranlarının uygulanacağı varlık tutarına “varlıkazanç” deniliyor. İşte bu varlıkazanca Türkiye çapında herkes için standart olmak üzere %1 oran uygulanıyor. Elbette bu, örnek bir oran. Yeteri kadar vergi toplanamadığı zaman (bugün verginin harcandığı yerler mantıklı değil. Bu nedenle illa bugünkü kadar vergi toplanmalı diye bir kural yok. Yine de hizmetlerin yapılabilmesine yetecek kadar toplanmak zorunda) bu oran %2, 3 hatta 5 olarak değişebilir. Ama hiç kimsenin sırtına kaldıramayacağı bir mali yük yüklenemez. Zaten %10 karla çalışan bir üreticiye %5 vergi koyup kazancının yarısını bana vereceksin diyemeyiz. Malına ortak mıyız? Birlikte mi kazandık? Adam bin bir zahmetle üç kuruş kazansın elinden alalım. Olmaz öyle şey.

Ben %1’in yeterli olacağı düşüncesindeydim. Bu da 100.000 lira varlığı olan benim insanımın yılda 1000 lira devletine katkı yapacağını gösterir.

Bir yıla ait tespit edilen vergi tutarı takip eden yılın 12 ayına bölünür. Çalışıyorsa diğer ödemeleriyle birlikte ücretinden kesilir. Değilse takip eden ayın 10’uncu günü akşamına kadar bankalardaki ödeme merkezlerine ödemesini yapar. Yapmadığı zaman elektrik, su bütün bağlantıları kesilir. Yine ödemezse adına kayıtlı mallar satılmak suretiyle borcu ödenir.

SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR

Bir kere mali durumunuzu her an her dakika bilecek ve ona göre adımlarınızı atacaksınız. İnsanların fakir oldukları için onurları zedelenir yaklaşımını dikkate almıyoruz.

Malınız, mülkünüz, her şeyiniz için hiçbir risk söz konusu olmayacak.Ancak takdir edersiniz ki ulusal felaket durumları farklıdır.Burada da kayıp kimden ve ne miktarda olursa olsun toplam zarar insanlarımıza imkanları ölçüsünde eşit olarak yansıtılacaktır.

Bu sistemin en büyük avantajı parasal durum bir yana insanlarımızın çektiği sıkıntıları, rezillikleri ortadan kaldırmasıdır. Ben bir şey yazmıyorum. Siz yaşıyorsunuz. Bugün sahip olduğunuz mallarınız ve vergi ile ilgili çektiklerinizi lütfen gözünüzün önüne getirin. Bunların hiçbirisi, ama gerçekten hiçbirisi olmayacak.

Vergi dairesi yok. Kuyruk yok. Memurun hakareti yok. Hırsızlık yok. Rüşvet yok.30 çeşit abuk sabuk vergi yok. 5 lira vergiye 100 lira ceza ödemek yok. Kapına haciz için gelinmesi yok. Dağlar kadar vergiyi bir anda ödemek yok.

Hiç sizle ilgili bir şey yok. Hiç ilgilenmiyorsunuz. Hiçbir yere gitmiyorsunuz. Hiç kimse size gelmiyor. Kucaklar dolusu abuk sabuk kâğıtlar, evraklar yok. Tıpkı elektrik faturası gibi.5 tane faturan varsa vergiyle 6 fatura oluyor, o kadar.

Teşkilatta çalışan 50 000 civarında kişi hizmet birimlerimizde ( maliye konusuna yakın hizmet birimlerinde) görev alıyorlar ve maaşlarını o hizmetten faydalananlar ödüyor; yani devletin sırtından iniyorlar. Hiçbir haklarının kaybolması söz konusu değil.

Muhasebeciler yeniçağ üretim ekonomisinde on binlerce çalışma biriminde(sadece fabrikalar dikkate alınmasın. Her türlü üretim birimi) görev alacaklar.

Fabrika ve işyerleri için büyük kolaylıklar sağlıyor. Bir yıllık vergilerini bir sonraki yıl 12 eşit taksitte ödeyecekler. Ne kadar ödeyeceklerini önceden bilip ona göre kendilerini ayarlayacaklar. Taksitleri düşük olacak. Bir kuruş fazla para yani gecikme zammı ödemeyecekler.

Şimdi sadece maliyenin tespit edebildiği kişiler mükellef yapılıyor. O zaman miktarı ne olursa olsun parasal bir varlığı olan 21 yaşının üzerinde her Türk vatandaşı (yeniçağda ülke bireyi) mutlaka mükellef olup vergi ödeyecek. Yani şimdi 7 milyon mükellef varsa o zaman bu sayı 40–50 milyona çıkacak.

Hiç varlığı ve kazancı olmayan kişilerin vergiyle de işi olamaz elbette.

Yeni sistemde siz mükellefi aramıyorsunuz. Kayıt dışı söz konusu bile olamaz. Hiç kimse değil vergi toplu iğne bile kaçıramaz.

Merkez bankası yeniçağda ekonomik anlamda çok büyük görevler üstleniyor. Merkez bankası dağıtım bankasıdır. Tüm vergiler yönetimin merkez bankasındaki vergi gelirleri hesabında toplanır ve buradan bütçeye göre masraf çıkarılan, ödeme kararı verilen ya da yatırım tespiti yapılan kişi kurum ve birimler yönetimin “Kırmızı çeki” yle belirlenmiş tutarları alıp ilgili para transferlerini gerçekleştirirler.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..