Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '12

 
Kategori
Güncel
 

Kılcal damarlarım gıdıklanıyor

Kılcal damarlarım gıdıklanıyor
 

Ciddi insanların komik işler yaptığı bir yerde, bizim ciddi bir şeyleri paylaşmamızın pek önemi olmuyor. Misal olsun diye söylüyorum, bir gün önce can ciğer kuzu sarması olanlar, bir gün sonra en galiz lafları birbirlerine söyleyince yerlere yatıp gülme arzusu tüm bedeninizi sarmıyor mu? Havada uçuşan, şerefsiz, haysiyetsiz sözcükleri ne anlama geliyordu da şimdi bu kadar ucuzladı. Şok, şok, şok diye başlayan haberlerin şoklarının hiçbir bo. Olmadığını görünce şoklanma etkisinin sadece dondurulmuş gıdalar için olması size ne ifade ediyor?

Mesela biz buradan bazı ülkelere saydırırken gazeteler ağız dolusu heyecanlar püskürtüp zafer çığlıkları atıyorken, o ülkelerden bize tepki gelince, terbiyesizler, kendini bilmezler diye bağırmamızın bir anlamı var mı?

Bu durumlar kimyamın bozulmasının yanı sıra, kılcal damarlarıma kadar gıdıklanma etkisi yapıyor. Hoplayasım zıplayasım geliyor. Hiçbir kötü durumun sorumlusu yok, istifa eden yok, özür dileyen yok, nasıl bir mükemmelliktir bu. Yurt dışı şirketlerle iş yapan Türk şirketlerine o firmalardan anketler gelir şimdiye kadar şu soruya verilen cevap en komik bulunan cevaptı, adamlar soruyorlar “son beş yılda kaç iş kazası oldu”  bizden cevap “sıfır”. Sanıyorsunuz ki bu cevap için bize “ ne mükemmel “diyecekler yok efendim ne gezer gelen cevapları abartarak söyleyeyim adamlar” sallamayın, öyle şey olmaz” deyip cevap düzeltmesi yaptırıyorlardı. Şimdi sorsalar “son on yılda hükümetiniz kaç hata yaptı “ cevap “sıfır “olacaktır. Biz mükemmelizdir(!), yaratık gibi araba kullanırız ama kazalar için yolları suçlarız. Biz mükemmelizdir, o nedenle hep dış güçler bize pusu kurar.

Ecevit’in bir sloganı vardı “ düzen değişmeli” bu slogan hep gerçek oldu düzen değişti, değişmeyen yalnızca hadi onu da siz söyleyin.

İnsan odaklı olmak yerine neden acaba ideoloji odaklı yaşamayı yeğliyoruz ve o ideolojinin mutlak mutluluk getireceğine inanıyoruz? Aslında insanlığı komik hale düşüren bu ideolojiler hem komik hem de acınası hale.

Sorulan soruyu yanıtlamayıp bildiğini okuyan politikacı sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? Bende dediğim gibi durum kılcal damarlarımı gıdıklıyor.

Ben durumu pek iyi görmüyorum,  böyle bir karamsarlığa 1977-1980 yılları arasında düşmüştüm, sağırlar diyaloğu vardı Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan Türkiye’de kan gövdeyi götürürken kavganın, ağır sözler söylemenin doruğundaydılar.

Bugün yine çok ağır sözler söyleniyor, bu ağır sözler yalnızca siyasetçi ağızlarda değil, yandaş, çandaş ağızlarda da dolaşıyor. Normal halde kimsenin birbirinin yüzüne bile bakmaması lazım.  70lerin sağ sol kavgasının yerini, etnik ayrılıklar ve bunların körüklemek istediği çatışmalar alıyor.

Kılcal damarlarımın gıdıklanması sinirden mi, öfkeden mi yoksa sahiden yaşanan komikliklerden mi? Komik değil trajikomik derseniz ve sorarsanız ki “bunda gülecek ne var” inanın kılcal damarlarımın gıdıklanmasının sebebini anlatmakta zorlanırım.

On üç yaşında bir kızı evlendiriyorlarmış, polis olaya müdahale etmiş.  İnsanların parayla satıldıkları kölelik zamanlarının bittiğini mi söylüyorsunuz? Hadi önleyin kılcal damarlarımın gıdıklanmasını. Bir çocuğu çocuk yaşta evlendirmek köleliğin bir başka şeklidir ve hatta insanlıktan çıkmanın. Peki, kime söylüyoruz da öfkeleniyoruz? Öfkelendik elimize ne geçti?

Adam milletvekili, televizyonda yorumculuk yapıyor ayrıca para kazanıyor, TV ye çıkarken giydiği elbise sponsordan. Öğretmenin maaşı yetmiyor, limon satıyor hakkında soruşturma açılıyor. Tenezzül diye kelime var sözlükte. İki anlamda da kullanılıyor, koca adam neye tenezzül ediyor, öğretmenleri bir limon parasına tenezzül eder hale getirdik. Öfke ve ilgisizlik bir arada şimdi. Kul hakkı, insan hakkı, cennet, cehennem falan filan. Değerler, meğerler, yerler evlat yerler.

Biz mükemmeliz(!), bizim dışımızdakiler defolu kafası ile çalışan bir araç üzerinde yaptığımız seyahat nereye kadar sürecek? Hawkins , bu dünyayı terk edip uzaya açılmazsak bin yıl demiş.

Geçen gün Güney Amerika denizlerine şimdiye kadarki en ağır çöp düştü uzaydan denize. Bin yıl dayanır mı dünya insanlara, bence meçhul.

İnsanlar bu dünyaya zarar veriyorlar, hem insanlığa, hem canlılığa. O nedenle şimdi öfkeli ve ilgisiz kalmak zamanı diyorum, çünkü kılcal damarlarım gıdıklanıyor. 

 
Toplam blog
: 283
: 1304
Kayıt tarihi
: 04.12.06
 
 

Nükleer fizik doktoru, şiir yazmaya çalışıyor, kalite yönetim sistemleri danışmanı, öykü deneme yaza..