Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mart '14

 
Kategori
Dünya
 

Kıbrıs neyse, Bosna’da odur

Kıbrıs neyse, Bosna’da odur
 

Kıbrıs neyse, Bosna’da Odur


Balkanlar’daki son Osmanlı: Bosna-Hersek

Yirmi yıl önce 1992-95 yıllarında Avrupa’nın ortasında Müslüman Boşnaklara karşı uygulanan soykırımdan sonra, geçtiğimiz günlerde Bosna Hersek’te işsizlik ve ekonomik gerekçelerle başlayan protestolar ve şiddet olayları

Türkiye halkının bölgeye dikkat kesilmesine neden oldu. Avrupa’nın ve Türkiye’nin güç mücadelesine sahne olan

Balkanların kalbinde, Aliya İzzetbegoviç’in emaneti Bosna’da yaşanan süreci, ekonomik durumu ve neler yapılması gerektiğini Türkiye Büyükelçisi Damir Dzanko ile konuştuk…

Kıbrıs neyse, Bosna odur

Türkiye’nin ve halkının Bosna’ya sahip çıkması ve Bosna halkıyla beraber olması bizi gururlandırıyor. Böyle bir mesajın verilmesi çok önemli. Ancak biz bu mesajların yanında Türkiye’den ekonomik olarak somut adımlar bekliyoruz. Bin kişilik bir fabrika bile Bosna Hersek’te her şeyi değiştirebilir.

Röportaj: Ahmet Yavuz

20 yıl önceki ölüm kalım savaşında Bosna Hersek’te binlerce ülke evladının hayatını kaybetmediğini, aynı zamanda çalışabilir durumdaki insan gücünü de kaybettiğini söyleyen Bosna Hersek Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Damir Dzanko, siyasi olarak da çok girift ve karmaşık bir yapıdan oluşan ülkede ekonomik durum ve işsizliğin, bugünkü protestolara neden olduğunu dile getirdi. İşte Damir Dzanko’nun Bosna’daki durum ve çıkış yoluna ilişkin görüşleri:

Savaş Ve İnsan Gücü Kaybı, Bosna Ekonomisini Vurdu

İlk protestolar, ülkenin en büyük endüstri merkezlerinden olan Tuzla’da başladı. Başlangıçta haklı nedenlere dayanan, ancak şiddet yanlısı bazı küçük grupların protestoları yönlendirmeye ve Hükümet binalarını yakmaya başlamasıyla, kabul edilemez bir noktaya ulaştı. Osmanlı ve Avusturya Macaristan’dan kalan devlet arşivlerinin yarısını ne acıdır ki yandı. Ancak TİKA, bu dokümanların kurtarılması için devreye girdi. Bosna Hersek’teki bugünkü ekonomik durum ise, uzun süren devlet ekonomisinden sonra özel sektör ekonomisine geçişin bir sonucu. Bosna Hersek, uzun süren bir savaş yaşadı. Bu savaşın sonunda iki şey oldu. Ülke, ekonomik olarak zayıfladı. Ve insan gücünü kaybetti. Savaştan sonra da çok karışık bir devlet yapısı ile karşı karşıya kaldı. Ekonomideki gidişat ve işsizlik, protestolara haklı bir zemin oluşturdu. Bu noktada Bosna Hersek’e yapılacak en büyük katkı, ekonomik yatırımla olabilir. Çünkü Bosna ve Türkiye’nin ilişkileri kadar yakın belki başka iki ülke gösterilemez. Bizim ilişkilerimizin ve kardeşlik bağımızın bir sınırı olamaz. Ancak siyasi ve halklar arsındaki bu yüksek ilişki düzeyini ne yazık ki, özel sektör ve yatırımlar olarak yakalayamadık.

