- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Kibritçi kız
Düşünüyorum...
Yaşanılan ülkeyi sevimsiz yapan, yaşamı daha da zorlaştıran nedir diye ki ; bırakıp gitmenin yaşarken çekilen acılardan daha acı sonuçlarının olacağı bir durumdaysa insan; iki ucu kirli değneğin hangi yanını tutmalı eğer değneğin ortasınına ulaşmak kire bulaşmadan mümkün değil ise...
Üşüyorum...
Küresel ısınma dahi fayda etmiyorsa soğuk bir ülkenin ısınmasına ve çocukluğumuzdan kalma bir masalın çocuk yüreğimizde bıraktığı eziklik ile ne zaman kar yağsa bir kibrit de biz çakmak istiyorsak kibritci kız soguktan donmasin diye ya da her yagmur yagdiginda herkes evine, evi olmayan sokak cocugunun her mahalle de olmazsa olmaz yikik bir evine sigindiginda yasadigi yalnizlik ve kimsesizlik duygusuna kapilmamak mümkün degil ise...
Anliyorum...
Maslow’un hiyerarsi pramidinin altinda ezilen insanlarin kendilerini korumak icin baska cikis bulamayinda ellerine degnek alma isteklerini, kibritci kizin coktan öldügünü, icimi sogutanin aslinda yasanilan yerin hava sartlarinin degil üzerinde yasayanlarin soguklugu oldugunu...
Ama kabullenemiyorum...
Elimize degnek almamiz gerektiginde önce kire batirma istegini, sonu kötü biten masallarin sonunu degistirememeyi ve el birligiyle pramidi ters cevirmek varken hep beraber altinda ezilmeyi kabullenemiyorum...
Artik geceleri Almanya’da cakiyorum kibritimi karanliga ve soguga karsi.
Halen üsümekteyim.