Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '14

 
Kategori
Öykü
 

Kesim günü

Kesim günü
 

İnsanların, hayvanların, toplumların beklentileri vardır kendilerince.


Köyün kasabının ayda yılda bir ilan ettiği o kesim günü gelmiştir. O gün bir hayvan kesilecek eti ve sakatatları satılıp bitirilecektir.

Köyün sürekli müşterileri, zenginlerin çocukları ya da hizmetkârları beklemektedir.

Karakol komutanının ve muhtarın etleri önceden sipariş verilmiştir ve el altından ayrılacaktır. Bu ayırma her zaman olduğu gibi kimi homurdanmaları ve tartışmaları da getirebileceği için özen ve dikkatle yapılacaktır.

Diğer köylüler kuyrukta beklemektedirler. İçlerinde kaderine dünden razı olanlar da, en ufak bir yanlışta sesini yükseltmek için hazır gergin bekleyenler de, kendi aralarında konuşurken olup biteni görüp duymayanlar da vardır.

 

Ete gücü yeten et almak için oradadır, gücü yetmeyenler ya da özel meraklıları ciğer, kelle, ayak işkembe gibi sakatatlara müşteri olacaklardır. Bütün bunları alamayacak olup da acaba biraz kemik ele geçirebilir miyim, kaynatır suyunu kullanırım diyenlerle bir hayırsever çıkar da bizi de görür mü diyenler de kesim yerinin civarındadırlar.

 

Aç kedi ve köpeklerin de et kokusunu alıp yakınlarda olası nasiplerini beklediklerini söylemeye gerek yok sanırım. Ne de olsa köy yeri.

 

Gökyüzünde kargalar, akbabalar, çakallar ile köy civarındaki çakallar da büyük bir iştah ve umutla çevrede hazır bulunmaktadırlar.

 

Kesim günü önemli bir gündür. Bütün köy uzun zamandır bu kesim gününü beklemektedir.

 

Kasap bir taraftan nasıl ederim de et fiyatlarını biraz daha yükseltir, daha çok para kazanırım diye düşünürken öte taraftan da  Hekimoğulları’nın talimatını yerine getirmesi gerektiğini aklından çıkarmamaktadır. Onlara olan borcunu bir türlü ödeyememiş, üzerine gelen faizle bayağı büyük bir miktara ulaşmıştır. Onlar da bu borcu silmek için kendisine bir teklifte bulunmuşlardır. İstemeye istemeye kabullenmiştir.

 

Hekimoğulları kasaba gizliden bir miktar zararsız ilaç vermiş ve köylünün kıymasını çekerken içine katmasını tembihlemişlerdir.

 

Kıymayı yiyen köylüler iki gün sonra ateşleri yükselip rahatsızlanınca Hekimoğulları’nın kapısına gidecek, ilaç alacaklardır. Onların işi de bir nebze olsun canlanacaktır.

 

Aradan iki gün geçmiş olduğu için işin kıymadan kaynaklandığını da kimse bilmeyecektir.

 

Köyde et ve kıyma yiyebilenler hali vakti yerinde kimseler olduğu için ilaç paralarını gözlerini kırpmadan ödeyeceklerdir.

 

Hekimoğulları kasaba kıymaya katılacak şeyin kesinlikle insana zarar vermeyen ama bir miktar ateşini yükseltip birkaç gün yatağa düşüren bir şey olduğunu söylemişlerdir. İlacın dozuna dikkat etmesini her bir kiloya bir fasulye tanesini geçmeyecek şekilde yarısını hali vakti iyi kimi köylülerin kıymalarına diğer yarısının ise tamamını alınan kıyma miktarına bakmadan köyün en zengini ve en sözü geçeni Dürüstoğulları’nın kıymasına eklemesini özellikle tembih etmişlerdir.

