Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '09

 
Kategori
Şiir
 

Kerküklü Türklerin dramı

Yıllardır dünyanın, umurunda olmadı,
Kerkük'teki katliamlar.
Halbuki,
90 yıldır kan ağlar Kerkük,
Dinmek bilmez acıları.
Dere gibi kan akar sokaklarından,
Zaman zaman cinayetler işlenir;
Ortasında Kerkük'ün...

İlk defa, 1920'lerde Telafer'de
İngilizlerin kışkırtması ile başlamıştı,
Türk'lere Arap saldırıları.
İşte o günden beri,
Hep kıyıma uğrar Kerkük,
Bitmek, bilmez acıları...

4 Mayıs 1924 yılında ise
Yine İngilizler,
Kiraladıkları Asuri ve Ermeni çeteleri ile
Bir olup,
Altını üstüne getirdiler Kerkük'ün.
12 saat süren bu saldırıyla,
Kadın, erkek, genç, ihtiyar demeden,
Canlarına kıydılar,
280 Türk'ün...

12 Temmuz 1946'da,
Bu defa da Gâvurbağı'nda Araplar,
Yanlarına aldıkları beslemeleriyle
Türk avına çıktılar o gün.
Şehit edildi yüzlerce insanımız,
Sakat kaldı bir o kadarı,
Evler döndü kan gölüne...

Türk kanına doymayan haydutlar
1959 yılında,
Temmuz ayının on dördünde;
Saldırdılar yine Kerkük'e,
Hem de bir kaç koldan.
Üç gün, üç gece süren bu saldırıda,
Önce albay Ata Hayrullah'ı astılar.
Sonra da,
Yarbay doktor İhsan Hayrullah'ı.
Ardından da,
Selâhattin ve Mehmet Avcı kardeşleri
Kurşunladılar.
Alçakça, hunharca...

Kimilerini diri diri gömdüler toprağa.
Kimilerinin gözlerini oydular.
Kimilerini de ters yöne giden
Ciplere bağlayıp, parçaladılar.
Bu arada,
Muhtar Fuat'ın evine baskın yapan caniler,
Cihat ve Nihat kardeşleri iteleyerek ,
Götürdüler mutfağa.
O esnada baba Muhtar yalvardı katillere:
"Ne olur dokunmayın çocuklarıma,
Onların yerine beni öldürün " diye.
Fakat dinlemediler.
" seni hemen öldürmeyeceğiz,
Önce bir güzel dayağımızı yiyeceksin,
Sonra da,
Evlât acısı tattıracağız sana" dediler.
Ve öyle de yaptılar.
Önce büyük oğlu Nihat'ı kurşunladılar,
Ardından, Cihat'a yöneldi namlular.
Daha sonra da 13 yaşındaki Emel'le,
Baba Muhtar Fuat'a, sıkıldı,
Kurşunlar...

Yalnız öldürmekle kalmadılar,
Otomobillere bağlayıp bu masumları,
Sokaklarda sürükleyip, nara attılar.
Sadece o an, o civarda,
Şehit edilenlerin sayısı 29' du.
Üç gün içinde canına kıyılanların ise,
Sayıları, binden fazlaydı...

16 Ocak 1980 yılında
Türk kanına susayan Arap cellatlar,
Tekrar çıkıp ortaya,
Önce Kerkük'ün ileri gelenlerinden
Albay Abdurahman beyle,
Doçent Necdet Koçak'ı,
Sonra da,
Adil Şerif Bey'i astılar.

Ağır işkencelerle can veren
Rıza Demirci'nin cesedini de,
Üzerine benzin döküp, vahşice yaktılar.
Bu insanları suçları;
Sadece Türk olmaları idi.
Evet, sadece Türk olmaları...

28 Mart 1981 yılında da,
Kürt isyanını bahane eden Saddam,
Altunköprü'de, yüz kadar Türk'ü,
Sorusuz, sualsiz kurşuna dizdirerek
Bayram yaptırdı cellatlarına.
Öldürülenler arasında,
Üç-dört yaşındaki çocuklarla,
İhtiyar erkekler
Ve hamile kadınlar da vardı...

Yıl 2003,
Saddam canavarı belâsını buldu.
Canavarın hakkından vampir geldi.
Dünyanın mazlum insanlarının
Kanını içmeğe ant içmiş bir vampir.
Saddamı da, adamlarını da sildi süpürdü.
Ama, olan yine Türklere oldu
Yine Türkler, Türkmenler için
Acılı günler başladı.
Peşmerge denen çapulcular el üstünde tutuldu.
Türklerin yüzüne bakan bile olmadı.
Çünkü dünyanın baş belâsı vampir öyle istedi.
Milyondan fazla insanı öldürdü, yaktı, yıktı
Bu yaptığının adına da özgürlük, demokrasi dedi.
Barzani ve Talabani'nin eniklerini kullanarak
Kerkük'ü talan ettirdi.
Nüfus ve tapu dairelerini, Türk mezarlıklarını
Yağmalattı, tahrip ettirdi.
Sonunda bin yıllık Türk şehri Kerkük'ü,
Peşmerge denen çapulcularla doldurdu...
Arkasından da,
Türklere saldırı faslı başladı.

Önce, Altunköprü'de, Telafer'de, Musul'da
Son olarak da tuzhurmatu'da yapılan
İntihar saldırılarında yine bin kadar Türk
Katledildi, yokedildi...

90 yıldır süregelen Türk kıyımına,
Her zaman olduğu gibi yine,
Tepki veren olmadı.
Ne Amerikan kuklası Birleşmiş Milletler Cemiyetinden,
Ne Müslüman, ne de Hristiyan devletlerden
Kimse sesini çıkarmadı.
Halbuki biz, daha geçen sene,
Gazze'de Yahudi zulmüne uğrayan Filistinliler için;
Ağıtlar yakıp, geceler tertipledik, yardım paraları topladık.
Fakat Kerkük'te yaşanan bu soykırım için,
Bizim, yine gıkımız çıkmadı...

Ama, bir gün tarih,
Bu vahşetin, bu soykırımın
Bu katliamların, hesabını,
Mutlaka, ama mutlaka
Birilerinden soracaktır.
Akan Türk kanı, yerde kalmaz.
Ve kalmacak, göreceksiniz...

Fahri ERSAVAŞ

 
Toplam blog
: 108
: 564
Kayıt tarihi
: 27.04.09
 
 

1920'de Geyve'de doğmuşum. İlkokulu Geyve'de, ortayı Bursa'da, yüksek okulu da Ankara Erkek Tenik Yü..