Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '06

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Keşfedilmenin dayanılmaz ağırlığı

Bir iki yazım çıktı ya, durur muyum artık? Keşfedilmeyi bekleyen sinema artistleri gibi hissediyorum kendimi. Sinema yönetmeni olmasa da, herhangi bir gazetenin genel yayın yönetmenin ağzından çıkacak, "Bunda cevher var" sözlerini şimdiden duyuyor gibiyim.

İstanbul’u pek bilmem ama, Yeşilçam’ın arka sokaklarında ki figüran kahvelerini meraklı gözlerle seyrederdim hep. Onların kahvenin kapısını açan bir yönetmenin içeriye girdiği anda, gözlerinden çıkan ışığın aynısını bende çıkarıyorum artık.

"En iyi rolü ben keserim, acayip dayak yerim gidip şikayetçi bile olmam abi," dercesine baktıkları yönetmenin dudakları arasına saklanan "Sen de gel!" cümlesini duymayı ne kadar istiyorlarsa, sanıyorum bende o kadar istiyorum.

Yada bir amele pazarında müteahhit kamyonunun pazara girdiği an, yaşanan şehlavi coşkuyu yaşayan ameleler gibi.

"Duvar örer, sıva yapar, beton döker, demir, kalıp ne olursa yaparım." anlayışı içinde, "deneme, makele, şiir, roman, bilcümle ne kadar edebi terim varsa, yeter ki klavyenin tuşlarıyla yazılsın ben hepsini yazarım" der gibi,

Bir dinlesen ne olur abi diyerek, ünlü bir sanatçının önüne fırlayan, kargadan bozma sesiyle müziğin her türlüsünü icra ettiğini(!) sanan zavallı şöhret ve para düşkünleri gibi.

Şu an hangi rafa kaldırırsanız kaldırın, orada dururum vaziyeti içindeyim.

Diğerlerinden pek ayırt edemezsiniz diye bağırıyorum ama.

Bir gün muhakkak keşfedileceğim inancı içerisinde, bütün gazetelerin genel yayın yönetmenlerini hürmetle selamlıyor, hepsine ayrı ayrı bloglarımı sunuyorum.

"Farketmez abi, ne olsa yazarım, şiir, makele yeter ki boş köşe olsun, istemiyorsanız iktidarla aranızı bile açmam, ama isterseniz erken seçimi avucunuzda bilin, çok kuvvetli kalemim vardır.

"Hem bir bakın, yazanlar benden büyük babanın evladı mı?."

Değil mi?

Zor işmiş bu blog yazarlığı, tanıyanınız oluyor, tanımayanınız..

Pek hayranımız olmasa da şimdilik, belki ileride sayfanın çıktısını imzalayabileceğimiz birkaç hayranımız olur, kimbilir belli mi olur?

"Yazılarını beğenerek okuyoruz" diyen okurlar çıkabilir, üniversiteler sizi konuk blog yazarı olarak çağırabilirler..

Şimdilik üniversitelerden olmasa da, kreşlerden, anaokullarından böyle davetler beklemiyor değilim dersem yalan olmaz.

Başlarım artık, ben yazmaya başladığımda ekmek 25 kuruştu diye.

Öyle ya, ekmek 25 kuruş..

Sağlıcakla kalın.

 
Toplam blog
: 26
: 1713
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Yerel bir gazetede yaklaşık 6 yıldır köşe yazarlığı yapıyorum. Gündelik yaşamın gölgesinde kalan kon..