Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '07

 
Kategori
Sanat Tarihi
 

Kes yapıştır, fotokopi çek alıştır al sana Türk resmi 2007

Müzayede yapıyorduk. Hazırlıklarımızın sonunda katalog çıkarttık yaklaşık 300 eser vardı ve etkileyici bir katalogdu. Her gören bu kriz döneminde böyle katalog valla iyi cesaret filan gibi yorumlar yapıyordu. Osmanlı ve Türk sanatının en güzele yakın obje ve resimlerinin yanısıra çağdaş ressamlarımızın eserlerini de gururla sunuyorduk. Kendisi Fransa'da eserleri Türkiye'de bir sanatçının resimlerini de koymuştuk. Telefon etti, söylemediğini bırakmadı. Efendim nasıl olur da onun eserlerini o orada 8 bin euroya sattığı halde ben 3 bin YTL den müzayedeye koyarmışım, utanmıyor muymuşum filan. Kendisine gelip bunları buradan alıp hemen ertesi gün Paris'te satmasını ve resim başına birer küçük servet kazanmasını önerdim. Kızdı yüzüme kapattı. Maalesef haksızdı, çünkü tuvale kağıtları yapıştırıp üzerini boyuyor ve her gece bir resim bitirip bir de bununla övünüyordu. Aslında sanatının altında ezilmekteydi farketmiyordu. Bana en çok kendisinin uluslararası bir sanatçı olduğunu söylemesi koymuştu. Bugün Akşam gazetesinde tartışılan yazar Oray Eğin'in bir makalesini okuyunca bakın aklıma neler geldi? Makalenin tümünü aşağıya aldım. Çok etkilendim. Bakın Oray bey neler yazmış;

"Fark ressamdan bile anlaşılır AKP’nin yeni genel merkezinin duvarlarında İsmail Acar’ın tabloları varmış. Dünyanın seri üretimdeki tek ressamı olmalı İsmail Acar. Aklım, Halk Partisi’nin sanata merakına gitti. Zamanında, Fikret Mualla’ya Atatürk, Recep Peker, Şükrü Kaya gibi CHP’li ünlü isimlerin toplu resmedilmesi görevi verilmişti. Görülmemiş, çok büyük bir tablo için uğraşırdı Fikret Mualla... Geldiğimiz yeri görüyorsunuz işte. Hayatın her alanındaki kalitesizleşmeden sanat da nasibini alıyor, siyaset de. Eskiden Fikret Mualla’nın resimleri süslerdi parti merkezlerini, şimdi İsmail Acar’a kaldık..."

1996'da Sothebys müzayede firması "Turkish Sale " adı altında sadece Selçuklu / Osmanlı eserlerinin ağırlıkta olduğu bir müzayede yaptı. Londra'da New Bond Streetteki merkezinde. Çeşni olsun ve Türklere hoş görünsünler diye çağdaş ressamlarımızın resimlerinden de bol miktarda koydular. İnanmazsınız bir tek satışları olmadığı gibi ek bir bayrak bile kalkmadı. Çünkü ressamlar ve resim sahipleri hem fiyatları çok abartmışlardı, hem de satılmaya çalışılan resimler benzerleri Avrupa ve batı dediğimiz ülkelerde onlarca yıldır onbinlerce defa daha da iyi yapılmış resimleri taklit eden ressamlarımızın resimlerini getirmişlerdi.

O resimler gene iyiyidi. 10yıl sonra , 2007'de ressamlar artık resim yapmak için ellerine fırça alamaya bile tenezzül etmeden resim yapıyorlardı.

Bir kısmı doğrudan fotokopi ile digital baskı yapıp üzerlerini çıraklarına boyatıyor ve sadece imza için tual başına geçiyorlar, bir kısmı duvara asılmış tuval üzerine yansıttıkları fotoğrafları üstünkörü boyuyorlar, bir kısmı ise yere yaydıkları onlarca metre resim kağıdının üzerine sonsuz desenler yapıp makasla keserek üretiyorlardı. Bazı ressamların beş metre eserlerini 500YTL ye satamayan galeriler vardı.

Bazıları daha değişik yöntemler aramak yerine meşhur dünya ressamlarının figürlerini birleştirip ciddi sentezler oluşturuyorlardı. Her ne kadar özellikle Chagal, Matisse, Miro ve Botero gibi büyüklerin resimleri tam olarak 1'e 1 taklit edilmese de yapılan resimlerde hem çok yakın figürler resmediliyor hem de bu figürlerin küçük heykelcikleri bile taklit edilmeye çalışılıyordu.

İlk mastürbasyonundan kalanları bir peçetede saklayıp yıllar sonra teşhir eden kahraman ressamlarımızdan tutun, atölyesinde onlarca çırağa resim yaptıran profesör düzeyindeki seri imalatçılara herkes bir garip düzen içerisinde "Modern zamanların büyük Türk resimlerini" yaratıyorlardı. Ülke içerisinde 2 bin YTL ye zor bela satılan resimleri yapanlar Fransa'da sergi açıp Türkiye'deki Türk müşterilere 8 bin YTL ye resim satmaya çalışıyor, komik olduklarının farkında bile olmuyorlardı.

İşin daha da kötüsü eski Türk ressamlarının palette boyası artınca çiziktirdiği tuval üzerindeki resimleri çöpten toplayıp ressama imzalatan ve zaman içerisinde piyasaya sürerek ressamın imajını berbat eden ama kendileri çok para kazanan "Büyük Türk ressamları"da vardı ve onlar da ciddi olarak isim yapmışlardı.

Tekrar Oray beyin yazısına dönersek, bu ressamların arasında yine de 22.yüzyıla kalacak tek ressam İsmail Acar görünmektedir. Büyük resim tüccarı ve bu piyasanın en cesur galeristi olan Dağhan Özil'e göre 10 binden aşağı resim yapan Türk ressamı 22.yüzyıla eserleriyle geçemeyecektir. İsmail Acar gerek cesareti gerek yaptığı resimlerin tarihi ve kültürel temellerle özgün olması gerekse de Türk tarihinin güzelliklerini sergilemesiyle kesinlikle bir sonraki yüzyılda adından sözettirecek şimdilik tek ressamdır. Yapılması gerekeni yapmaktadır ancak Oray beyin söylediği gibi fabrikasyon değil elişi yapmaya ve kolajdan mümkün olduğunca kaçarak özgünleşmeye çalışması kalitesini arttıracaktır.

Maalesef İsmail Acar'ın piyasaya ve Türk resim sanatına olumsuz bir etkisi de olmaktadır. Bu etki para kazanamayan bir çok kaabiliyetli ama yeni ressamı kolaycılığa sürüklemektedir. Onlar da İsmail Acar ve diğer ustaları(!)gibi tuvale el değdirmeden resim yapmaya çabalamaktadırlar. Halbuki tuvalin heryerine ressamın elindeki fırça değmeden resim yapılmamalıdır.

 
Toplam blog
: 8
: 2649
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

35 yıla yakındır hem sanat hem de teknoloji ticareti yapıyorum. Son 10 yıldır da yine 25 yıllık b..