Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
İnançlar
 

Kesin bilgiyle iman nedir?

Kesin bilgiyle iman nedir?
 

İnsan için yok olmak diye bir şey söz konusu değildir. İnsanın başlangıcı vardır, ancak sonu yoktur. O sonsuzluk, insanın doğumuyla başlamıştır; sınanması ve imanının olgunlaşması amacıyla dünyadadır. Bu konuda ona yol gösterecek ve hidayet verecek olan ise "Bu (Kur’an), insanlar için basiret (nuruyla Allah’a yönelten ayet)lerdir, kesin bilgiyle inanan bir kavim için de bir hidayet ve bir rahmettir." (Casiye Suresi, 20) ayetiyle bildirildiği üzere Kur’an’dır. Kur’an tüm insanlık için bir çağrıdır. Ve Peygamberimiz yalnızca kendi kavmine değil, tüm insanlığa gönderilen uyarıcıdır.

Biz seni ancak bütün insanlığa bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar. (Sebe Suresi, 28)

İnsanın dünya hayatında yapması gereken, Allah’ın mesajını okumak ve onu yaşamına hakim kılmaktır. Ancak kişi, art niyetle, taraflı olarak ve samimiyetsizce Kur’an’ı okuduğunda onu anlayamaz. Bu Yüce Allah’ın kanunudur. Ön yargılı olarak Kur’an’a yaklaşan kişiler, Kur’an ayetlerini farklı yorumlar ve çelişkiye düşerler.

Bu kişiler dini, Allah’ın ayetlerini hafife alır, eleştirir- Allah’ı tenzih ederim, yüceltirim- acizliklerini kabullenmez, enaniyet yapar, Kur’an ahlakını yaşayan insanlar karşısında alaycı bir tavır takınırlar. Ne büyük akılsızlıktır ki; Allah’ı ve Kuran’ı inkar etmenin kendilerine üstünlük kazandıracağını, etraflarındaki insanların gözünde büyüyeceklerini düşünürler. Oysa kendileri de çevrelerindeki insanlar da Allah’a muhtaç, ahirette sorgulanacak aciz varlıklardır.

Rabbimiz’in sonsuz kudreti ve yeniden diriliş konusundan gafletteki bu kişiler, diriliş zamanını da alay konusu edinirler:

Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?"
De ki: "İster taş olun, ister demir."
"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında." (İsra Suresi, 49-50-51)


Gerçekleri kavrayamayan bu kimselerin, dirilişe ilişkin bu mantık dışı sorularına en güzel cevap yine Kuran’dan gelir:

İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?" De ki: "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir." (Yasin Suresi, 77..79)

İman etmeyen kişilerin, tüm yaşamlarını Allah’tan uzak, nefislerinin bencil istek ve tutkularının ardında geçirdikten sonra, sorgulanmak işlerine gelmez. Ahireti reddetmek amacıyla kendilerini kandırır, ayetlerdeki gibi akıl dışı örnekler verirler. Tuz tanesi büyüklüğündeki embriyodan muhteşem sistemlere sahip düşünen, konuşan, akleden, trilyonlarca hücreden oluşmuş insanı yaratan Rabbimiz, yeniden dirilişi neden gerçekleştiremeyecektir? Sonsuz ilim sahibi yüce Allah’ın her şeye olduğu gibi, ahiret yaratmasına da gücü yeter:

"Gökleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmaya kadir değil mi? Elbette (öyledir); O yaratandır, bilendir. (Yasin Suresi, 81)

Ölümün yok oluş olmadığına, kıyamet gününe, yeniden dirilişe, hesap verileceğine, cennet ve cehenneme kesin bilgiyle iman eden müminler, dünyada Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak, ahirette de nimetlerle dolu cennetinde ağırlanmak için çalışırlar.

Yüce Allah’ın, Kur’an’da haber vererek uyardığı ahiretteki azapların şiddetini düşünmeyen insan, sonunda Rabb’i huzurunda yapayalnız durduğunda gerçeklerle yüz yüze gelir. Sur’a üfürüldüğü gün, suçlu günahkarların tümü bir araya getirilecekler ve yapıp ettiklerinden sorguya çekileceklerdir.

Beklemedikleri bir anda ve daha önce hiç duymadıkları bu sesle, insanlar kendilerine verilen sürenin sona erdiğini anlayacaklardır. Surun sesi, iman etmeyenlerin yaşayacakları korku ve dehşetle dolu, zorlu bir günün başladığının haberini verecektir. Bu olay Kuran’da, "Çünkü o boruya (sur’a) üfürüldüğü zaman, İşte o gün, zorlu bir gündür; kafirler içinse hiç kolay değildir." (Müdessir Suresi, 8-10) ifadeleriyle açıklanır.

Dünya, imtihan gereği çekici binlerce süsle donatılmıştır ve kusursuz bir düzene sahiptir. Çok sayıda insan da bu düzenin bir sona doğru hızla ilerlediğini düşünmeyerek yanılır ve hepsinin gerçek sahibi olan Allah’tan uzak yaşarlar. İşte Rabbimiz’in yarattığı bu muhteşem düzen, O’nun belirlediği zamanda, tek bir emriyle ve yine muhteşem bir şekilde son bulacaktır. Bu gün ile kesin olarak karşılaşmayacağını zanneden kişi, o gün gafletten uyanacaktır. Kendisinin ve doya doya tadını çıkarmaya çalıştığı düzenin artık son dakikalarıdır. Duyduğu halde kesin bilgiyle inanmadığı bu sarsıcı gerçek kendisini aniden yakalamıştır. Ancak gafletten bugün uyanmanın bir yararı olmayacaktır, çünkü artık her şey için çok geçtir.

Azap üzerine hak olan kişi, o gün yaşadığı pişmanlığı dile getirecektir. Kuran’da birçok ayette cehennem halkının pişmanlıklarını içeren konuşmalar haber verilir.

Ya da azabı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının). Zümer Suresi, 58

Dünyada yaşanan bütün pişmanlıkların telafisi mümkündür. Ancak ahirette yaşanan en büyük pişmanlığın asla geri dönüşü yoktur. Ahiret, dünyada yapılan iyi ve kötü işlerin karşılığının alınacağı yerdir. Kesin bilgiyle iman etmeyen kişinin, sonsuz azaptan kurtulması için, ahiretteki pişmanlığı ve geriye dönüşün asla olmayacağını düşünmesi gereklidir.

Edebiyat Defteri

 
Toplam blog
: 727
: 972
Kayıt tarihi
: 09.02.10
 
 

Ekonomi okudum. 5 yıldır haber siteleri, portal ve dergilerde yayınlanan yazılarımı ve inandıklar..