Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Kilise karanlık, papaz sağır

Kilise karanlık, papaz sağır
 

Bugünlerde dilime tespih oldu bu söz: “<ı>Kilise karanlık, papaz sağır; sen istediğin kadar bağır, ne duyan var, ne de gören.” Öyle güzel, öyle doğru anlatıyor ki psikolojimizi. Durup durup söylüyor, söyleyip söyleyip gülüyorum kendi kendime. “Gülme” kelimesinin lügat anlamının ırzına geçerek.


Bay Başbakan ve arkadaşlarının, muktedir oldukları ilk günlerden başlayarak şu ana dek defalarca yazdık, çizdik, söyledik, anlattık. Şu an iş başında olan siyasi idare; nasıl dünyayı parsel parsel paylaşanlar için bulunmaz Hint kumaşı değerinde ise bu millet için de, bir o kadar talihsiz ve makus bir noktadadır dedik.


Biz derken ki kastım benim gibi düşünenlerdir. Yoksa kendimi fasulye gibi nimetten saymamdan falan değil. Benim bu platformda yazdığım mütevazı yazılarımın ortalama okunma sayısı yalnızca altı yüz kırk bir keredir. Bir de aynı yazıyı mükerrer okuyanlar olabileceği hesaba katılırsa, sanıyorum ortalama altı yüz kişi tarafından okunurum. Yani altı yüz kişiye ulaşabilirim.


Bir de benden izinli ya da izinsiz, başka sitelerde yayınlanan yazılarım var tabi. Onları da hesaba katacak olursak, bilemediniz, yedi yüz ya da sekiz yüz kişi eder. Suyunu sıksan bin demez.


Ya koskoca gazetelerde, anlı-şanlı kanallarda, üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarında, kitaplarda, dergilerde yazan, çizen, konuşan, anlatan binlerce kişi? Milyonlarca insana ulaşma imkanı olan popülerlerimiz.


Yazdılar, uyardılar, anlattılar, zaman zaman görüşlerinden dolayı, hayatlarını kazandıkları kurumlarla dahi ters düştüler, sıkıntı çektiler, kovuldular, dışlandılar, alay edildiler, üçüncü dünyacı olmakla, faşistlikle, ırkçılıkla, bağnazlıkla, takıntılı olmakla, ne idüğü belirsiz yüzlerce yaftayla etiketlendirildiler, suçlandılar.


Dün bir büyük gazetenin, bir popüler yazarı, bir yazı yazdı. Bu yazı, yayına girdiği andan bu yana mail trafiğinde en çok seyreden yazı. Binlerce insan, birbirlerine bayram tebrik mesajı gönderir gibi o yazıyı gönderiyor. Malum yazı, yazarının birkaç ay önce yazdığı yazının aynısıdır, verdiği mesajları itibarıyla. Hatta ve hatta ilk yazıdan daha ağırdır, üslup olarak. O gün, neredeyse tukaka ilan edilip, engizisyon mahkemelerine sevk edilen köşe yazarı, bugün yazdıklarıyla yine gündemdedir.


Ampul amblemli siyasal parti
nin, o son derece hayırlı(!) politikalarında ve Bay Başbakan ve arkadaşlarının, duruşlarında bir değişiklik olacak mıdır? Hayır. Peki, oy pusulalarındaki yüz mumluk ampulün üzerine “evet” mührü basan, her iki seçmenden bir diğerinin görüşlerinde bir değişiklik, bir “<ı>damat anladı” durumu yaşanacak mıdır? Vallahi de, billahi de ona da hayır.


Sosyal hipnoz
, tüm derinliği ile devam etmektedir. Bebek katillerinin her türlü uzantıları, Gazi Paşa’mın kurduğu, millet iradesinin tecelli yeri konumundaki en yüce makam olan “Türkiye Büyük Millet Meclisi”ne kadar uzanmıştır. Yapılan tek şey “<ı>dostlar alışverişte görsün” babından silik açıklamalardır.


Acizlik, fakirlik, kendini düşük ve alçakta görme edebiyatı yapanlar, bu psikoloji ile bilerek ya da bilmeden hemhal olanlar, Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında ve Cumhuriyetimizin ilk yıllarında da fazlasıyla varlardı; bugün de ziyadesiyle mevcut ve mevcutlular. Allah çarşılarına pazar versin.


Dedik ya...Kilise karanlık, papaz sağır; sen istediğin kadar bağır, ne duyan var, ne de gören.


@Geçen sene bugün “Yaptığın İşi Seveceksin, Sevdiğin İşi Yapacaksın”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13727


@Geçen sene bugün “Nane Yapraklı Soda-Vişne-Limon-Votka Alır mısınız?”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13747

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..