Keşkek'in tarihçesi!

İlk defa komşunun düğününde görmüştüm o kazanı!

Sırayla karıştırıyorlar kocaman saplı bir kepçeyle!

Saat tutmadım ama tahminim altı saat kadar sürdü içindekinin karıştırılması!

Balkondan seyrediyorum!

Meraktan çatlayacağım ama cehaletim ortaya çıkacak gidip de sorarsam!

Haftasında sordum!

“ Neydi o kazanda pişirdiğiniz?”

“Keşkek!..Yemedin mi yoksa?”

“ Yemedim!”

“ Keşke yeseydin! Çok güzel olmuştu!”

Baktım ki ön yargılı bir yaklaşım var üstelemedim!

Nedir, nasıldır, özelliği nedir gibi soruları sormaktan vazgeçtim!

Aradan birkaç yıl geçmişti ki bir başka düğünde keşkek yedim!

Tipini beğenmediğimden istemiyordum ki arkadaş uyardı!

“Keşkek ha! İnsan ömründe en az bir kez yemeli!”

“Keşkek bu mu?”

“Bilmiyor muydun?”

“Yoo! Hiç yemedim!”

“Tarihi Nuh Peygambere kadar dayanır! Hazreti Nuh, gemisini Cudi dağına yanaştırıp da karaya çıktığında yedikleri ilk akşam yemeği bu keşkek!”

“ Aşure değil miydi o?”

“  O da var ama o keşkekten sonra!”

“Sonunu tatlıya bağlamışlar yani! Abi çok meşakkatli bir iş ya! Akşama kadar karıştırıyorsun bir türlü pişmiyor!”

“ Gemideki hayvanlar bu nedenle ormana yayılmışlar işte! Kazanın başından ayrılmışlar! Yoksa o kadar hayvana yetmezdi! İnsanlar aç kalırdı!”

“  Hemen şeytanlık başlamış yani!”

“İnsanın olduğu yerde şeytan eksik olmaz Ahmet!”