Tekstilde ortak yatırım istiyoruz, temaslarımız sürüyor…

Tekstil alanında Türkiye çok güçlü bir ülke. Bosna’da da yatırım yapılabilir bu alanda. Çünkü aramızda Gümrük yok. Üretilen ürünler gümrük vergisiz olarak getirilebilir. Ülkemizde savaştan önce 45 bin kişi bu alanda çalışıyordu. Şu anda da büyük şirketler var. Türk özel sektörü Bosna’daki firmalarla bir araya gelip ortak yatırımlar yapabilir, ortaklıklar kurabilirler. Bu konuda biz de Hükümet ile gerekli temaslarda bulunuyoruz. Olumlu sonuçlar çıkacağını umuyoruz.

Ekonomik Varlığınız Varsa, Bosna’da Varsınız

Türkiye’nin ve halkının Bosna’ya sahip çıkması ve Bosna halkıyla beraber olması bizi gururlandırıyor. Böyle bir mesajın verilmesi çok önemli. Ancak bunların yanında Türkiye’den ekonomik olarak somut adımlar bekliyoruz. “Bin kişilik bir fabrika bile Bosna Hersek’te her şeyi değiştirebilir. Büyük Türk şirketlerinin yatırımı Bosna’yı ayağa kaldıracak yolu açar. Bosna’da üç büyük Türk yatırımı var. Bunlardan birincisi Şişecam, diğeri Natron Hayat Holding ve bir değeri de otoyol yapan Cengiz Holding.

Türk Firmalarından Da Yatırım Bekliyoruz

Bunlara ilaveten Tekstil, turizm, enerji, mobilya sektörlerine de Türkiye’nin girmesini istiyoruz. Ülker, Pınar, Eti gibi gıda şirketlerinin Bosna Hersek’te yatırım yapmalarını bekliyoruz. Bosna Hersek’teki dış yatırımlarda Avusturya (1.37 Milyar Euro), Sırbistan (1 Milyar Euro), Hırvatistan (750 Milyon Euro), Hollanda’dan sonra (178 Milyon Euro) sonra Türkiye dokuzuncu sırada (149 Milyon Euro) yer alıyor. Türk firmalarının da Bosna’ya yatırım yapmasını bekliyoruz.

Bosna’da tek bir Türk oteli bile olmaması acı!

Türk özel sektörü, Bosna Hersek’e yatırımlar konusunda daha cesur olmalı.

Bosna Hersek’te yatırımcılar için, Ortadoğu, Afrika vb. bölgelere göre risk ve tehdit yok. Bugünkü olaylar ise geçici bir durum. Türk yatırımcılar için şu anda belki pembe bir tablo ortaya koyamam ama, Bosna’nın geleceği için yatırım çok acil bir ihtiyaç. Bosna’da belli alanlar var ki, Türk özel sektörü hiç yok. Bunlardan birisi Turizm. Yılda sadece 75 bin Türk, Bosna Hersek’i ziyaret ediyor. Bu, çok düşük bir rakam. Ayrıca tek bir Türk oteli bile yok Saraybosna’da.

Balkanlar’daki Son Osmanlı: Bosna-Hersek

Analiz: Ahmet Yavuz

Avrupa’da bir Müslüman devlet ve Müslüman halk bulunmasın diye, Sırpların eliyle Avrupa başta olmak üzere ABD ve BM 20 yıl önce, el birliğiyle 10 binlerce Boşnağın katledilmesine göz yummuşlardı. Başta Türkiye’de Milli Görüş Lideri Erbakan’ın büyük gayretleri ve İslam dünyasından mücahitlerin Bosna Hersek’e akmasıyla birlikte savaş, Boşnakların lehine gelişince BM devreye girdi o zaman. Dayton Anlaşması imzalanarak, girift, karmakarışık bir devlet ortaya çıkarıldı. Boşnak, Hırvat Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti adı altında iki federal yapı oluşturuldu. Nüfusun yüzde 68’ine sahip Boşnaklar ile Hırvatlara ülke topraklarının yüzde 51’i pay edildi. Diğer yüzde 49 ülke toprağı ise yüzde 32 nüfusa sahip Bosnalı Sırplara verildi. Dayton’un işleyişinden, Bosna’nın 20-30 yıl içinde eritilmesinin hedeflendiği çok açıktı. Özellikle Boşnakların yaşadıkları bölgelerde, ekonomik durumu zayıflatmak ve Boşnakların zamanla Bosna’yı terk etmelerini sağlamaktı arzulanan. Savaşta insan gücünü kaybeden ve istikrarlı bir siyasi sistemden yoksun olarak işsizlik ve ekonomik krizle karşılaşan Bosna Hersek’te başlayan protestolar tehlike çanlarının işareti aslında.

