Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '21

 
Kategori
TV Programları
 

Kibar Hırsız’ın yeni modeli

Hırsızlık… Gerek tüm dinler, gerekse yasalar tarafından yasaklanmış bir suç. Buna rağmen bolca karşılaşılan bir durum. Dolayısıyla toplumlar, başkalarının rızası olmadan onların mallarını alma eylemiyle tarih boyunca mücadele etmek durumunda. Kuşkusuz hırsızlığın da türü ve ölçüsü var. Kimisi bir ekmek çalıp hırsız damgası yiyor, kimisi de tabiri caizse deveyi havuduyla yuttuğu halde yakayı ele vermiyor. Öte yandan insanların zamanını, mutluluğunu, ümitlerini, emeğini çalmak da bir tür hırsızlık sayılabilir. Neyse…

Anlayacağınız büyüğünden küçüğüne çeşit çeşit hırsızlık eylemi mevcut bu yaşamda. Nasıl ki, vicdanlısından vicdansızına; güçlüsünden güçlüsüne farklı hırsız tiplerinin mevcutsa! Yanı sıra bir de hikâyelere-kurgulara konu olmuş ünlü hırsızların varlığını unutmamak lazım. Nitekim mizahi anlayışla hırsızlığını gerçekleştirip aklını en verimli biçimde kullanmayı bilen ve Fransız anarşist olarak anılan ‘Alexandre Jacob’ en ünlülerinden! Zira protesto eyleminden dolayı girdiği hapisten çıkınca hırsızlığa başlayıp kiliseleri ve lüks mekânları soyan bu şahıs, tanınmış yazar Maurice Leblanc’a ilham kaynağı olmuş. ‘Marius Jacob’ adıyla bilinen ve soyduğu yerlere komik mesajlar bırakmayı adet edinen bu hırsız, Leblanc’ın ‘Kibar Hırsız’ olarak akıllarda yer eden ‘Arsen Lüpen’ karakterini doğurmuş.

Bu sayede dünyanın benimsediği bir hırsız karakterini ölümsüzleştiren Maurice Leblanc’ın, aynı zamanda Türk edebiyatına da kaynak yaratarak Peyami Safa’nın ‘Kibar Hırsız’ karakterinden esinlenip takma adla ‘Cingöz Recai’ tiplemesini yazmasına olanak sağladığını da belirtelim hemen.  

Velhasıl; Her daim esprili ve kibar tavırlar sergileyen… Zekâ gerektiren soygunlardaki ustalığıyla hırsızların piri haline gelen… Kan dökmekten ve zorbalıktan olabildiğince kaçınan… İhtiyacı olanların yardımına koşan… ‘Fais ce que tu veux/Ne istiyorsan onu yap’ deme rahatlığıyla gücüne güç katan‘Kibar Hırsız-Arsen Lüpen’ gerçekten kurguya uzanan varlığıyla 1905’ten bu yana aramızda.

Dahası ilk kez ‘The Arrest of Arsène Lupin’ adlı kısa hikâyeyle okuyucunun karşısına çıkmanın ardından yedi kitaptan oluşan bir seriye dönüşen ‘Arsen Lupin’, çeşitli adlarla pek çok kez beyazperdeye ve televizyona da uyarlanmış halde.  Nasıl ki, animasyonu da yapılan ‘Kibar Hırsız’ın yeni versiyonu şimdilerde Netflix dizisi olarak karşımızda.

Arsen Lüpen’in maceralarından esinlenerek yaratılan ve ülkemizde de oldukça rağbet gören ‘Lupin’ dizisinin içerik tablosu izleyiciye neler sunuyor, neden izleyelim derseniz… İlk sezonuyla ilgi çekici biçimde varlığını göstererek gelecek bölümlerini büyük ölçüde garantileyen yeni nesil ‘Kibar Hırsız’ı değerlendirelim hemen.

 

‘KİBAR HIRSIZ’IN ÖZÜ, ADALET ARAYIŞI!

En son 2004 yılındaki sinema filmiyle beyazperdede yerini alan ‘Arsen Lupin’, 1800’lerin sonlarına doğru Fransa’nın Normandiya bölgesinde geçen bir hikâyeyi anlatıp ölüm döşeğindeki babasından aldığı nasihatle çalma tutkusunu devreye sokan bir karakter çıkartmıştı karşımıza. Devamında da kurduğu düzen, seri cinayet suçlamasıyla bozulan kibar hırsızın kendini aklama ve savunduğu değerlere sahip çıkma mücadelesi sergilenmişti. Anlayacağınız son sinema filminin içerik özü, haksızlık ve iftiraya karşı adalet arayışıydı.

İlhamını ‘Arsen Lupin’den alarak varlık gösteren ‘Lupin’ dizisine bakacak olursak… Burada da durum değişmiyor. İlaveten yaşamsal yozlaşmalara da göndermelerde bulunuluyor.

Şöyle ki;‘Intouchables, Jurassic World, X-Men: Days of Future Past’ gibi filmlerle tanınan Omar Sy‘ın başrolünü üstlendiği dizi, bize aynı mantık çerçevesinde yaratılan yepyeni bir ‘Kibar Hırsız’ karakteri sunmakta bize. Günümüz dünyasında geçen hikâyenin kahramanı Assane Diop, temelde Arsen Lupin’den ilhamını almakla birlikte zekâ ve kibarlıkla gerçekleştirdiği soygunların ötesinde, yaşamdaki adaletsizliklere yönelik farklı mesajlar vermekte izleyicisine. Bu noktada içerikten alıntılarla konuyu özetlemekte fayda var.

