Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '08

 
Kategori
Dünya Şehirleri
 

Kıbrıs gezi raporu-2

Kıbrıs gezi raporu-2
 

Lefke nergisleri


24 Şubat Pazar sabahı... Aklımda fikrimde hiç gezmek yok.. Bu günü kendime ayırmışım.. Olabildiğince dinleneceğim.. Nasıl olduysa ekleriyle bir bütün olarak gelebilen gazetemi okuyacağım ve TV seyredeceğim.. Akşamdan bu niyetlerle yattığım için sabah ta, benim için geç sayılabilecek bir saatte, 09.30 gibi kalkıyorum... Dışarıda müthiş güzel bir hava.. Güneş pırıl pırıl.. Geçen haftalarda yağan bolca yağmurlar ile doğa coşmuş, her taraf yem yeşil.. Gözüm ve aklım her ne kadar bu güzelliklere takılı kaldıysa da, yoldan çıkmamaya hala azimliyim.. Zaten, kahvaltı filan derken saat 11.00 oluveriyor..

“ Yok!.. Olmaz!.. Günler kısa, bu saatten sonra çıkılmaz” filan diye içimden söylenirken, havanın da şaşırtıcı bir şekilde ısınmasıyla, benim Transalp’ i kapının önüne çekmem bir oluyor.... Kızıma yaptığım nazik davetin de, ”Git başımdan!.. Bu hafta beş tane sınavım var. Ders çalışmam lazım!...“ cümlesiyle reddedilmesi ile birlikte kendimi motorum üzerinde buluyorum.... Program, motorumun üzerinde hemen yapılıyor: İlk durak Lefke... “Sonrasını, sonra düşünürüz..J “ Güzelyurt- Lefke 25 Km.. 80 km. hızı geçmemeye özellikle dikkat ediyorum.. Vizörüm sürekli açık.. Portakal, limon kokularıyla yüklü tertemiz havayı sürekli yüzümde, ciğerlerimde hissediyorum.. Hafif virajlarla kıvrıla kıvrıla giden kısacık yolda bizlere sunulan görsel şölen doyumsuz: Olgunlaşmış meyvelerini taşımakta güçlük çeken, yüklü portakal, limon ve mandalina ağaçları.. Greyfurt hasadı yapan çoğu Anadolulu gençler.. Yüklenen kamyonlar..Koşuşan insanlar.. Aydın köy, Gaziveren, Yeşilyurt derken denizle buluşmam çok sürmüyor.. Kıyıdaki Cengiz TOPEL anıtı beni yine karşılıyor.. Duruyorum... 1963 yılındaki Rum azgınlığına gözdağı vermek için, Türkiye’den havalanan uçaklardan birinin talihsiz pilotu Cengiz TOPEL... Yaşamını, başından geçenleri ve ağır işkenceyle, acımasızca katledilişini gözlerim yaşararak okuyorum..Yüreğim kaldırmıyor. Anıttan ayrılıyorum.. Denize sıfır devam eden yol boyunca, damlacıklarını sürekli yüzümüzde hissettiğimiz azgın dalgalar bugün yok... Deniz çarşaf gibi .. Yosun ve denizin doyulmaz kokusu yeşilin kokusunun yerini alıyor.. Lefke’ye varıyorum.. Lefke bugün her zamankinden daha da güzel.. Doğruca Lefke’li dostlarım Tahsin ve Babası Yaşar beyin evine gidiyorum.. Bir acı kahvelerin içip Kıbrıs’ın malum güncel konularını konuşuyoruz.. Vedalaşıyorum.. Gemi konağına çıkış, denizle buluşma, Yedidalga , Bademli köy ve Kuzeyin gidebileceğimiz en batı noktası dünyalar şirini Yeşilırmak’a varıyorum.. Maksat, denizin hemen kıyısındaki salaş lokantasında, Musa Sertkaya’nın Şeftali kebabı ve müthiş lezzetli mezeleri eşliğinde bir duble rakı içmek.. Ama olmuyor.. Musa bu güzel günde dükkanı açmamış.. Ama olsun .. O güzellikleri yaşamaya devam ediyorum.. Denizin büyüleyici, dingin hali, güzelliği ve temizliği , oradaki birkaç gezgini de fazlasıyla etkilemekte.. Açlığım artmaya başlıyor.. Hemen motoruma atlıyorum.. Aynı yollardan geri dönüş.. Güzelyurt’un içinden, bu sefer Çamlıbel istikametine yaklaşık 40 Km.lik çam ormanları içinde çok keyifli bir sürüş... Çamlıbel’in şirin Maronit köyü Koruçam’a varıyorum.. Maksat malum: Yorgo Kasap’ın restoranında hazırlayacağı lezzetli mezeleri , etleri eşliğinde doyumsuz kırmızı şarabını içmek, günü noktalamak.. Yorgo’nun yerine varıyorum.. Aman yarabbim!!.. Köyün içi mahşer yeri gibi.. Bir çoğu güneyden günübirlik gelmiş Maronitlerin, azman dört çeker araçları, trafiği alt üst etmiş.. Yorgo’nun restoranı çakılı dolu.. Beni görünce gözleri parlıyor.. Kırık Türkçe’si ile hoş geldin diyor.. Sanki hiç müşterisi yokmuş gibi süratle küçük bir masa ayarlıyor.. Beni oturtup, içeriye seğirtiyor.. Kısa zaman sonra Kızı Maria, elinde tepsi ile gelerek, masamı donatıyor.. Gözümü de, karnımı da doyururken doyumsuz şarabından bol bol tüketiyorum.. Yorgo ve Maria, işlerinin bu çokluğunda, sık sık masama geliyorlar.. Ailenin temel direği Yorgo’nun eşi Christine ölümcül hasta .. Güneyde hastanede yatıyor.. Moraller bozuk, ancak hizmette kusur yok.. Teselli ediyorum.. Akşam alacakaranlık öncesi vedalaşıyor ve ayrılıyorum.. Serinleyen havada, bu defa vizör kapalı ve dikkatli bir sürüş ile Güzelyurt’a varıyorum.. Selam ve sevgilerimle...

A.Atilla KARASU

 
Toplam blog
: 20
: 7419
Kayıt tarihi
: 29.01.08
 
 

Emekli Subayım.. Yıllarca memleketin çeşitli yerlerinde gezmek, belki de gezgin yapım nedeni ile ..