Kilolarla dert de başlar...

Ne sevimlidirler değil mi tombullar pofidik pofidik… Gidip sıkıvermek gelir içimizden yanaklarını… Şen şakraktırlar çoğunlukla… Herkes zayıf olacak diye bir şey yok elbette… Bir arkadaşımın “aman sen de boşversene öldüğüm zaman mezar taşıma otuzaltı beden etek giyerdi mi yazacaklar sanki…”dediğini hatırlıyorum… Başka bir arkadaşımın da aynada kendini seyredip “ balık etindeyim” dediğinde arkadaşının “unutma balina da bir balıktır “dediğini… Elbette barışık olmalı insan kendisiyle, kendini sevmeli… Bir dirhem et bin ayıp örtse de, fiziksel olarak dert edilmese de fazla kilolar beraberinde getirir pek çok hastalığı, tansiyonu, şekeri, bel fıtığını, vs…

Çağın hastalığı… Obezite… Kilolarla dertte başlar… Hayatının her döneminde diyet yapmıştır hemen her insan… Ya gazeteden kestiği bir diyet ya kulaktan duyduğu bir reçete… Belki lahana çorbası… Belki yulaf unu ile yapılan bir bulamaç… Sabah aç karına içilen ılık su ve içine sıkılan yarım limon… Ve … Ve niceleri… Nasıl da yanlıştır bu uygulamalar…

Bilmezler ki her insana özgü ayrı bir diyet olduğunu... Tıpkı bir insana iyi gelen ilacın diğerine iyi gelmeyeceği gibi… Sizin gözlüğünüzün başka bir gözde işe yaramayacağı gibi… Zayıflamak içinde birine iyi gelen reçete diğer insana iyi gelmemektedir.

Doktor kontrolünde zayıflamak en doğrusu elbette… Kan tahliliniz yapılıp değerleriniz kontrol edildikten sonra… Boyunuz kilonuz ölçüldükten sonra… Diyetisyeninizin verdiği, size özel olan diyeti yapmanızdır asıl olan…

Sadece diyetle olur mu, olmaz… Uymamız ve yapmamız gereken başka şeylerde var…

Uzun bir süreç diyete girmek… Sıkıcı da elbet… Hele hele günler geçtikçe ve istenilen sonuç alınmadıkça… Ve lezzetli olan ne varsa hepsinin yasak olduğu gerçeğini kabul edemedikçe…

Düşünelim biraz… Siz bu kiloları birkaç ayda mı aldınız… Hayır… O zaman birkaç ayda da çok büyük kilolar vermeyi beklemeyin. Zaten bu sağlıksız olur. Ayda bir ya da iki kilodur sağlıklı olanı…

Hadi hadi şikâyeti, sızlanmayı bırakın… Vaktiyle çektiğiniz kredileri ödeme zamanı şimdi…

Bir balon düşünün ve dört iğne… Diyet yapmak bir balon olsun… Dört iğne de; sabır, zaman, diyet ve spor olsun… Evvela sabredecek sonra zaman ayıracaksınız. Bitmedi… Diyet yapacaksınız ve spor… Bu iğnelerden birini batırısanız balona, ne olur, patlar efendim balon, patlar… O ana kadar verdiğiniz emek boşa gider, kilo veremezsiniz. Bu dört ana unsurun birlikte yürütülmesi zorunludur.

Bir de doğru beslenmeyi öğrenerek, sağlıklı beslenmeyi yaşam biçimi haline getirmektir önemli olan… Pişirme biçimlerimiz mesela… En sağlıklı pişirme şekilleri ızgara, buğulama ve haşlamadır… Çorba ile ekmek yememek gerekir… Lifli gıdalar tüketmekte yarar vardır… Kabuğu ile yiyebileceğiniz her meyve ve sebzeyi kabuğuyla tüketmemiz gerekir… Haftada en az iki kez kuru bakliyat yemeliyiz… Yemeklerimize koyduğumuz soğanı, biberi vs. kavurmamalıyız... Çiğden olmalı hepsi ve hatta yağı bile ki sıvı yağ( soya, fındık, zeytin) yemeği ocaktan indirmeden kısa bir süre önce ilave etmeliyiz.

Gün boyunca üç ana iki ara öğünümüz olmalı… Az ama sık yemeliyiz… Ve en az sekiz bardak su içmeliyiz… Hafta boyunca en az üç gün kırkbeş dakika yürüyüş yapmalıyız. Erkekler daha şanlılar çünkü metabolizmaları kadınlarınkine göre daha hızlı çalışmakta…

Uzun lafın kısası, sonuç; yediğini yakmak ya da az yemek, spor yapmak, zaman ayırmak ve sabretmek… Yemek yeme alışkanlıklarını değiştirmek ve bunu diyet modundan çıkarıp, yaşam biçimi haline getirmek...

Ben nereden mi biliyorum bunları… Hani demişler ya hekimden sorma çekenden sor diye… Kilo ile savaşan biri olarak gittiğim iki ayrı diyetisyenden öğrendiklerim, anlattıklarım…

Ve bir şey daha; insan kendi kendinin doktorudur aslında… Vücudunu en iyi tanıyandır…

Sağlıklı bir yaşam için, atın, atın, atın fazla kilolarınızı…