Bosna Hersek, Avrupa ile Türkiye’nin güç mücadelesinin bir sembol ülkesi aslında. Türkiye, TİKA, Ziraat Bankası ve Anadolu Ajansı ile ülkede boy gösteriyor. Üç tane de yatırım yapan Türk şirketi mevcut. Ayrıca siyasi olarak da söylem bazında açık destek veriyor. Bu ise Avrupa’yı rahatsız ediyor. Ekonomik olarak soykırım yapılan bir ülkeye destek vermek Türkiye’den beklenen. İstediğiniz kadar bir ülkeye siz dost olun, ekonomik olarak bir ülkede yoksanız, siz o ülkede yoksunuz demektir.

Halkı, işsizlik ve ekonomik kriz nedeniyle sokağa dökmek ve ülkeyi tahrip etmek kolaylaşır. Bosna’da olduğu gibi.

Batum’da 10 Türk oteli, Bosna’da neden yok?

Kumarhanelerin bol olduğu Batum’da bile on tane Türk oteli var iken, Saraybosna’da bugün bir tane Türk oteli dahi bulunmuyor. Dış yatırımlarda Avusturya birinci, Türkiye 147 Milyon Avro ile maalesef 9. Sırada. Büyükelçi Damir Dzanko, bin kişilik bir fabrikanın kurulması bile Bosna’da çok şeyi değiştirebilir diyor. Oysa Türkiye’nin, tekstil, enerji, turizm, mobilya ve tarım ve gıda alanında bu ülkeye yatırım yapması stratejik bir zorunluluk. Türkiye’yi daha çok şeyler yapabilir. Bu yatırım ve destek, özellikle Bosna’daki Türkiye yanlısı tarafa güç katar. Daha büyük güçle yönetime gelmelerine sebep olabilir. Boşnakların ortak milli iradesini sağlamak açısından da, teşvik edici unsurları sağlamak lazım.

Türkiye, son on yılda Sırplar ve Hırvatlarla iyi ilişki kurarak Boşnaklara sakin bir ortam açtı ama Türkiye Boşnakları doğrudan desteklemeli. Oysa Hırvatistan’da bir işadamının 2 oteli var. Bir diğer büyük holdingimiz de Hırvatistan’da 200 milyon Euroluk marina yatırımı yaptı.

Sırbistan’da bir havaalanı yapılması için Türkiye 12 Milyon Euro hibe etmişti, ama Sırbistan, kaynağı Arap ülkelerinden bulunca reddetmişti. Azerbaycan, Sırplarla çok sıkı ekonomik ilişki içinde. Oysa Türk dünyası ülkelerinin Bosna’da hiçbir elçiliği yok. Sadece Azerbaycan, Bosna’daki Maslahatgüzarlık açtı. O da Sırplarla ilişki kurmak için. Çünkü Karabağ meselesinden dolayı, Sırplarla anlaşmış gözüküyor.

TOBB, 2006 Nisan ayında kalabalık bir işadamı heyetiyle Bosna Hersek’e gitmişti. Ancak yapılan anlaşma ve yatırımların, karşılıklı ticaretin çok düşük seviyelerde olduğu ortada. Türkiye’nin Bosna Hersek’e, Kıbrıs’ta olduğu gibi ekonomik olarak özel ilgi gösterip, bu ülkeyi ayağa kaldırması gerekiyor. Yoksa Balkanlar'daki son Osmanlı’dan eser bırakmaz BM ve Avrupa.

resulaskin@atahun.com

kaynak: http://atahun.com/kibris-neyse-bosnada-odur/

 
Toplam blog
: 3
: 138
Kayıt tarihi
: 15.02.14
 
 

Tarih, felsefe, sosyoloji, kültür sanat, gezi, gizli ilimler ..