Keser döner sap döner…

“Bize insaniyet dersi vermek isteyenlere sesleniyorum, ülkenin köşe yazarlarına sesleniyorum. Avukatlığınızı lütfen doğru yapın. Siz, Türkiye’nin ve Türk milletinin avukatlığını yapın öncelikle.

Bunu bir öğrenin de ondan sonra bize insaniyet dersi vermeye kalkın. Biz, köşe yazarlarının bize insaniyet dersi veyahut bizim insanlık anlayışımızı test edecek kadar insanlıktan uzaklaşmadık. Onu, kendilerine baksınlar, aynaya baksınlar öyle değerlendirsinler. Bana ‘özür dilemelidir’ tavsiyesinde bulunanlara da sesleniyorum. Biz kimden özür dileyeceğimizi çok iyi biliriz. Sen kimin avukatısın ya! Bir defa dürüst ol. Doğru sözün, doğrunun avukatı ol. Yanlışın veya yanlışlığın değil.”

Bu sözler olduğu gibi sayın başbakanımıza ait. Haklı olduğu kesin. Ama… Birde işin aması var. “Avukatlığınızı lütfen doğru yapın” diyor. Yani ya başbakanın hoşuna gidecek biçimde yazılar yazacaksınız, ya da önce bir soracaksınız, icazet alacaksınız

Hem siz kim oluyorsunuz bakalım!.. Başbakanımız “sizden insaniyet dersi alacak kadar” insanlıktan uzaklaşmadı. Kendinizi bilin lütfen. Siz dürüst falan değilsiniz, Doğrunun avukatı da değilsiniz. Doğruluk veya dürüstlük için en azından sayın başbakan gibi düşüneceksiniz.

Köşe yazarları, hepiniz dersinizi aldınız mı şimdi. Sanırım anlamışsınızdır, her şeyin en iyisini seçilmiş başbakanlar bilir. Siz ancak onları tastiklediğiniz zaman iyisiniz.

Bunları düşünürken aklıma geldi. Ermeni soy kırımı ile ilgili “özür diliyorum” kampanyaları hızla sürer, vatansever insanlarımızın içleri kanarken sayın başbakanın hiç sesi çıkmıyordu.

Şimdi ise, Cengiz Çandar gibileri giderek çoğalıyor. Çıkarları gereği sabah akşam yağ çekenler karşıt olmaya başlıyor. Bu işler böyle maalesef. Siz yükselirken eteğinize yapışan olaylar, “dürüst olmayan” insanlar durakladığınızda sizi aşağı çekmeye başlar. Keser döner sap döner….

20/03/2010