Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '13

 
Kategori
Blog
 

Keskin kürpe...

Keskin kürpe...
 

internetten bulunmuştur.


Emekli olup da kuşe-i uzletinize çekilince; "evde ne yapıyorsun?" şeklindeki abes soruya muhatap olursunuz. Bu lüzümsuz soruya vereceğiniz cevap ne olursa olsun, karşınızdaki vatandaş, "ha...evde boş boş yatıyormuş..." şeklinde anlar.

Ben bir kaç kez denedim. O meşum soruya, "yazıyorum" diye cevap verdim... Karşımdaki bu cevaptan ya hiç bir şey anlamadı ya müstehzi bir eda takındı ya da duymamış gibi yaptı. Hemen hemen hiç kimseden; "Nerede yazıyorsun, neler yazıyorsun; aman ne güzel yapıyorsun" şeklinde tepkiler almadım.

Ben buna aldırmıyorum tabii... Biz kahve köşelerinde kendini eski(l)tmek yerine, klavye başında çoğaltmayı seçtik (iyi laf oldu değil mi Culduz!)... Yaşadığımız toplumun, emekliye biçtiği rol, bir kahveye abone olmak ise, bizim kabahatimiz nedir, yani...

Ben aldırmıyorum da aldıranlar oluyor... Örneğin, eşime, "Ali evde ne yapıyor?" diye imalı sorular sorulduğunda, kadıncağız ağız ucuyla,"Ali yazıyor..." diyormuş. Tabii karşıdakinin tepkisi yine aynı. Ne yazıyor, nerde yazıyor; ne güzel meşguliyet bulmuş, diyen yok. En iyisi mal mal bakıyor; en kötüsü de, "Peh... yazıyormuş... evde boş boş yatıyor, diyemiyor da...) anlamında tebessüm ediyormuş...

Kadın bu...Tepkiler böyle olunca, alıp o tepkileri eve geliyor. O tepkilerin kimi tepeceğini söylemeye gerek var mı?... Halbuki bir Allahın kulu, "Aaa ne güzel, okuyup yazıyor ha...Neler yazıyor, nerde yazıyor... Ay ne kadar şanslısın kııız... Bizimkiler kahvelerde pinekliyor..." vesaire, bir şeyler dese, eve gelen tepkiler de ona göre olacak.

Aldırmıyorum, desem de aldırıyorum... En azından bazı zamanlar aldırıyorum. Yazarlık, pazarlamacılık gibidir; eğer malınız alıcı bulmuyorsa, sonunda suçu alıcıya bulmaya başlarsınız... "İyi maldan ne anlar bu mal", demeye başlarsınız.

Yine benim durumum iyi... Doğruyu isterseniz, zaman zaman umutsuzluğa, zaman zaman kırgınlığa, zaman zaman da kızgınlığa düşsem de ben, en azından, kamuoyuna karşı öfkeli değilim.

Bir de burada yıllarca muhalif muhalif yazıp da mevcut iktidarı giderek daha büyüten arkadaşlar var ya... İşte onların durumu çok üzücü... Yazıyorum, yazıyorum kimse anlamıyor, şikayetine hak veriyorum gerçekten... Şikayetler küslüğe, küslük öfkeye dönüşüveriyor.

Nihayetinde,"marifet iltifata tabidir" denilmiştir. İtifat yoksa, marifet kendi çalan kendi oynayan durumuna düşer. Bunun sonu da yılgınlık, kırgınlık ve kızgınlıktır.

Ama, her şeye rağmen bu öfkeyi abartmamak, sakin olmak lazım... Dünya döner, hayat devam eder; olacak olan olur; ölecek olan ölür... İşleri akışına bırakmak en iyisi.

Neydi o rahmetli Barış'ın şarkısı:

Ali yazaaaar

Veli bozaaar

Süt suyunu çeker azar azaaaar

Üzülmüşün neye yararaaar

Keskin kürpe  s....ine zaraaar (yok yok burası böyle değildi)

Keksin sirke küpüne zaraaar.

Yani dostlar, şuracıkta şuncacık adamız, kendimizi de arkadaşlarımızı da üzmeyelim... Sonuçta keskin olan kürpe de olsa, sirke de olsa, bir şeyimize zarar veriyor.

Bu yaştan sonra her şeyimiz çok kıymetli değil mi bizim!

Hafta sonunuz iyi geçsin.... Kalın sağlıcakla!...

Not: Birkaç günlüğüne Seferhisar'a, yazlığa, kaçıyorum... Yorumlara cevap gecikebilir, aldırmayın!!)

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..