- Kategori
- Dostluk
Keşkee
Hey gidi dostum hey…
Keşke...
Unumuzu elemiş, eleğimizi duvara asmış olsaydık...
Da...
Senin dilediğin gibi,
Gönderdiğin resimlere benzer yerlerde "Kış keyfi" yapabilseydik...
Ne güzel olurdu...
Yanan sobanın üzerine kestaneleri çizip çizip koysaydık...
Bir tarafta da tavşankanı çayımız demli olsaydı...
Tandır ocağında kuru fasulye tıkır tıkır pişiyor olsaydı...
Hem de tandır çulunun altında yavaştan.
Tereyağlı pirinç pilavı da pişmiş, kendini buluyor olsaydı...
Fırında da ekmek pişiyor olsaydı...
Ekmeği çarşı fırınından alacak değildik ya...
Değil mi?
Keşke olabilseydi...
Pencereden dışarı seyretseydik...
Dışarıda lapa lapa kar yağıyor olsaydı bir taraftan
Şömineye odun getirmeye çıksaydık dışarı...
Paltomuz üzerimizde, yünden başlığımız kafamızda...
Getirseydik odunları, atsaydık ateşin üzerine...
Üşüdüğümüzden ellerimizi ovuşturuyor olsaydık ateşe doğru...
Torunlar ortalığı birbirine katıyor olsaydılar.
“Karnımız aç” diye bağırıyor olsaydılar.
Börek isteseler, mantı isteseler, tatlı isteseler…
Her kafadan bir ses çıkıyor olsaydı.
Ocakta çıtırdayan ateşin sesi bir taraftan,
Torunları bağırışları bir taraftan…
Bütün bunların arasında,
Daha gür çıkan sesi ile,
Saime Hanım "Ortalığı batırdınız yine" diye çıkışsaydı...
Keşke…
Olabilseydi.
Ama daha çok var o zamana…
Oğlan evlenecek,
Kız gelin olacak,
Huzurları yerinde olacak,
Ve…
Biz de huzur bulacağız da…
Keşke…
Keşke olabilseydi gözümüzü kapamadan…
Bir kış manzarası içinde,
Torunlarla birlikte.
Yanan sobanın etrafında,
Hoşça vakit geçiriyor olsaydık.
Keşke…
Fotograf: Benim objektifinde, Kayseri'den bizim oralardan kış görünümü...