Assane Diop, annesini kaybetmiş ve babasıyla birlikte Afrika’dan Fransa’ya göç etmiş bir çocuk. Dolayısıyla çevresindeki Fransızlara karşı bir parça boynu bükük. Dahası babasının çalıştığı varlıklı ailenin küçümseyici tavırları da onun çekingenliğini körüklemekte. Misal, yağmurlu bir havada sokakta karşılaştıkları evin hanımının bozulan arabasını tamir etmek için teklifte bulunduklarında kadının kendilerini tanıyamayıp korkması… Ki, bu sahne Fransızların Afrika kökenli insanlara yönelik önyargılı tepkilerini gösteren bir mesaj olarak yansımakta!

Yeni nesil ‘Kibar Hırsız’ olarak varlığını gösteren Assane’in geçmiş anılarıyla günümüzü harmanlayarak yol alan dizi, onu, oğluna ve ayrıldığı karısına düşkün geçim derdindeki bir erkek olarak karşımıza çıkartıyor ilk etapta. Nafakasını ödemekte ve iş bulmakta güçlük çektiği için mafyadan borç alma hatasına düşen Assane’in Louvre Müzesi’ndeki temizlik görevlisi olarak çalışmasıyla soygun sürecini başlatan senaryo, Marie Antoinette’in kolyesini ön plana çıkartarak başka bir gerçekliğe parmak basıyor. Zira gerçekten de var olan bu kolye, geçmişte parçalara ayrılıp satılmak istenmiş ve halen kayıp halde. İşte bu yolla tarihi eserlerin ve mücevherlerin ne denli korumasız ve istismara açık olduğu mesajı veriliyor dizide.

‘Kibar Hırsız’lakabını benimseyen Assane karakteri aracılığıyla yaban ellerde aynı kökten gelen insanların birbirlerine destek çıktıklarını da fısıldayan yapımda Fransız polisinin beceriksizliğine ve kolay kandırılabilir olduğuna dair saptamalara da soygunlar karşısındaki yetersizlikler sergilenerek yer verilmiş.

Dizideki bir diğer mesaj, geçmişten gelen ailesel güçlerini uluslararası komplolara-katliamlara yardımcı olmak ve illegal işlerini rahatça yürütmek için kullanan hayırsever(!) zenginlere dair. Nitekim aile içinde dahi sert tavırlarıyla terör estiren ve kararlarını sorgulamaktan aciz durumdaki karısını-kızını amaçları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen Hubert Pellegrini bu noktada başarılı bir örnek. Assane’e hediye ettiği ‘Arsen Lupin’ kitabıyla yol gösterici konumuna düşen babası Babakar’ın hapse düşüp ölmesini de Pellegrini’nin entrikacı varlığıyla bütünleştirmek mümkün.

Polisin de maddi kaygılarla Pellegrini gibilerine destek olduğu gerçeğinde bir gelişim sergileyen ‘Lupin’ dizisinde açığa çıkan bir başka mesaj, medya kuruluşlarının zenginler aleyhine olan delilleri karartmada nasıl etkili çalıştığı yönünde! Zengin ve güçlü insanların yasadışı faaliyetlerini açığa çıkartmak için kolları sıvayan araştırmacı gazetecilerin-yazarların baskılarla sindirildiği, daha ileri safhada hayatlarına kast edilerek susturulduğu… Ve bu yolla medyanın, ‘dikensiz gül bahçesi’ haline getirildiği gerçeği başarıyla yansıtılmış dizide.

Ve babadan miras ‘Arsen Lupin’ merakını oğluna da aşılamayı hedefleyen Assane’in adalet arayışı için giriştiği gerçekleri ortaya çıkartma mücadelesi… İşte ‘Kibar Hırsız’ın bam teli tam da bu! Zira insanları keskin zekâsıyla manipüle etmede, kılık değiştirmede ve plan yapmada hayli usta olup kendine yol haritası olarak baba hediyesi ‘Arsen Lupin’i seçen kahramanımız, bu süreçte günümüzdeki kötü insanların hinlikte sınır tanımadığı gerçeğini hesaba katamıyor. Yani geçmişin ‘Arsen Lupin’inin ‘Kibar Hırsız’ mantığıyla adalet aramaya kalkışan Assane, katakullide çağımıza ayak uyduramayarak gerçek kötülere hazırlıksız yakalanıyor.

Dolayısıyla buradan da iyi-kötü ikilemine sahip ‘Lupin’ dizisinin; centilmenlik ve mizah anlayışıyla gelişen soygunculuğun, toplumda saygın geçinen ve sahip olduğu güçle insanları parmağında oynatıp her türlü suçtan yağ gibi sıyrılmayı-mağduru oynamayı becerenlerin iftiracılığı, caniliği ve hırsızlığı karşısında esamisinin okunmayacağına… Haksızlığa uğrayanların böyleleriyle mücadelede yaşayacakları çaresizliğe yönelik mesajı çıkartılabilir.

NETİCEDE; 'Kibar Hırsız’ın yeni modeli olan ‘Lupin’ dizisi için keyifli bir uyarlama diyebiliriz. Zira soygun olaylarında zekâsıyla mafyayı ve dahi polisleri bile alt ederken, zenginlere karşı adalet arayışına kalkıştığında ‘Ava giderken ummadığı biçimde avlanan’ pozisyonuna düşen Assane karakteri ‘Arsen Lupin’ yorumunda oldukça başarılı bir performans sergilemekte. 

Gerçekçi mesajlarla elini güçlendirip ilk sezonun beş bölümünü noktalayan ‘Kibar Hırsız’ın adalet arayışındaki yolculuğu nereye varacak? Onu da devam bölümlerinde göreceğiz elbet.

Son sözümüz Maurice Leblanc’ın ‘Arsen Lupin’inden gelsin… Suç hiçbir zaman cezasız kalmaz ve doğruluk her zaman kazanır’.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..