Kılıçdaroğlu İstifa Etmek İstemiş Olsa Kim Engellemeye Çalışır Dersiniz?

Binali Yıldırım'ın 'nezaket ziyareti' dediği Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşme nedenini açıklarken kameralara yansıyan Kılıçdaroğlu'nun yüz ifadesine dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu'da gergin bir hava vardı.

Vücut dili her şeyi söylüyordu adeta.

Mahcup, üzgün, ne yapacağını bilemeyen, 'evet desem olmaz, hayır desem olmaz' modunda, kısaca çok gergin bir genel başkan duruyordu kameraların karşısında.

Size söylemeden edemeyeceğim, işi çok zor Kemal Kılıçdaroğlu'nun.

Sakın zannetmeyiniz ülkede politika üretiliyor diye. Politika üretildiği falan yok!. Seçimler de göz boyama tabiri caizse.

Cumhuriyet kurulalı beri hep böyle olmuştur. Tabi geçmişte teknoloji bu denli gelişmediği için görsel anlamda olanları göremiyor sadece yazılı basından takip edildiğiyle yetiniliyordu.. Halk'ın çoğu cahil ve okuma yazma oranı neredeyse yok derecede düşük düzeydeydi ve politikadan bir şey anlamıyor, rahatlıkla yönlendirilebiliyordu istenilen partiye. (1980 darbesinden sonra okuma-yazma seferberliği başlatıldı biliyorsunuz ve o yıllarda devlet memuru görevindeyken yetişkinler için çıkartılan okuma yazma alfabesinin telif hakkını bizzat ben sayman yardımcısı olarak yaptığımı dün gibi hatırlıyorum.)

Şunu vurgulamaya çalışıyorum; Cumhuriyet'in ilk yıllarında da, sonrasında da yandaşlık, adam kayırmacılık, toplumu istenilen yöne kanalize etme ve özellikle siyaset kulvarına yani istenilen liderin başa getirme noktasında toplumu yönlendirme stratejileri her zaman olmuştur. Ne İnönü, ne Menderes, ne Demirel, ne Ecevit, hele Özal gökten zembille inmemişlerdir. Bana göre hepsi de dünya ekonomisini ellerinde barındırmakta olan ABD ve AB ülkelerinin destekleriyle başa getirilmiştir. Evet evet, seçimler falan işin -amiyane tabirle- cilası, teferruatı.

Hatta Cumhuriyet de, Cumhuriyet'in kurulması da bir projenin ürünüdür. (burada asla Atatürk'ün büyüklüğünü büyük devlet adamlığını tartışmıyoruz). Halifelik döneminden laik cumhuriyete geçişin uzun vadeli Ortadoğu İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek ve tüm kaynakları ele geçirmek adına planlandığını söylersek yanılgılara sebebiyet vermemiş oluruz diye düşünüyorum. BOP bunun içindir!

Bugün Türkiye bu bağlamda olgunlaşmış olduğunu görüyoruz. Hangi bağlamda? Ortadoğu İslam coğrafyasına model ülke olma bağlamında!

Fazla kafa karışıklığına sebebiyet vermeden konumuza geri dönmeye çalışalım isterseniz.

Erdoğan başta olmak üzere Bahçeli de Kılıçdaroğlu da birer tayin edilmiş memur statüsüne benzer liderler olduğunu söylemeden geçmek istemiyorum. Hiç biri siyaset dili kullanmamaktadır dikkat ederseniz. Uzun yıl aradan sonra ilk defa siyaset dilini kullanmaya çalışan lider olarak Muharrem İnce'yi görmüştür Türkiye. 

Soruyorum size 24 Haziran seçimlerini İnce kazandı mı, kazanamadı mı?. Kesin söylüyorum kazandı ama kazandırılmadı!

Detayına gireresek sutunum yetmeyebilir.

Kılıçdaroğlu'nun işinin zor olduğundan bahsettim yazımın giriş kısmında. Size şukadarını söyleyeyim, bugün Kılıçdaroğlu genel başkanlık görevinden istifa etmek istemiş olsa, inanınız istifa ettirmezler. Yok, kendi parti kurmayları falan değil, bizzat AKP genel başkanı istifaya engel koyar!

Konudan konuya atlamak gibi oluyor belki ama yazmak durumundayım. Yıldırım- Kılıçdaroğlu görüşmesinin asla bir nezaket ziyareti olmadığını altını çizerek yazdıktan sonra şunu söylemek isterim; Binali bey Kılıçdaroğlu' na 'İstanbul'a güçlü aday koyma, İstanbul'da bizim olacak, Ankara da, özellikle İstanbul' 

Kılıçdaroğlu'nun kameralar karşısında neden moralinin bozuk olduğunu anlatabildim mi acaba?

Geçen gün de yazdım, kim tanıyor Beylikdüzü Belediye başkanını Allhaşkına Kemal bey?

Dedim ya proje ile devam ediyoruz..

Büyük Ortadoğu Projesi'ne..

Bye..