Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '19

 
Kategori
Güncel
 

Keriz Reçetesi

Arz talep dengesi diye bir ekonomide teknik vardır. Pazarda dengeyi fiyatları belirleyen bu dengede arz üretim, talep satın alma arzusunu ifade eder.

Fiyatların sürekli yükselmesi için talep yaratılması zorunluluğu vardır ve bu bizim toplumda fazlasıyla vardır.

Bundan yirmi yıl önce aldığı evi beğenmeyen daha büyük eve geçince mutlu olacağına inanan kişide meydana gelen değişiklikler ve ikna araçları kimin elindeyse parayı ve insanları kontrol eden kimse de odur.

Bundan elli yıl önce hayatı boyunca bir veya iki takım elbisesi olmak insanı mutlu ederken, günümüz insanı beş, on, yirmi takım elbise ile dahi kendini fakir hissediyor.

Bundan elli yıl önce kolejlere gidebilen sayılı insanlar ve sayılı ailelerin çocukları iken günümüzde kolej denemeyecek kalitede okullara çocuklarını göndermek için aileler ciddi bir masraf yapmak zorundalar ve sonuçta karlı mı zararlı mı çıkacaklarını bilmeleri mümkün değil.

Türkiye’nin en iyi okullarında eğitim gören çok başarılı bir öğrenci, gözü yurtdışında olacağı için ve bunu da alenen hemen herkes itiraf ediyor ve de aileleri de bununla gurur duyabiliyor ve söz konusu en parlak beyinlerin bu ülkeden ziyade rakip ülkeler yararına çalışmamaları için hiçbir neden yok ve birtakım guruplar tarafından bu durum bence bilinçli olarak da teşvik ediliyor.  Bunu yapmak için bireye sadece adaletsiz davranmak dahi kâfi hale gelebilir ki; torpilin patlaması öyle oyun olarak algılanmamalı ve torpili destekleyen ve bunu benim adamıma indirgeyenler bilerek veya bilmeyerek beyin göçüne zemin hazırlıyorlar. Bu tip haris ve hastalıklı kişilikler, açgözlülükleri ile ülkemizin bugününe değil, geleceğine de son derece tehlikeli bir tuzak hazırlıyorlar.

İnsan işi zor iş; kılık kıyafetleri farklı olan birçok insan aynı tüketim araçlarına sahip olabilmek için mücadele eden kendilerine yapay kimlikler veren gerçekte aynı kişiler. Nasıl mı? Milyon doları olan kişiler din ve mezhep fark etmeksizin aynı fabrikalarda üreten araçları, aynı fabrikalarda imal edilen nesnelere âşık olan aslında aynı kişiler.

Ekonomi çıkmaza girdiğinde hatta girmeden önce sürekli ve gereksiz şeylere sahip olmak için kararan hayatlar, borç içinde çırpınan nesillere dışarıdan bakan biri bir uzaylı varsa herhalde kahkahalarla gülüyordur diye düşünüyorum.

Üretebildiği bir şey olmayan ve kendi ihtiyacını karşılayamayan kimseleri sınıflandırırken tüketenler olarak sınıflandırmak, medenileşme işareti olarak algılanıyor. Hâlbuki doğaya saygı gereği doğaya en az yük bindiren, en az çöp bırakan, insanların daha medeni olmaları kabul edilmesi gerekirken doğaya en fazla zarar verilmesine neden olanlar en medeni insan tipini simgeliyor. Diğer taraftan da doğanın yengesine üzülüyormuş numarası yapan ikiyüzlü çöp insan tipi ortaya çıkıyor.

İşin garip tarafı sergilenen tüm hukuksuzluklar, gasplar, ahlaksızlıklar daha fazla tüketim hakkını elde edebilmek uğruna yapılıyor ki çoğu insan bu uğurda haysiyetini şerefini pazara sürmüş satarken, satılık olmadığını haykırıyor ki düşüncesinin dahi kendisine ait olmadığı alenen belli olan yapay insan hep üzerine oynanan talepkâr olma deneyinin oyuncağı olarak ne kadar da mutlu ve ne kadar da hırslı görünüyor.

Arz talep dengesi yapay bir denge olarak son yüzyılın tüketim üzerinden denetim ve geliştirilen modern köleliğin bilimselleştirilmiş bir projesi olarak hemen hepimizin hayatın öyle bir gasp ediyor ki galiba ölmeden bunun farkına varmamız mümkün olmayacak.

İnsanlarda arzu yaratmak için harıl harıl çalışan birçok sektör insanı kullanan, tüketen ve onun için birçok şeyini takas eden insana dönüştürmek için bu kadar yoğun bombardımana tuttuğu insan olarak bizler o kadar çaresiziz ki.

 Toplumdaki oluşan birçok olumsuzlukta dün de bu vardı, bugün de bu var. Köyden artist olmaya şehre kaçan köylü kızı yanlışlıkla bir yığın kamyoncunun bulunduğu bir durağa kendini nefes nefese zar zor atar; umutludur insanla karşılaşmıştır ve o insanlar umulur ki ona yardımcı olacaktır ve sorar; “abiler, amcalar İstanbul nerede,?” kamyoncular koro halinde “gösterelim yavrum”  Sonuç filmlerde gördüğü hayata kavuşmak üzere yola çıkan bir köylü kızı, kendinde yaratılan aktris olma dileğine bir batakhanede devam eder. Günümüz insanı yaratılan bu taleplerden farklı bir durumda değil. Ekonomik krizlerin sebeplerini ararken kültürel deformasyonun bizde yarattığı tahribatı gidermeden ekonomik krizlerden çıkmak hayal olur değil mi?

Tahliye musluklarını kısmadan, ya da tamamen kapatmadan bir havuzu doldurmak beceri ister.  O beceriye sahip bir toplumun borçlanacağını düşünmek abesle iştigal olur. Tüketimle insanın medeni insan olduğuna inanmak, koskocaman bir kandırmaca, elalemim çöpüne para sayarak, dövizlerin dışarı kaçışı sebep olmak da aynı şekilde akıllıca bir şey olmasa gerek...

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..