 

Aslında onların gerçek niyeti köyün ileri gelenlerinden olan ve her kesimde en çok et, kıyma alanlardan olan Dürüstoğlu Memduh Beyi zehirleyip öldürmektir. Bunu kasaba söylememişlerdir. Memduh Bey’in eşi Kevser Hanım rahatsızlığı nedeniyle et yiyemediğini bütün köy bilmektedir. Şu sıra oğulları İsmail de şehirde olduğundan alınacak olan et ve kıyma doğrudan Memduh Bey tarafından tüketilecektir.   

 

Dürüstoğulları’ndan Memduh’un ölümü yan köydeki Uyanıkoğulları’nın iki köy arasındaki ihtilaflı geniş araziyi elde etmesini kolaylaştıracaktır.

 

Uyanıkoğulları da iş bittikten sonra bu arazinin dörtte birine denk başka bir araziyi satıyormuş gibi yapıp Hekimoğulları’na verip ödeşeceklerdir.

 

Kuyrukta sıra bekleyenlerden Kör Cemo’nun da kendine göre bir hesabı vardır. O, Almancı Resul’ün babasına alacağı iki kilo kıymanın az da olsa bir kısmını giderken kendi evine indirecektir.

 

Yine kuyrukta bekleyenlerin içinde Yaramazoğulları’nın iki bıçkın delikanlısı da vardır. Onların niyeti de satış işi bittikten sonra kasabın ensesine binip paylarını almaktır.

 

Yaramazoğulları’nın dayıları olan Zoroğulları da uzun zamandır et yiyemediklerini söyleyerek kasaptan, iyi tarafından iyi bir eti zorbalıkla almak için sıralarını beklemektedirler. Hayvanın derisi de zaten her durumda onlara verilmektedir.

 

Muhtar her ne kadar orada değilse de, onun da fikri kendisine iyi bir pay gönderilmemesi halinde köye başka bir kasap getirip şimdikini köşeye sıkıştırmaktır.

 

Maddi durumu iyi olmayan dul Hatice de belki bir hayırsever, mesela Hacı Abdullah Efendi az da olsa biraz bize getirir, bu sabi yetimlerin nefsi körelir diye umut etmektedir.

 

Herkes kesim anını beklemektedir. Kesim anı yaklaştıkça beklentiler ve gerginlik artmaktadır.

 

Et almaya umudu ve et alma fikri olmayan köylüler de ister istemez çıkması muhtemel kargaşanın içinde kalacaklardır. Onların bir kısmı yaklaşan gerginliği hissediyor olsa da pek çoğunun bundan haberi yoktur. Ortalığın karışması halinde bütün tarafsızlar da ister istemez taraf olacak, önceden asla planlamamış oldukları bir şiddet fırtınasında yerlerini alacak ve belki de en yapılmaması gereken şeyleri onlar yapacaklardır.

 

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenler de patlayabilecek bir gerginlikten etkileneceklerdir.

 

O gün kesilecek hayvan büyük bir hayvandır ve kesim her zamankinden uzun sürecektir.

 

O kesim pek çok şey için uzun zamandır beklenen bir çözüm sürecidir.

 

Öncesinde bilinmeyen çok şey vardır.

 

Sonrasının şimdiden kestirilmesi ise hiç mümkün değildir.

 

Belki iyi niyetli, kalbi temiz insanların umudu gerçekleşecek, herkes alabildiğini alıp gidecek ve iş bitecektir.

 

Ya da o en kötülerin istediği gerçekleşecek; ortaya beklenmedik aktörler, olaylar, faturalar, hesaplar çıkacak güç dengeleri değişecek, ortalık allak bullak olacak, o toz duman içinde kardeş kardeşe zarar verecek ve iş uzadıkça uzayacaktır.

 

Uzun zamandır et yememiş köylülerin şu an için yerinde olan ağız tadı uzun bir zaman için belki de ebediyen bozulabilecektir.

 

Belki o köyde yaşayanlardan yarına kalanlar ölünceye kadar o kesim gününe lanet okuyup duracaklardır.

 

 

29.08.2014 09:43

 
Toplam blog
: 284
: 245
Kayıt tarihi
: 21.06.14
 
 

Yaşadığımız evrenin oldukça zengin bir yer olduğunun farkındayım.  Bu zenginliğin çok az bir kısm..